|
Bunlar gelirse… Yıkıcı muhalefet ilk ne yapar? 21. yüzyılda sürpriz ülke Türkiye olacak. Ülkesini seven herkes mücadeleye katılmalı.
Kim ne derse desin, ne kadar
küçümsemeye
kalkışırsa kalkışsın, ne kadar
yok saymaya
çalışırsa çalışsın, ne kadar
alaycı ve yıkıcı dil
kullanırsa kullansın…
Türkiye son beş yıldır
dünyanın en fazla güç biriktiren, etkinlik alanını en fazla geliştiren, dünyayı en fazla şaşırtan,
merak uyandıran, bir sonraki adımının ne olacağı sorgulanan ülkesidir.
Bunu
Kemal Kılıçdaroğlu’
na bakarak göremezsiniz. Bunu
Meral Akşener’
e,
Ali Babacan
’a,
Ahmet Davutoğlu’
na,
HDP
’ye,
PKK gibi terör uzantıları
na bakarak göremezsiniz. Onların öfke dili ile yürüttüğü
karartmalara
bakarak algılayamazsınız.

Nefret diline, yıkıcı fırtınaya bakmayın. Türkiye AB’den etkin.

Bunu içeride oynanan
muhalefet tiyatrosu
na,
yalan ve algı
operasyonlarına,
zihinlerimiz ve aklımızla alay eden kindar siyasete, nefret diline
varan söylemlere, Türkiye için
yıkıcı fırtına
ya dönüşen ve
asla “yerli” olmayan
paket programlara bakarak göremezsiniz.
Bunu
ABD’de, Avrupa’da, Asya’da, Afrika’da, Ortadoğu’da devam eden Türkiye tartışmalarıyla
algılayabilirsiniz. Onların övgülerine, eleştirilerine, öfkelerine, tehditlerine bakarak okuyabilirsiniz.
Sadece bir
SİHA tartışması bile birçok ülkenin özgül ağırlığını geçti.
Yerleşik
askeri teknolojik vesayet
e ağır darbeler indirdi. Türkiye’nin
askerî, jeopolitik
operasyonları Avrupa Birliği’nin
toplam ağırlığını geçti.

“Türkiye Duruşu” dünyaya yayılıyor.

Batılı dünya düzeni
ne getirdiği eleştiri ve sorgulamalar, yeni dünya düzeni için
vadettikleri
artık
birçok ülke için dış politik pozisyon
a dönüştü. Bir
“Türkiye duruşu”,
bir
“Türkiye modeli”
ABD ve Avrupa dışı dünya için
rol/model
haline geldi.
Coğrafyanın en geniş sınırlarındaki Türkiye etkisi, dünyanın merkez güçlerini geçti. Afrika
’daki Türkiye varlığı, sömürgeci güçleri geçti.
Fas’tan Endonezya’ya, Atlantik’ten Pasifik’e
uzanan ve Türkiye’nin yükselttiği
yeni siyasi söylem küresel ölçekte en dinamik siyasi duruş
haline geldi.
Hemen her gün Türkiye’yi öven, şaşırtıcı haberleri Avrupa medyasında izliyoruz.
ABD medyasında
izliyoruz.
Asya medyasında
izliyoruz. Üstelik bu haberler sadece
ideolojik, siyasi değil, teknoloji, akıl, bilgi düzeyi yüksek konularda
oluyor. Övgülerin de, eleştirilerin de aslında bir güç yükselişinin itirafı olduğunu biliyoruz.

Türkiye en büyük bariyerleri aştı. Dünyanın patronlarıyla hesaplaştı.

Türkiye; son beş yılda bütün
güney sınırı
boyunca,
Doğu Akdeniz’
de,
Ege’
de,
Kafkaslar
da,
Basra Körfezi
ile Kızıldeniz arasında
kendisini durdurmaya dönük bütün büyük bariyerleri aştı.
Bu bariyerlerin hatta cephelerin
tamamı görünüşte örgütlerle, yerel güçlerle kuruldu.
Ama aslında
arkasında dünyanın büyükleri vardı.
ABD vardı, Avrupa vardı, Rusya vardı, onlarla birlikte hareket eden bölge ülkeleri vardı.
Türkiye bütün bunları
maharetle, akılla, en etkili yeni yöntemlerle
başardı.
Savaş tarihine yeni yöntemler
kazandırdı,
hava savunma geleneklerini altüst etti.
Coğrafyanın geleceğini biçimlendirecek çok
köklü jeopolitik müdahaleler
yaptı, yapmaya da devam edecek.

21. yüzyılın en büyük sürprizi Türkiye olacak!

Bir ülke, tek başına
bütün bunları aşmayı biliyorsa,
dünyanın sayılı güçlerinden biridir.
Batılı dünya düzeninin çöküşünü çok iyi hesaplayarak son derece dikkatli adımlar atıyorsa ve bunlar başarıya ulaşıyorsa, hiçbir güç açıktan karşısına çıkamıyorsa,
burada derin, köklü bir devlet aklı
vardır.
Siz bunu
ister Selçuklu, ister Osmanlı, ister Türkiye Cumhuriyeti aklı olarak kabul edin. Aslında bunların hepsi…
Israrla söylediğimiz gibi;
bir milletin, bir siyasi genetiğin coğrafyaya ve tarihe dönüşü
bu.
Önümüzdeki yıllarda
olağanüstü bir ivme
ile hızlanacak. Bu etkinlik, şaşırtıcı
sürprizlerle
devam edecek.
“Türkiye dönüşü”
21. yüzyılın en büyük yeniliklerinden biri olacak.

