
“Yağma Hasan''ın Böreği” deyiminin çıkmasına neden olan “Karaköy Börekçisi” Çeyrek-zade Hasan Efendi''nin oğlu İbrahim Bey''in kızıydı Ayşe Leyla Çeyrekgil (Gencer). Annesi Polonya asıllı Alexandra Angela Minakovska''dır. (Kocası öldükten sonra Müslüman olduğu söylenir). Leyla Gencer İtalyan Lisesi''nden sonra konservatuvar okumuş, soprano olarak hayatını sürdürmüş. Zeynep Oral''ın Leyla Gencer''e kaside niteliğindeki “Tutkunun Romanı” isimli kitabı başlıca kaynaktır. Bankacı (banker değil) eşi İbrahim Gencer, İpekçi''ler, Şamlı''lar ve Cezzar''lar gibi tanınmış ailelerle akrabadır. Tiyatrocu Engiz Cezzar ile kuzendir mesela. Ön adı Osman''ı Bozkurt olarak değiştiren ülkücü sanatçılardan İlham Gencer''in de amcası olurmuş merhum.
Milano''daki La Scala Tiyatrosu''nun Yunan asıllı ünlü sopranosu Maria Callas''ın yedeği pozisyonunda kalmış yıllarca Leyla Gencer.. Peki mani zail olunca durum değişmiş mi? Zeynep Oral''a bakarsak sevinebiliriz, Callas''ın gölgesinde kalmıştı ama onu geride bırakarak “korsan plakların kraliçesi” olmuştu.. Ancaaak korsan kaydı falan da göremedik.. Ses''le ilgili bir sanatçıydı, lakin bir tek mısrasını duymuş değiliz. Sadece teatral resimler, o kadar. Yoksa bütün hikaye, “Cumhuriyet kızı Leyla La Scala''da primadonna” türünden bir simgeleştirmeden mi ibaret?
Yine Zeynep Oral''a başvuracağız. “Ellili, Altmışlı, Yetmişli yılların bu kaçak kayıtları günümüzde önce plağa sonra compact disklere dönüştü. Dünyanın neresine gidersem gideyim, bunların peşine düşüyorum. Opera üzerine uzmanlaşmış dükkanlarda, benzerlerinden çok daha yüksek fiyata satılıyorlar.” Oral''ın “Tutkunun Romanı” kitabını önce Milliyet, sonra İş Bankası, Yapı Kredi, Kültür Bakanlığı ve Doğan Kitapçılık yayınladı. Eh, fena para kazanmamıştır. Dolayısıyla hem hayranı hem yazarı olduğu Leyla Gencer''in korsan kayıtlarından bir koleksiyonu vardır herhalde. Habertürk''te Fatih Altaylı dile getirmişti, Gencer''in küllerinin savrulması töreninde kullanılmak üzere aranmış taranmış herhangi bir kaydı bulunamamış. Bizim sıkı operacılarda bile yokmuş kayıt mayıt. Ne ayıp!
Darphanemiz “Bin Yılın Türkleri” serisinden Leyla Gencer adına hatıra gümüş para basmış, bilmek hakkımız. Gencer''in doğum tarihi 1928 olarak veriliyor. Yabancı kaynaklarda 1918''den 1928''e kadar çeşitli tarihler sözkonusu. Genel olarak 1924''de karar kılınmış. İş mi şimdi bu birader, demeyin, biyografi yazarları için mühim bir ayrıntıdır. Burhan Oğuz''un “Yaşadıklarım Dinlediklerim” kitabında Leyla Gencer ve İbrahim Gencer''in resimleri var. Resmin üzerindeki tarih 1940. Hiç de 12 yaşında gibi görünmüyor Leyla hanım. Hadi diyelim 18-20 arası. Düğün fotoğrafında beş altı yaşlarında görünen Engin Cezzar da var. Cezzar 1935''de doğduğuna göre, düğün 1940 veya 1941''de olmuş olmalı. Gerçi Cezzar''ın yaşı da çoğun 1940 olarak veriliyor, niyeyse?
Eşi İbrahim Gencer''i akrabaları İstanbul''da toprağa verirken Leyla Gencer''in arabasında beklemesi tuhaf gelmişti bana. Demek ki yıldızlara özgü bir şaşkınlıkmış, ölümlü olduğu hissini yaşamak. Kimi cenaze töreninin Kilisede yapılmasını, kimisi de bedeninin yakılarak küllerinin Boğaz''a serpilmesini eleştirdi. Ama en doğru nitelemeyi yine kendisi yapmıştı, dini operaydı onun. Fazla söze hacet yok. Böyle bir sanatçıydı Leyla Gencer. Bektaşi bir baba ve Hıristiyan bir annenin kültür dünyasından doğarak İstanbul''un kozmopolit çevrelerinde harmanlanan yaşamı operanın beşiği Milano''da noktalanmıştı. Bize külleri kaldı.
