|
Tüketiciye balığı zehir eden kim?

Yaşanan onca şeyin cevabı aslında o kadar basit ki... Bu köşeden defalarca bağıra bağıra gündeme getirdim, hadi yine tekrarlayayım; sorunun tek sebebi var GIDADA DENETİMSİZLİK!

Bunu "Sayın Yetkililerimiz" biliyor bilmesine de...

Balıktan zehirlenen 150 kişinin yaşadığı acı tecrübe, eğer depremin etkisiyle ekolojik dengede meydana geldiği tahmin edilen ciddi değişiklikler düşündürmeseydi belki gündeme bile gelmeyecekti. Oysa sadece tüketici şikayetleriyle ilgilendiğimiz için bizler değil, herkes biliyor ki; buna benzer olaylar hergün yaşanmakta. Pastörize sütteki bakterilerin vücuduna verdiği hasar yüzünden, yıllardır türlü sağlık problemiyle uğraşan bir tüketicimin yaşadıklarını bu köşeden anlatsam inanamazsınız. Elinize sizi zehirleyen gıda ürününü, mesela bir kutu ayranı aldınız ve ilgili laboratuvara götürüp analiz ettireceksiniz; bu materyal hukuken kanıt teşkil etmiyor ki, ancak kendinizi inandırabilirsiniz.

Maalesef bugün yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Tüketici Kanunu da alışveriş konularının en önemlisi olan gıda ürünleriyle ilgili sorunlarda tüketiciye hiçbir fayda sağlamıyor. Tüketilmek üzere satışa sunulan her türlü mal ve hizmetin yaşam ve sağlık açısından kullanıcılarına zarar vermeyecek durumda bulunması şarttır. Birleşmiş Milletler Teşkilatı''nın 1985 yılında kabul ettiği Tüketici Hakları Evrensel Beyannamesi, hem uluslar arası hukuk gereği, hem de bu tür hakların 4077 Sayılı Tüketici Kanunu''nun amaç kısmında teyid edilmiş olması nedeniyle ilgili tüm mercileri bağlamaktadır. Buna rağmen ''Tüketici Kanunu''muzun içeriğinde bu hakkın gereği olarak gıda denetimi konusuna açıkça yer verilmemiş olması acıdır.

Tüketiciler kendi haklarını korumak için çıkarılan kanundaki eksikler yüzünden haklarını nasıl ve hangi mercilerde arayacaklarını bilemezken, halkın sağlığını ve güvenliğini korumak zorunda olan merciler de görevlerini yerine getirmemektedirler. Daha önce de bu köşedeki bir yazımda vurgulamıştım; gıda ile ilgili denetimin şeklini içeren 560 Sayılı Yasa, gereği gibi uygulanmamakta, tüketiciler sağlıksız gıda ürünleri karşısında sahipsiz bırakılmaktadır.

Bir daha anlatıyorum; 560 Sayılı Yasa''da yapılan değişiklik sonucu gıda maddelerinin üretim safhasında denetimi konusunda sadece Sağlık Bakanlığı yetkili kılınmış, Bu birimin denetim imkanlarının kısıtlı olmasına rağmen, hem zabıta teşkilatı, hem de sağlık ekipleri ve laboratuvarlarıyla önemli potansiyele sahip bulunan belediyeler saf dışı bırakılmıştır. Bugün sadece satış noktasında, üstelik Bakanlığın taşra teşkilatlarının koordinasyonuyla denetim yetkisi bulunan belediyeler, her nedense (?) bu koordinasyon sistemi bir türlü kurulamadığından etkili olamamakta, sonuçta gıdalar sağlıksız olarak tüketiciye ulaşmaktadır.

Şimdi birileri diyor ki balıktaki zehirlenme bayat olmasından kaynaklanıyor... Onlar öyle diyor, hertürlü haktan ve imkandan yoksun bırakılan tüketiciler de anlatılanlarla yetinmek durumunda kalıyor.

İnşaallah basın danışmanlarının yazılarımızı takip ettiklerini bildirdikleri İlgili birimler, sadece gazetemizin fotokopisini arşive almakla yetinmez. Yetkililerin duyarlılığını umutla beklerken, 150 kişiyle birlikte tüm tüketicilerin sağlığını ilgilendiren gıda denetimi konusunu takibe aldığımızı bildiriyorum.

TÜKETİCİ DOSTU

Garantisiz mobilyalar sorun olmaya devam ediyor

Mobilya üretici ve satıcılarının, kanunun öngördüğü oldukça yüksek cezalara rağmen tüketicinin en doğal hakkı olan garanti belgesi yükümlülüğünü yerine getirmeme konusundaki tutumları sürüyor. İstanbul''dan Aydın Mutlu isimli okurumuzun şikayetini incelerken garanti belgesi uygulaması eksikliği yeniden gündeme geldi. Tekbaş Şirketler Grubu isimli firmaya siparişi veren tüketicimiz, bir dizi sorun yaşamış. Karakola dahi intikal eden bir süreçten sonra "Mobilyayı memnuniyetimin tam olarak gerçekleşmemiş olmasına rağmen kabullenmek durumunda kaldım" diyen tüketicimizin şikayetiyle ilgili olarak firma ilgilileriyle görüştük. Tüketicimizin, başka bir gazeteden arayan yetkilinin yüzüne telefon kapattığını ifade ettiği firma ilgilisine Bedri Tekbaş''a mobilya için garanti belgesi düzenleyip düzenlemeyeceklerini sorduğumuzda aldığımız cevap düşündürücüydü; "Garanti belgesi hayata geçse, mobilyacı kalmaz".

Bu cümle tüketici mağduriyetlerinin temelindeki mevcut eksikliği acı bir şekilde özetliyor. Firma ilgilisi Sayın Tekbaş''ın verdiğimiz bilgiler ışığında Sanayi ve Ticaret Bakanlığı''nın İl Müdürlüğü ile temasa geçeceğine inanmak istiyor ve "Her türlü ahşap ve metal mobilya"nın garanti kapsamında olduğunu birkez daha hatırlatıyoruz.

DUYDUNUZ MU?
Balıkçılar da uzmanlar da dertli

Tüketicileri ürküten gelişmeler, balıkçıları da üzüyor. Marmara Bölgesi Su Ürünleri Kooperatifler Birliği tarafından yapılan açıklamada İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü''nün hamsi balığına ilişkin kararının, balıkçı kuruluşlarından hiçbir görüş alınmadan uygulamaya konulan yanlış bir karar olduğu bildirildi. Açıklamada kısaca, yapılan eksik açıklamaların balıkçıları da maddi, manevi zarara uğrattığı kaydedildi. Öte yandan İstanbul Üniversitesi (İÜ) Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Candan Varlık''ın açıklamaları da bir başka eksikliğe dikkat çekiyor. Prof. Dr. Varlık, balığın muhafazası ve hijyenik koşullarda satışıyla ilgili eksikliklere işaret ettiği açıklamasında balıktaki sorunun tesbiti konusunda yetersiz kalındığını belirtti. İngiltere Bristol Üniversitesi Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Haluk Anıl da, Avrupa''da son yıllarda gıda güvenliği konusunun gündemde olduğunu belirterek, bu ülkede de hemen her hafta Türkiye''de balık konusunda çıkan problemler gibi sorunlar yaşandığını, bu nedenle gıda güvenliğini artırmaya yönelik çok sıkı önlemler olduğunu söyledi.


25 yıl önce
Tüketiciye balığı zehir eden kim?
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler