|
“Saray'ın Savaşı” ifadeleri sizi yanıltmasın, hedef Türkiye
Mütemadiyen nefret menşeili sözel ve fiili silahlı saldırı altındaysanız, yaptığınız savunma sırasında vereceğiniz tepkilerin makul olması beklenemez. Ancak devlet gibi bir kurumsanız, bir insandan müteşekkil olmadığınızdan, makul tepkiler vermeniz ve hatta saldırı sürecini bile yönetmeniz gerekebilir. Açıkçası Türkiye'ye baktığımda, terör musibetiyle uğraşan ve dört ayrı koldan gelen saldırıya muhatap olan bir ülkede mevcut krizleri en makul haliyle atlattığını görüyorum. En azından devlet tarafından, peki devletin kendisi için var olduğu vatandaşları, insanlar?

Elbet burada bir hususu belirtmek gerekiyor; PKK'nın saldırılarına her devletin olması gerektiği gibi bir tepki veren silahlı kuvvetler ve PKK arasındaki çatışmalar sonucunda olası sivil kayıplarını onaylamıyorum, onaylamam mümkün değil. Ayrıca olası sivil kayıplara de verilecek tepkilerin olmamasının nedeni de PKK. Zira PKK ve ona destek olan yayınlarca yapılan yalan haberler, kırpılmış görüntüler, bahsedilen kayıplarda failin PKK olduğu yahut haberin yalan olduğu ortaya çıktığı için, PKK sayesinde olası sivil kayıplara verilen tepkiler de ortadan kalkıyor, gücü zayıflıyor. Hatırlatayım, geçtiğimiz günlerde TÜSİAD eski başkanlarından Ümit Nazlı Boyner de, okuduğu mesnetsiz bir PKK menşeili yalan haberi ortaya atıp, gerçeği öğrenince özür dilemek zorunda kalmıştı.

HDP'nin söylemsel, PKK'nın ise fiili şiddeti ve saldırıları sonucu ortaya çıkan vahim tabloda, PKK ve Erdoğan ile Ak Parti'yi ortadan kaldırmak için PKK ve HDP'den medet umanlarca, ortada bir savaş var ve bu savaşın sorumlusu saray. Bu mesnetsiz iddiayı şahıslara ait kırpılmamış, net açıklamalar ile çürütelim.

17 Şubat 2015 Duran Kalkan : "PKK silah bırakmaz”

Başlığımdaki ifade terör örgütü PKK'nın yöneticilerinden Duran Kalkan'a ait, henüz Çözüm Süreci'nin HDP ve PKK eliyle ortadan kaldırılmadığı bir dönemden bahsediyoruz. Duran Kalkan, “silah bırakmayız” diyor. Ancak, hatırlarsınız Sırrı Süreyya Önder, 7 Haziran seçimleri sonrası “Silah bırakma çağrısı yapılacaktı” demişti, ancak elinde silah olanlar henüz seçim olmadan şubat ayında, silah bırakmayacaklarını belirtmişler.

Yine PKK'nın hiçbir terörist saldırısını kınamayan, Selahattin Demirtaş bu ifadelere rağmen daha birkaç gün öncesinde Ağrı mitinginde “Barış için yola çıktık.” diyebildi. Aynı Demirtaş'ın geçtiğimiz haftalarda “Size saldıranları anasından doğduğuna pişman edin” dediğini de biliyoruz. Çünkü o, barışı sadece sözel tahrik ve siyasi illüzyon amacıyla sözel kullanan, fiiliyatta savaş için elinden geleni yapan biri.

HDP, PKK'nın saldırılarına gerekçe ve savunma olarak Suruç Katliamı'nı ortaya sürmüştü. Oysa Suruç halen aydınlatılamadı, çok ilginçtir her türlü saldırıyı üstlenen hatta video ile paylaşan IŞİD, Suruç saldırısını üstlenmedi. Olay yerini arayan güvenlik güçlerinin bulamamasına rağmen olay yerinde bulunamayan canlı bombacının kimliği, 14 saat sonra HDP'lilerce polise teslim edildi. HDP'li belediyeye ait olan olay yeri kameraları kapatılmıştı, HDP'liler polis aramasına izin vermemişti, olay yerinde bir tane bile HDP'li yoktu… Bildiğin ucuz Amerikan polisiyesi bir tablo.