Bilim dergisi Focus fokur fokur acaip kehanetler yumurtlamış dostlar! Tabii bilimle milimle ilgisi yok. Nasreddin Hoca''nın göle yoğurt mayalaması bile bu kehanetlerin yanında banal kalır. 2128''de dünya nüfusunun yüzde 70''ini kadınlar oluşturacakmış efendim! Hadi iyi tarafından bakalım, erkekler için nesi kötü bunun? Erkek soyu tarihinin en altın çağını yaşayacak.. Erkek türü az bulunur olduğu için kıymete binecek, bu kez aileler erkek çocukları için inanılmaz miktarlarda başlık parası talep edecekler. Daha erkek çocuk doğar doğmaz beşik kertmesi yapılacak. Hatta beşik kertmeleri için müzayedeler düzenlenecek. Açık artırmalarda inanılmaz rakamlar dönecek. Bakın bu hiç değişmiyor; yine parayı veren düdüğü çalacak..
“Ev kadını” türü tarihe karışacak, bunun yerini “ev erkeği” alacak. Televizyon kanallarında kadın programlarının yerini erkek programları alacak. Kadınlar erkeğin birden fazla kadınla evlenmesi konusunda bayrak yarışına girecekler. “Recep İvedik” masal kahramanı olacak. Recep İvedik''in kadın versiyonu “Zarife Küt” erkek az-kadın çok toplumun ortalama tipi haline gelecek. Sabiha Deren, Berrin Cankat, Tuğçe Baran gibi mahlaslar nostaljik fanteziler olarak hatırlanacak. Gazeteler, televizyonlar sırf numune olsun diye erkeklere yer açacaklar. “Erkek-yazar” diye ayrı bir türden söz edilecek. Kadınlar “Kadir İnanır”, “Behçet Nacar”, “İbrahim Tatlıses” gibi mahlaslarla köşe yazacaklar. Köşelerinde sarışın kadın fotoğrafı yerine esmer, bıyıklı fotoğraflar tercih edecekler.
“Kötü haber: 2158''de son tüp ve son erkek bebek dünyaya gelecek. Dünyanın bütün televizyon kanalları saniye saniye bu doğumu canlı yayından verecek. Nefesler tutulacak. 2238''de dünyadaki son erkek ölecek ve tüm dünya kadın olacak. Amazonlar dünyasına hoş geldiniz! İşte kadının gerçek trajedisi asıl o zaman başlayacak.
Filistin''in Siyonistler tarafından işgalini protesto etmeye çağıran bir ilan çok ilginç geldi bana. “Baktığınız resim, İsrail işgalinin resmidir” başlıklı ilanda Filistin''in işgal aşamaları harita üzerinde gösteriliyordu. 1947''den başlayarak dört ayrı harita üzerinde Filistin''in nasıl yutulduğunu izleyebiliyordunuz. Resme baktığınızda koyu renkler giderek azalıyordu. Son haritada koyu renkler iyice azalmış, çakallar tarafından parçalanmış bir koyunun kaburgasını andırıyordu Filistin. Koyu olmayan renkler ise İsrail''in büyüyen midesini gösteriyordu. Çeşitli kırıklardan oluşan kaburga, Filistinlilere lütfedilmiş küçük bir toprak parçasından başka bir şey değildi. Kağıt üstünde “Filistin devleti” denilen, buna rağmen ambargo ve kuşatma altında kalmasına, yanı sıra halkının katledilmesine göz yumulan bir vatan parçası.. Öyle bir Filistin devleti ki, devletin toprakları arasına yerleştirilmiş İsrail bariyerleriyle oraya buraya serpiştirilmiş durumda. İlanda “İsrail işgalinin 60. yılında” ibaresine yer verilmiş. Oysa Filistin işgal edileli 90 yılı buldu. “Sevgili Kudüs” 1917''de düştü. 1918''den 1947''ye kadar adına “manda” denilen İngiliz işgal yönetimi altında kaldı. Paramparça edilerek “Birleşmiş Milletler” aracılığıyla Siyonistlere hediye edildi. Sonrası malum, harita gösteriyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.