Son zamanlarda hep bu olup-bitenler ve 28 Şubat sonrasında başımıza gelenler camide çorap kokusu aramanın gayreti ve ürünü değil mi?
Geçen hafta, Maraş''ın kurtuluşu vesilesiyle yazdığımız yazıda Nurullah Ataç''ın, şehrin ortasında her tarafın gözetlenebildiği yüksekçe bir yerde bulunan kaleye çıkarak Maraş''taki camilerin çokluğunu görünce "Cami deyince aklıma sadece çorap kokusu gelir" dediğini belirtmiştik.
Camilerde çorap kokusu arayanlar arasında cumhuriyetin bu usta deneme yazarı yalnız değilmiş demek ki. Petrol istasyonlarında ve birtakım büyük marketlerde bedava dağıtılan çok satan gazetelerden birinin başyazarı, şehrin kurtuluş törenlerini sözkonusu ederek "Saygısızlık" başlığı altında yalan-yanlış ve art niyetli bir yazı kaleme almıştır. Yalan-yanlış, çünkü gazetecinin söylediği gibi Sütçü İmam 1918-19 Malatya''sında değil, 1919-20 Maraş''ında Fransız işgaline yönelik halk direnişinin efsaneleşmiş ismidir. Sütçü İmam, Uzunoluk Camii''nin imamı değil, asıl işi sütçülük olan kendi hayatında sıradan bir insandır. Zaman zaman cemaatin önüne geçerek onlara imamlık yapmıştır.
Yine başyazarın da belirttiği ve gazetenin -diğer bazı gazetelerin de- başka sayfalarında yer alan haberlere gelince... Cumhurbaşkanı''nın da katıldığı törenlerde din için cihad çağrıları yapılmış... Demirel''e "silahlı" karşılamada bulunulmuş... Temsilî kurtuluş gösterisi İmam Hatip öğrencilerine yaptırılmış... Gösteride kara çarşaflılar da varmış... Fransız askerleri kötülüğün simgesi olarak temsil edilmiş vesaire vesaire.
Yıllar yılı tekrarlanan ve temsil edilen bu gösterilerden rahatsız olan başyazar, "Kahramanmaraş''taki kurtuluş yıldönümü törenleri, artık bu alanda da köklü bir anlayış değişimi için bizi uyarıyor" buyurmuş.
Bütün bu olanlar günün mana ve ehemmiyetine uygun olarak tabii ki Hizbullah''la ilişkilendirilmiştir. Öyle olmasa, düğün değil bayram değil bu yazının yazılmasına ne gerek vardı! Adına Hizbullah denen, Müslümanlar''la hiçbir ilgisi olmayan bu vahşi ve karanlık örgütün son zamanlarda televizyon ekranlarından gösterilen fotoğraf karelerini destekleyen ne varsa yazılmalıdır. Ki haber değeri olsun. Bunun içerisinde Çeçenistan''a savaşmak için Anadolu''dan giden birkaç gönüllü olabilir, İran seçimleri olabilir, Maraş''ın kurtuluşu olabilir, Doç. Dr. İrtica olabilir, Fazilet Partisi''nin kapatılması olabilir. Yeter ki gelen haberler kareyi tamamlayabilsin.
Son zamanlarda hep bu olup-bitenler ve 28 Şubat sonrasında başımıza gelenler camide çorap kokusu aramanın gayreti ve ürünü değil mi?
Yazımızı, Ahmet Hamdi Tanpınar''ın 60 yıl önce katıldığı bir kurtuluş törenini izledikten sonra kaleme aldığı bir yazı ile bitirelim: "Maraş Kurtuluş Bayramı, bana topluluğun kudretini bir daha öğretti. Hiçbir tiyatro bu kadar muntazam ve güzel hazırlanamazdı. Zaten bu, tiyatrodan çok üstün bir şeydi. Hiçbir rejisörü olmayan, hiç kimsenin rolü ve vazifesi kimse tarafından öğretilmeyen, sadece geriye dönmüş bir zaman gibi bundan onbeş, yirmi, yirmibeş sene önce yaşanan bu bayramın bütün ruhu, bu fecir vakti kaleye yapılan hücumdu. Ve Maraş, kendisini birden bire insanoğlu seviyesinin üstüne çıkaran ve yıkık şehri tanrılaştıran bu saati her yıl bir kere yaşıyordu. Ondan sonra geçit resmi başladı. Ve biz olduğumuz yerden kalkınmaya hız veren şehrin belkemiği çarşıyı, Evliya Çelebi''den bir sayfa okur gibi bir daha gördük."
