Norveç’teki NATO tatbikatında Atatürk’ün fotoğrafı ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ismi düşman hedefler olarak gösterildi. Erdoğan “
” diyerek sert tepki gösterdi. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg ve komutanlar tek tek Türkiye’den özür diledi. Skandala yol açan Norveç subayı ve bir teknisyen işten atıldı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı soruşturma başlattı.
Peki… NATO’nun
karşıtlığı yalnızca bununla mı sınırlı?
Sadece 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yaşanan
bakıldığında dahi NATO’nun bu skandalı adeta
dedi.
16 Nisan referandumu sürecinde Avrupa’nın topyekün
kampanyasına nasıl destek verdiğini hep birlikte gördük. Referandumdan
çıkması halinde
için önemli bir adımın atılacağını biliyorlardı. Çabaladılar ama olmadı.
Eş zamanlı olarak terör örgütleri üzerinden gerçekleştirilen saldırıları da bir kenarda tutalım.
Türkiye’nin artık
olma yolunda katettiği yol, bu yoldaki başarısı ve bu başarının işaret ettiği hedefler dost görünen düşmanların da asıl maskelerini ortaya çıkardı.
Artık öyle bir hale geldiler ki terör örgütleri üzerinden başlattıkları savaşın başarılı olamadığını anladılar ve Türkiye saldırılarını artık açıktan yapar hale geldiler.
İşte terör örgütü
’lı teröristlerin bir diğer terör örgütü
maşası ile
tarafından nasıl
bir şekilde bölgeden tahliye edildiklerini gördük.
DEAŞ’la mücadele adı altında bölgeye gelen Avrupa menşeli koalisyon güçlerinin terör örgütleri ile hangi masalarda, Türkiye’yi nasıl parçalayacaklarına ilişkin planları, haritaları, ittifakları aylarca deşifre edilmedi mi?
Tüm bu suçüstü yakalanmaların ardından gelen açıklamaların özeti neydi?
Sadece bir özür… Bazen o bile gelmedi.
Avrupa’nın hâlihazırda Amerika’nın doğrudan terör örgütleri üzerinden Türkiye’yi hedef tahtasına almasına paralel NATO’nun da Türkiye’yi hedef olarak görmesine aslında şaşırmamak gerekiyor.
NATO’nun Türkiye karnesine şöyle yüzüstü bakmamız bile bu kurumun Türkiye düşmanlığını görmemize yetecek.
O karnede özellikle NATO’nun Fetullahçı Terör Örgütü ile olan yakın işbirliği ayrı bir dikkat çekiyor.
NATO’nun bu skandalının gerçekleştiği yer Norveç… Beynini terör örgütü FETÖ’ye kiralamış NATO’da görevli dört FETÖ’cü subay ile bir FETÖ’cü askeri ataşenin 15 Temmuz’dan sonra Norveç’e yaptıkları sığınma başvuruları kabul edilmesini
olarak mı açıklayalım?
ABD'deki NATO Parlamenterler Asamblesi toplantısına, davetli olmamasına rağmen Ortadoğu Forumu Başkanı Daniel Pipes tarafından FETÖ’cü
’in alınmasını nereye koyalım?
Beyaz Saray’da Erdoğan’ın Trump’la bir araya geleceği gün FETÖ liderinin Washington Post’ta yayınlanan “Artık tanıyamadığım ülke Türkiye” başlıklı yazısında, NATO’ya çağrıda bulunarak Türkiye üzerinde baskı oluşturmasını talep etmesini nasıl okuyalım?
Balyoz ve kumpas davalarında bilirkişi olarak görev yapan firari FETÖ teröristi eski TÜBİTAK Siber Güvenlik Enstitüsü Müdürü Hayretdin Bahşi’nin, Estonya’da NATO ülkelerinin katılacağı Siber Güvenlik tatbikatında görevli olmasını nasıl açıklayalım?
FETÖ’cü terörist Mehmet Baransu'nun sözde Balyoz belgeleri için, “
Bu belgeler doğruysa, bu bir darbe planıdır
” şeklinde rapor veren firari bilirkişi Ahmet Erdoğan'ın İngiltere’deki adresinin NATO’nun İngiltere’deki Imjin Kışlası’nda olduğunu tesadüf mü sayalım?
Ya da 15 Temmuz’un hemen ardından FETÖ’CÜ general
için
kendisinden haber alamıyoruz, hayatından endişe ediyoruz
şeklinde açıklama yapmak zorunda kalan ve o teröristin daha sonra NATO toplantısına katılmasını nasıl yorumlayalım?
FETÖ’nün dışarıda dillendirdiği, CHP’nin Türkiye’de servis ettiği
alçaklığını resmi raporlarında kayıt altına alacak kadar Türkiye karşıtlığına soyunan NATO ile mi harpte yanyana savaşacağız biz?
ABD’nin
’lere karşı NATO kartını masaya sürmesine çanak tutan ama S300’lere sahip Yunanistan’a ses çıkarmayan NATO’nun mu özrünü konuşuyoruz?
Kim bilir daha kaç özür gelecek?
Ve bu alçaklıklar kaç kere daha sadece bir özürle geçiştirilecek?
Ya varolacağız ya da varolacağız…