HDP'nin seçim öncesi Diyarbakır mitinginde 5 kişinin hayatını kaybetmesine neden olan bombalı saldırı sonrası, itirafçı olan PKK'lı bombayı PKK'nın yerleştirdiğini itiraf etmişti.

Aynı PKK'nın bu tip icraatları bitmiyor elbet. Bir grup PKK'lı Şanlıurfa'nın Viranşehir'de bir parka bomba tuzaklamak üzereyken yakalandı. İşin ilginç yanı, parkta 15 Eylül Salı günü HDP'nin organize ettiği bir yürüyüş yapılacaktı. Parkta aralarında yaralıların da bulunduğu 2-3 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların, ilçede bir kaç gün önce zırhlı polis aracına patlayıcı ile tuzak kuran kişiler olduğu ortaya çıktı.

Bitti mi, hayır!

“Cizre'de sivil kayıplar var, Cizre'de katliam var” haberleriyle ayağa kalkan HDP, Cizre'de provokasyon yapmak için yürüyüşe geçen Demirtaş sonrası, PKK'nın Cizre'de yaptıkları da ortaya çıkmaya başladı. Buna göre, Cizre olaylarında, dağdan çok sayıda terörist indi, örgütün gençlik yapılanmasından 200 kişiyi organize etti. PKK'lı teröristler birçok evi tünelle birbirine bağladı, "karartma" için de elektrik ve telefonları kesti.

Teröristler Cizre'de evlerin yan yana oluşundan faydalanarak halka zorla kapı-pencereler açık bıraktırdı ve evler arasında geçiş sağlamak istedi. Kapı ve penceresini açmayan evleri de taradılar. Böylelikle polisin operasyon etkisi azaltıldı.

Cizre'de teröristler 112 Acil Servis'e çok sayıda çağrı yapılarak çatışmaya çekmek istedi. Polis ve ambulanslar çağrıları dikkatli değerlendirerek çoğunun ardından gittikleri güzergahta saldırıya uğradılar.

Bunlar yalnızca, terörün bu köşeye sığacağı kadarı… HDP ve PKK'nın daha bunun gibi nice “savaş” öyküsü var. Aynı terör hareketinin, Paralel aklın “algı yönetimin”den müteşekkil aklıyla yürüdüğünü de, savaş çıkartıp “barış” diye bağırdığını da hesaba katın. Ortada ne aklıyor; dört bir yandan en namert metotlarla kendisine saldırılan Türkiye kalıyor.

Sakın “Saray'ın Savaşı” ifadeleri sizi yanıltmasın, burada hedef Türkiye. Sorumlu “saray” olarak gösterilerek, bu savaşın failleri kendilerini gizlemeye çalışıyor. Çünkü dört bir koldan üzerinize gelen nefret ve saldırı, sizi psikolojik olarak yıpratır, algılarınızla oynar, ortada kontrolsüz bir öfkenin sahibi olarak kalırsınız. Eğer bu eşiği aşarsanız, siyasi kimliğiniz ne olursa olsun, ister Ak Partili olun isterseniz Ak Parti karşıtı fark etmez, hedefin bu ülke olduğunu göreceksiniz. Eğer bunu göremezseniz kontrolsüz öfkenizle PKK'dan medet yanlarınız, sizden başlamak üzere bu ülkedeki herkesi yakacak, Allah korusun.
#hdp
#pkk terörü
#cizre
9 yıl önce
“Saray'ın Savaşı” ifadeleri sizi yanıltmasın, hedef Türkiye
Sahte /Sanal düğünler
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?