Tozpembe bir tablo çizmiyoruz. Zayıflıklarımızın da farkındayız.

Tozpembe bir Türkiye tablosu çizmiyoruz.
Zaaflarımızın,
zayıflıklarımızın, eksikliklerimizin, başaramadıklarımızın, içerideki uyumsuzluklarımızın, sıkıntılarımızın
farkındayız. Türkiye bütün bu sürprizleri, işte bütün bu zayıflıkları ile başarıyorsa daha da güçlüdür.
Pandemi
döneminde
birçok ülke içe kapandı.
Dünyadan elini eteğini çekti
. Sağlık ve ekonomik sorunlarla boğuşmak
tan başını kaldıracak hâli kalmadı. Üstelik bu ülkelerin büyük bölümü
dünyanın en zengin ülkeleri, en gelişmiş ekonomileriydi.
Türkiye, pandemi döneminde de
hızını hiç kesmedi.
Yürüyüşünü hiç yavaşlatmadı.
Hem pandemi ile boğuştu,
salgının yol açtığı küresel ekonomik bunalımla boğuştu.
Hem de alabildiğine güçlendi.

Proje önce “uyanışı engellemek”ti Şimdi “yükselişi durdurmak” oldu.

Ama Türkiye, bütün bunları yaparken en ağır darbeyi içeriden aldı.
“Enerjisini içeride tüketme”
projesi aslında eski bir uygulama ve on yıllardır Türkiye’ye karşı kullanılıyor.
Bunu daha önce
terör örgütleri üzerinden
yapıyorlardı. Her on yılda bir
ekonomik kriz
pazarlayarak yapıyorlardı. O zamanlar
“Türkiye uyanışı”
nı durdurmak için yapıyorlardı. Şimdi ise,
“Türkiye yükselişi”
ni durdurmak için servis ediyorlar.

Önce terör örgütleriyle yaptılar. Şimdi siyasi partilerle yapıyorlar.

Şimdi
yeni bir yöntem
deneniyor.
Terörle yaptıklarını siyasi partiler üzerinden
yürütüyorlar. Muhalif siyasi partileri ve liderleri
tek çatı
altında toplayarak Türkiye’yi
içeriden durdurmaya çalışıyorlar. Bu anlamda malum çevrelerin üslendikleri rol, geçmişte PKK’nın üslendiği rolle nitelik olarak örtüşüyor.
PKK ve FETÖ tezlerini siyasi dil olarak kullanmaları
bu yüzden. Bir
mafya
lideri ile aynı dili kullanmaları
bu yüzden. Bütün darbe ve içeriden müdahalelere arka çıkmaları bu yüzden.
“Muhalefet”
adı altında Türkiye için
yıkıcı bir kampanya
yürütmeleri bu yüzden. Kılıçdaroğlu’nun, Akşener’in, Ali Babacan’ın, Davutoğlu’nun
aynı cümleleri, aynı sözleri, aynı tür saldırıları
yapmaları bu yüzden.

Türkiye’yi rehin verecekler. Askerleri derhal çekecekler. Askeri üsleri kapatacaklar.

Sadece şunu düşünelim:

Şu anki muhalefet diliyle, şu anki Türkiye bakışıyla
iktidar olduklarını varsayalım.
Yapacakları
ilk iş Türkiye’yi ABD ve AB’ye rehin vermek
olacak. Türkiye’nin büyük uyanışı söndürülecek, yeniden
cephe ülkesi
haline getirilecek.
Ekonomik ve siyasi bağımlılık
yeniden inşa edilecek.

Bu kadar değil…

Dev savunma projeleri askıya alınacak,
sonlandırılacak. Kurulan fabrikalar, tesisler kapatılacak. Yeniden, ülkemizin on yıllarını alan,
“satın alma”
programına geçilecek.
Afrin’den, Fırat Kalkanı bölgesinden, Libya’dan, Karabağ’dan askerlerimiz derhal geri çekilecek.
Terör yeniden Suriye ve Irak’ın kuzeyinde yerleşecek,
içeriyi vurmaya
başlayacak. Dünyanın birçok bölgesinde kurduğumuz
askeri üsler kapatılacak.

Türkiye’yi seven herkes safını net olarak seçmeli, bu mücadeleye katılmalı.

Çünkü
bu yapı ABD ile, Avrupa ile, FETÖ ve PKK ile ortak çalışmak zorunda.
Çünkü ortaklar. O örgütleri yönetenler de, içeride muhalefeti biçimlendirenler de, onlara bu
yıkıcı dili dayatanlar da aynı merkezler.
Türkiye’yi
dışarıdan durduramadılar. İçeriden durdurabilecekler mi?
Ben,
yüzyılların siyasi aklına ve genetiğine güveniyorum.
Çünkü bu bir
iç politik rekabet değil.
Bu, Türkiye’yi durdurmaya dönük çokuluslu, büyük bir hesap.
Teslim olmak yıkımdır
. Türkiye’nin
21. yüzyılı da kaybetmesi
dir. Bu bir
tarih, coğrafya, vatan mücadelesi
dir.
Türkiye’nin bütün vatanseverleri,
bütün siyasi hesapların üstende
bu büyük hesaba göre kenetlenmelidir.
#Muhalefet
#Türkiye
#FETÖ
#ABD
#Avrupa
#PKK
3 yıl önce
Bunlar gelirse… Yıkıcı muhalefet ilk ne yapar? 21. yüzyılda sürpriz ülke Türkiye olacak. Ülkesini seven herkes mücadeleye katılmalı.
Konsinye araçlar, opsiyonlanmış ilanlar… Bu tezgâhı kim devirecek?
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!