Kim bu Baltacılar?

00:0013/08/2013, Salı
G: 9/09/2019, Pazartesi
Abdullah Muradoğlu

''Baltacılar'' namıyla şöhret bulan güruh daha ''Arap Baharı'' sırasında despot rejimin bozguncu gücü olarak sahneye sürülmüşlerdi. Tahrir Meydanı''nda Hüsnü Mübarek''in gitmesini isteyen özgürlük yanlısı Mısırlıların üzerine develerle, palalarla saldırmalarıyla dikkat çekmişlerdi. Muhammed Mursi''nin askeri bir darbeyle görevinden uzaklaştırılmasını protesto eden kalabalıkların üzerine pervasızca ateş açanlar da yine bu Baltacılar idi.Aşiret gibi yaşayan, bir takım yasa dışı işlerle iştigal eden,

''Baltacılar'' namıyla şöhret bulan güruh daha ''Arap Baharı'' sırasında despot rejimin bozguncu gücü olarak sahneye sürülmüşlerdi. Tahrir Meydanı''nda Hüsnü Mübarek''in gitmesini isteyen özgürlük yanlısı Mısırlıların üzerine develerle, palalarla saldırmalarıyla dikkat çekmişlerdi. Muhammed Mursi''nin askeri bir darbeyle görevinden uzaklaştırılmasını protesto eden kalabalıkların üzerine pervasızca ateş açanlar da yine bu Baltacılar idi.

Aşiret gibi yaşayan, bir takım yasa dışı işlerle iştigal eden, mafyatik ilişkilere sahip Baltacılar, ellerinde baltalarla olaylara karıştıkları için halk arasında öteden beri şerlerinden korkulan tehlikeli bir güruh olarak anılıyorlar. Cumhurbaşkanı Mursi''yi devirmeye zemin sağlamak için darbeciler Baltacı çeteleri kullanarak kitleleri terörize etmeye çalıştılar. Ordu, polis, yüksek yargı, büyük sermaye ve medyadan oluşan şer koalisyonu ya da ''Yeni-Memluk rejimi'', Mursi''yi devirmek için tezgah kurdu. Tezgahın ameleleri olarak da Baltacıları öne sürdü.

Yeni Memluklerin eski ''Memluk Devleti''nin yozlaşmış biçimini temsil ettiklerini yazmıştık. Yeni Memluklerin eski Memluklerle benzeştiklerini de göstermiştik. Peki Baltacılar''ın eski Memluklerde bir karşılığı var mıydı? Bu sorunun cevabını bulmakta gecikmeyecektim. Tarihçi Andre Clot, ''Memlukların Mısırı/Kölelerin İmparatorluğu (1250-1517)'' kitabında Baltacılara ilham veren bir güruhu ''Ayak takımı '' başlığı altında anlatıyor.

Clot''un ''Hayre-küş'' olarak zikrettiği bu ayak takımı Kahire ve diğer büyük şehirlerde yasa dışı yaşıyorlarmış. Ayaklanmacıların, yağmacıların asıl kitlesini bunlar teşkil ediyorlar imiş. Şehirlerdeki düzeni bozmaya hazır halde yaşıyan bu başıbozuk takımını Clot şöyle anlatıyor:

''Nümayişlerin çoğunda inisiyatif alanlar bunlardır ve daha başkaları onları kendi hesaplarına ustaca istismar ederler. Gerçek anlamda tehlikeli bir kesim olmamakla birlikte, yetkililer tarafından hesaba katılmalarına yetecek kadar korku kaynağıdırlar. Sultan ve emirler, onlara düzenli olarak ayni ve nakdi sadakalar dağıtırlar, kanalların temizlenmesi, başıboş köpeklerin avlanması ve özellikle de salgınlar sırasında ölenlerin gömülmesi gibi tiksindirici işlerde de onlar kullanılmaktadır. Bu insanları daha iyi denetleyebilmek için, sonunda onlara düzenli olarak iki gümüş para verilir olmuştu.

Andre Clot''un aktardığına göre ayaktakımının belli bir kısmı, onları kendi ceplerinden beslemek üzere emirlere ve zenginlere emanet edilmiş. 14. Yüzyılda ayaktakımının başına bir de reis tayin edilmiş. Bir tür ''dilenciler loncası üstadı'' olan bu kişi, devlete karşı üyelerinin davranışlarından sorumlu imiş. Memluk ordusu Sultan Yavuz Selim ile savaşmaya giderken ''dilenciler sultanı'' diye anılan ''şeyhlerin şeyhi'' de, adamları, bayrakları ve mızıka takımıyla, Memluk sultanı Tomanbay''ın yanı başındaymış. Yasa dışı insanların şefini böylesine onurlandırmak kentlerde huzursuzluk yaratan bu çeteleri denetlemenin tek yoluymuş.

1952''deki askeri darbeyle işbaşına gelen Albay Cemal Abdünnasır tarafından kurulan Yeni-Memluk rejiminde eski ayak takımının yerini Güneyli bedevi kabilelerden devşirilen bir güruh aldı. Baltacılar olarak anılan güruhun Mısır derin devletinden icazet almasında ve bazı işadamları tarafından cömertçe desteklenmesinde şaşılacak birşey yok, tarih devam ediyor.

NOT:
Andre Clot''un kitabında yer alan ''Hayre-küş'' kelimesi arapça sözcüklerde yer almıyor. Mısır''da okumuş dostlarıma göre kelimenin doğru kullanılışı "Harfûş" olsa gerek. "Harfûş", evsiz-barksız, orada burada, başıboş yaşayan kimseler anlamına geliyor imiş. Kitapta ''Hayre-küş'' kelimesinin kullanılması çeviri hatasından kaynaklanmış olmalı.