|
Erdoğan’ı anlamak…

Seçim haftasındayız. Türkiye’nin özellikle 2002 yılından bu yana içinden geçtiği süreç her seçimi birbirinden önemli hale getirdi. Ak Parti’nin kapatılması davası, 11. Cumhurbaşkanı seçilirken yaşanan 367 garabeti, e-muhtıra, 7 Şubat MİT krizi, 17-25 Aralık darbe girişimleri, Gezi Ayaklanması ve 15 Temmuz içeride yaşanan kritik gelişmelerdi.


Dünyada ise Türkiye’yi yakından ilgilendiren pek çok kırılma yaşandı. 2008 küresel finansal krizi, 2010 Avrupa borç krizi, Arap Baharı adı verilen ancak kışa dönen Arap halk hareketleri, Suriye iç savaşı, Kırım’ın ilhakı, Filistin meselesi, Trump’ın Kudüs kararı ve ABD’nin terör örgütlerine silah yardımı gibi unsurlar Türkiye’nin hareket alanında çözmek zorunda olduğu sorunlar olarak karşımıza çıktı.

Türkiye tüm bu süreçlerden en az kayıpla ile çıkmayı her seferinde başardı. 2008 krizi dünyayı kasıp kavururken, krizden en az etkilenen ve en hızlı çıkan ülke oldu. Avrupa borç krizi kapıya dayandığında ticaretini Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine kaydırarak kendine alan açtı. Müttefiklerinin(!) yalnız bıraktığı Ortadoğu’da kendi aklı ve ordusuyla bir yandan tarihin en acımasız terör örgütleri ile mücadele etti, diğer yandan bölgede barışı tesis etmeye başladı. Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti ilanına ilişkin olarak Birleşmiş Milletler’de tarihi kararın çıkmasına öncülük etti. Ortadoğu halkları için umut ışığı olurken Batı destekli rejimler için tehlike yaratmaya başladı. Dünyanın ekonomik ağırlık merkezinin hızla Batı’dan Doğu’ya doğru kaydığı bir dönemde Türkiye bir katalizör görevi yaparak süreci hızlandırdı. Dahası da var. Ama benim esas dikkat çekmek istediğim konu şu: tüm bunları yaparken halkın desteğini arkasına alan Erdoğan “rol model” bir lider, Türkiye de “örnek bir ülke” haline dönüştü.

DÖNÜŞÜMÜN İÇİNDE OLMAK

Biz tüm bu süreçleri içeride yaşadığımız için dönüşüm sürecindeki kırılmanın etkilerini dışarıdan bakanlara oranla çok az hissettik. Oysa bu değişimin oluşturduğu etkiler dışarıda çok daha büyük yankı uyandırdı. Her şeyin aslına rücu etmeye başladığı bu süreçte Anadolu insanının duruşu Erdoğan’ın şahsında somutlaştı. Esasen Erdoğan’ın söylemlerinin etkisini artıran ve karşılık bulmasını sağlayan da bu bütünleşmeydi. Erdoğan bu şekilde “Dünya beşten büyüktür” dedi. İsrail’e “siz öldürmeyi çok iyi bilirsiniz” ile başlayan “one minute” çıkışının dünyadaki etkisi içeride olduğundan çok çok büyük oldu. Meşhur bir metafor vardır. Yumurtanın kabuğu eğer içeriden kırılırsa yaşam başlar, dışarıdan kırılırsa yaşam sona erer. Türkiye’nin ayağa kalkacağı her kuluçka dönemi dışarıdan müdahalelerle son bulmuştu. İlk kez dinamiklerini içeriden alan bir hareket kaderimizi belirlemeye başladı.

ANLAYAMAZSINIZ…

Eğer “Dünya beşten büyüktür” İfadesinin dünyada bulduğu karşılığı göremiyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

İslam ülkeleri dahil hiç kimsenin ses çıkaramadığı İsrail’e karşı “one minute” çıkışını yapıp “İsrail bir terör devletidir” söyleminin dünya halklarında bulduğu karşılık yerine medyadaki üç-beş aleyhteki habere ve köşe yazısına odaklanırsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

Ekonomiden anladığınız “reel sektör, üretim, yatırım ve istihdam” değil de “paradan para kazanmak” ise Erdoğan’ın faiz çıkışını anlayamazsınız.

Kendisini IMF’den kurtaran bu ülkeye “IMF’siz IMF reçetesi” yazanların söylemlerinin “Batı ile iyi geçinmek” için olduğunu sanıyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

Eşitsizlikleri azaltmak için yapılan sosyal yardımları “oy için dağıtılan makarna ve kömür” olarak ucuzlaştırmaya çalışanlara inanıyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

Türkiye’nin güvenliğini tehdit edecek ve bir “terör koridoruna dönüşmesi” an meselesi olan unsurlara karşı Suriye’de yürütülen operasyonların Suriyeliler için yapıldığı algısına inanıyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

Savunma sanayiinde gelinen noktayı, NATO’ya rağmen alınan S-400’leri, ATAK helikopterini, MİLGEM’i, yerli ve milli silahlı insansız hava araçlarını “kim olsa yapardı” diye düşünüyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

Türkiye’yi bir enerji ticaret merkezi yapacak petrol ve doğalgaz boru hatlarını, Akkuyu başta olmak üzere ortaya koyulan nükleer enerji vizyonunu ve yenilenebilir enerjide atılan adımların hangi engellemelere ve sabotajlara rağmen başarıldığını bilmiyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

YPG ve PYD’ye ABD tarafından yapılan silah yardımlarını tüm dünyaya ifşa edip “Biz Münbiç’e gireceğiz karşımıza ABD askeri çıkarsa vururuz” ifadesini bir iç politika söylemi zannederseniz Erdoğan’ı anlayamazsınız.

Üçüncü köprünün İstanbul’un trafiğini rahatlatmak için yapıldığına ve Kanal İstanbul’un bir imar rantı olduğuna inanıyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

40 yıllık “Terör sorununu” binlerce yıldır beraber yaşamış insanların asla kabul etmeyeceği bir “Kürt sorunu” olarak anlatanları “aydın” sanıyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsınız.

TİKA’nın açtığı bir su kuyusundan su içen Afrikalı bir çocuğun gözündeki mutluluğu görmediyseniz Erdoğan’ı anlayamazsınız.

15 Temmuz’a “tiyatro” ve OHAL’in ilan edildiği 20 Temmuz’a “darbe” diyenlere inanıyorsanız Erdoğan’ı anlayamazsanız.

Eğer Erdoğan’ı tüm bunlara rağmen hala anlayamadıysanız, onun arkasındaki kayıtsız ve şartsız toplumsal desteği de asla anlayamayacaksınız.

#Cumhurbaşkanı Erdoğan
#Politika
6 yıl önce
Erdoğan’ı anlamak…
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi