Yunanistan’la ilişkilerimiz epeyce bir süredir gerilimli ve sürprize açık bir atmosfer içinde ilerliyor.
Ankara’nın sakin, soğukkanlı ve diyalog odaklı çaba ve yaklaşımının aksine, Atina’daki yönetim, işbirliğine yanaşmıyor, çeşitli ittifaklarla Türkiye karşıtı bir tutumu dış politikasının merkezi haline getirmiş durumda.
Bu karşıt tutumun bir tarafında kuşkusuz Türk Silahlı Kuvvetleri’nin son dönemde yeni donanımlarla güçlenmesi, bu gücünü çeşitli cephelerde ispat etmesi var.
Bizim bu taraftan namluların ucu Atina’ya doğru yönelmemiş olsa bile, bu kapasite genişlemesi, Yunanistan için başlı başına bir panik ve paranoya anlamına geliyor.
Birkaç sene önce bu köşede, Atina’dan Ankara’ya ulaşan bir istihbarat bilgisine yer vermiştim.
2018 yılında ise, Afrin’e yapılan zeytin dalı harekâtı sırasında, Ege’de yine bir takım dalgalanmalar olmuştu.
Muhtemelen o dönemde de, Türkiye, güney sınırlarındaki bir tehditle baş etmeye çalışırken, Ege’den ikinci bir cephe de biz mi açsak diye düşünmüşler, cesaretlerini toplayamayınca bundan vazgeçmişlerdi.
Bilindiği üzere Yunanistan son dönemde Türkiye’ye karşı gardını, büyük devletlere topraklarını Üs olarak kullanmak, ekonomik krizin etkilerini henüz atlatamadıkları halde, milyarlarca dolarlık yeni savunma harcamaları yaparak almaya çalışıyor.
Tek başlarına bir varlık sergileyemeyecekleri düşüncesiyle, batı dünyasını Türkiye’ye karşı kışkırtmaya çalışıyorlar.
Ama durun bir dakika.
Belki de tam tersi söz konusudur.
Belki de yüzyıl önce, Anadolu’nun işgali örneğinde olduğu gibi, sırtını yasladığı ülkeler, Yunanistan’ı Türkiye’ye karşı hareket geçmek için cesaretlendirmeye çalışıyordur.
Birkaç yıl önce, üst düzey bir Türk yetkili, Kurtuluş Savaşı yıllarına atıfla, “O zaman da Batılı ülkeler Yunanistan’ı üzerimize salmışlardı. Şimdi de benzer bir çaba içinde olabilirler” demişti.
Geçenlerde bir başka yetkili isim de aynı bahiste şöyle şeyleri dile getirmişti:
Böyle şeylerden söz ediyoruz diye illâki, çok yakın bir tehlikeden söz ettiğimiz düşünülmesin.
Ancak böyle diyoruz diye, rehavete kapılıp hiçbir şey olmaz rahatlığına da dönmemeli bu iş.
Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı cephe açmak için yeterli cesaretinin olmadığını en fazla kendileri biliyor.
Nereden, nasıl bir hareketlenme olabilir diye sorulduğu takdirde, hemen akla gelebilen bir senaryo mevcut.
Türkiye ile Yunanistan arasındaki gerilimin sıcak bir çatışmaya dönüşme ihtimali, karasuları üzerinden karşımıza çıkabilir.
Atina yönetimi, Ege’deki karasularını 6 milden 12 mile çıkardığını açıklayarak bir fiili durum ortaya çıkarmak isteyebilir.
Diğer yandan Türkiye, Yunanistan’ın karasularını 6 milden 12 mile çıkarması halinde bu durumu savaş nedeni sayacağını (casus belli) daha önce aldığı kararlar ve duyurularla ilan etmişti.
En son 1995 yılında Meclis’ten böyle karar da çıkmıştı.
Sürekli bir şekilde Türkiye’nin zayıf anını kollayan Yunanlılar, fırsatını buldukları anda, Türkiye’nin refleksini test etmek için böyle bir delilik yapabilirler.
Bazı şeylere sinyal etkisi gözüyle bakmak gerek.
Biraz da, içeride her bakımdan güçlü olmamız, güçlü kalmamız deme niyetiyle yazılmış olan bu yazının son cümlesi o çok bilinen atasözü olsun:
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.