|
28 Şubat"ta kim kimdir?

Yerlerin değişeceği kimin aklına gelirdi? 28 Şubat"ta dışlanan, örselenen, andıçlanan, aşağılanan, hedeflenen isimlerin, o karanlığı teşhire ve o karanlıkla yüzleşmeye soyunan bir meclis komisyonunda tanıklık yapacağı... Ya da işin öte yanında bulunanların zan altında ''ifade'' vereceği...

Önceki gün TBMM Darbeleri Soruşturma Komisyonu"na 28 Şubat"la ilgili bilgi vermek üzere Ankara"daydım.

Hem benim konumumdaki ''direnen gazeteciler'', hem diğer konumdaki ''askerle işbirliği yapan yazarlar, basın patronları, yöneticiler'' meclise bilgi veriyor, milletvekillerinin sorularına yanıt veriyor...

Evet, komisyon bu hafta 28 Şubat"ın basın boyutuna yoğunlaştı.

Ertuğrul Özkök, Dinç Bilgin, Aydın Doğan, Fatih Çekirge komisyonun dinlediği ve dinleyeceği isimler arasında...

Açıkçası bu isimlerden bazılarının 28 Şubat"ı nasıl tanımlayacaklarını, 28 Şubat dönemi yayın politikalarını ve tutumlarını nasıl açıklayacaklarını merak ediyorum....

Örneğin ünlü Andıç"ı neden ve nasıl yayınladılar?

Bu belge nasıl ellerine geçti?

Ali Kalkancı, Aczimendiler gibi psikolojik hareketların paket programlarını hangi kaynaklardan ele ettiler?

Bu paket programların amacını, hedefini bilenler kimlerdi?

Hedefi bilmeseler bile niyeti ve içeriği sezenler, sezmesi gerekenler neden harekete geçmediler?

İstanbul"a her gün Genelkurmayı"ın niyeti, arzularını, durumu rapor eden, ''operatör'' Ankara gazetecileri kimlerdi?

İşbirliğiyle suçlanan bazı isimler soruyor, örneğin Özkök, sık soruyor, ''neden sadece 28 Şubat ve basın ilişkileri sorgulanıyor, neden 12 Eylül, 27 Mayıs ele alınmıyor, açıkçası bu iş sulandırılmıyor'' diye...

Komisyon muhtemelen ona hatırlatır, en azından benim iki gün önce komisyonda sözlediğim sözler o odada, tavanda hala asılı duruyordur:

''27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül"de basın "darbe sonrası koşullar"ın sınırlarına tabiydi. 28 Şubat"ta ise basın darbenin zeminini hazırladı, yolundaki taşlarını döşedi, askerin darbe sürecindeki gönüllü silahı oldu...''

Fark ve sorumluluk büyüktür...

Meclis komisyonu bu konularda sadece soru, belge, analiz ve tanıklıklarla bilgi biriktiren bir havuz işlevini görmüyor, aynı zamanda yaşananların kamuoyuna aktarılması, sorumluluk katmanlarının belirlenmesi ya da ortaya çıkması açısından da önemli bir rol üstleniyor.

Merkez medya 28 Şubat günlerinde üç safhadan geçmiştir.

İlk safha merkez medyanın siyasi bir oyuncu gibi hareket ettiği ''hükümeti kurma-hükümet engelleme faaliyetleri'' aşamasıdır. Refah Partisi"nin iktidardan uzak tutulması, Çiller-Yılmaz koalisyonunun zorlanması, bu dönemde sadece yayın politikalarıyla değil, aynı zamanda liderlere uyarı, telkin, paydaşlık üzerine oturan doğrudan temaslarla yürütülmüştür.

İkinci aşama Refah-Yol kurulduktan sonra başlar. Bu kez hedef hükümet ve temsil ettiği kesimdir. Bu evrede hükümete ve dindar kesime yönelik açık tahkir politikaları izlenmiş, askerle bu çerçevede açık eylem ortaklığı yapılmıştır. DYP ve RP içeriden bölünmeye, hükümet yıkılmaya, askeri girişimler meşrulaştırılmaya çalışılmıştır. Tehdit ve tehlike fikri etrafında bir kamuoyu oluşturulmuş, psikolojik harekatlara sayfa ve ekranların açılması bu aşamada meydana gelmiştir...

Üçüncü aşama hükümetin direnmesi üzerine askerin baskı dozunu arttırması, basın brifinglerine başlaması ve silah kullanma tehdidinde bulunmasıyla açılmıştır. Merkez medya açısından gönüllü işbirliği faktörü yanına askerden korku faktörü eklenmiştir ve darbe sonrası bir basın psikolojisi içine girilmiştir...

Bu öyküde gazetecilerden bazıları kumanda merkezinde yer almış, bazıları operatörlük yapmış, bazıları bu sistemi fikri olarak desklemiş ve solumuş, bazıları ise korku ve endişelerinin peşinden gitmiştir...

Dolayısıyla kimisi askere suç ortağı olduğu için kanun önünde sorumludur. Kimisi yanlış siyaset angajmanının ahlaki sonuçları ve kayıplarıyla karşı karşıyadır. Kimisi ise etik açıdan kabahat işlemiştir...

Tartışmak, ayırmak ve temizlenmektir...

Komisyon bu konuda önemli bir adımdır...

11 yıl önce
28 Şubat"ta kim kimdir?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı