|
Geçti o günler, tehditleriniz sökmez!

Ülkede “diktatörlük var” diyorlar.

Sabah akşam “tek adam” diye çemkiriyorlar.

Sonra kalkıp tehditler savuruyorlar.

Hakaretler yağdırıyorlar.

Kof kabadayı ağızlarıyla meydan okuyorlar.

Bu ülkenin seçilmiş başkanına Yassıada metaforu üzerinden ip uzatıyorlar.

Her taraflarından necaset dökülüyor.

Tahammül sınırlarımızı zorluyorlar.

Biden’dan aldıkları güçle gürlüyorlar.

Biden’dan demokrasi dilenecek kadar alçalabilen bu güruha siyasetçi demek, siyaset kurumuna ve demokrasiye saygısızlıktır.

Dahası ve en önemlisi, arkasını Biden’a ve Avrupa’nın kimi başkentlerine dayayarak bu ülkenin seçilmiş başkanına tehditler savurmak alçaklığın ötesinde bir hıyanettir.

Bunun hesabını millet sorar elbet.

Hukuk içinde gereken neyse yapılır hiç kuşkusuz.

Lakin bilinsin ki bu milletin evlatları 15 Temmuz’da FETÖ’nün asker kılıklı 1 dolarlık çakallarına yedirmedikleri başkanını siyasetçi kılıklı kripto elemanlara asla yedirmez.

Belli ki o siyasetçi görünümlü elemanlar 15 Temmuz’dan gerekli dersi almamışlar.

Geçti o günler.

Tehditleriniz sökmez.

Sadece sizi daha da küçültür.

Bu ülkede iddia ettiğiniz gibi “diktatoryal rejim” olsaydı ağzınızı açmaya cesaret edemezdiniz.

“Tek adam yönetimi” olsaydı öyle hayasızca boyunuzu da aşan naralar atamazdınız.

Burası bir hukuk devleti.

Söyledikleriniz ve yapıp ettiklerinizden dolayı hukuk karşısında hesabınız görülür.

Siyaseten de millet gereğini yapar.

Sokaktan iktidar devşirmeye kalkıştığınızda da, yani sokakları karıştırarak fesat çıkarmaya çalıştığınızda da defteriniz dürülür.

Yeni bir darbe girişimine tevessül ettiğinizde de bu kez 15 Temmuz’dan bin beter bir akıbetle karşı karşıya kalırsınız.

Devletin beka mücadelesi verdiği bir dönemde emperyalist-müstevli güçlerin siyasi emelleri doğrultusunda atacağınız her adımın bedeli ağır olur.

Erdoğan düşmanlığı gözünüzü kör etmiş olabilir.

Tarihte de bunun örneklerini çok gördük.

Ülkenin yöneticisine yapılan terörist saldırıya bile arka çıkan bir zihniyetin çocuklarısınız ne yazık ki!

Dönem değişti.

Lakin zihniyetiniz hiç değişmedi.

Geçmişte zihniyetinizin ataları aynı şeyi yapıyorlardı. Şimdi de sizler aynını yapıyorsunuz.

Ama bu millet artık uyandı.

Tükürüğüyle gerektiğinde sizi boğmasını bilir.

TERÖRİSTE “EY ŞANLI AVCI!” DİYENLER…

Yıl: 1905.

Günlerden 21 Temmuz.

Dönemin sultanı Abdulhamid’e korkunç bir suikast düzenlenir.

“Cehennem makinesi” denilen bombanın patlamasıyla 26 kişi ölür.

Abdulhamid bir anlık gecikme dolayısıyla suikasttan kıl payıyla kurtulur.

Bu bombalı suikastın failleri Ermeni teröristlerdir.

Dönemin meşhur şairlerinden Tevfik Fikret ne mi yapar?

Abdulhamid sağ kurtulduğu için hayıflanır.

O teröriste de “şanlı avcı” diye başlayan övgüler yağdırır.

Çünkü Tevfik Fikret Abdulhamid düşmanlığıyla gözü kör, gönlü kara olmuş ihanetçi güruhun elemanlarından biridir.

Tevfik Fikret, Ermeni kökenli teröriste “Bir Lahzâ-i Taahhûr” başlıklı şiirinde övgüler dizer hiç utanmadan-arlanmadan.

Dikkat ediniz, şiirinin adı bugünkü Türkçeyle “Bir anlık gecikme”dir.

Abdulhamid’in bir anlık bir gecikme dolayısıyla kurtulduğu suikast Tevfik Fikret’i fena halde hüzne boğmuştur.

Şu utanç dizelerine bakınız:

“Ey şanlı avcı dâmını beyhude kurmadın!
Attın… Fakat yazık ki, yazıklar ki vurmadın!”

Bugünün Tevfik Fikret’leri her kılıkla karşımızda duruyorlar.

Kimisi siyasetçi kılığında, kimisi akademisyen, kimisi yazar, gazeteci ve işadamı kılığında.

Kimileri de din kisvesi altında.

Ne yazıktır ki o dönemde Abdulhamid’e “müstebid-diktatör” diyenlerin safında adlarını vermeyeyim pek çok ünlü din bilgini de vardı.

Sonradan hatalarını anlayıp ah-vah ettiler, lakin iş işten geçmişti artık.

Mankurtlar bugün de köşe başlarını tutmuşlar.

Yabancı güçlerle iş tutmaya devam ediyorlar geçmişte olduğu gibi.

Ne yazık ki Atatürk’ün partisini dahi ele geçirebilecek güce ve konuma erişmiş durumdalar.

Dün Abdulhamid’e “müstebid-diktatör” diyorlardı.

Bugün Erdoğan’a diyorlar.

Söylem-retorik aynı.

Mücadele biçimleri bile birebir aynı nerdeyse.

Değişen hiçbir şey yok.

Tarih tekerrür ediyor.

Dün Abdulhamid’in karşısında saf tutanlarla bugün Erdoğan karşısında saf tutanlara bakınız, aynı saf düzeninin devam ettiğini görürsünüz.

Erdoğan düşmanı cepheye içimizden kimlerin yerleştirildiğine bakınız ne dediğimi anlarsınız.

15 Temmuz’da FETÖ darbesi başarılı olmuş olsaydı zil takıp oynayacaklardı.

FETÖ ve PKK gibi terör örgütleriyle ağız birliği içerisinde Erdoğan’a düşmanlık kusanlarla dün Ermeni tandanslı teröriste övgüler dizenler arasında ne fark var söyler misiniz?

MEDYA AYAĞI DA HAREKETLENDİ…

Biden açıkladı:

“Ne pahasına olursa olsun Erdoğan’ı devireceğim.”

“Bunun için gerekli muhalefet cephesini oluşturacağım” dedi.

Muhalefetin siyasi ayakları bir bir oluşturuldu.

Medya ayağı da devreye alınmaya başladı.

Bazı televizyon kanalları kendilerine biçilen rolü oynamaya başladılar.

Medyadaki yabancı istila kadar yabancıların emelleri doğrultusunda rol üstlenen yerli görünümlü istila da tehlikelidir.

Bazıları “tarafsızlık” kisvesiyle bunu yapıyorlar ki asıl tehlikelisi de bu.

Cumhurbaşkanımızın ve Bahçeli’nin tepkisi, bu tür medya organlarına yönelik tepkisi partilerine yönelik tarafgir yayınlar yaptığı için değildir. Asıl, kendilerine dışarıdan biçilen rolü oynadıkları içindir.

Türkiye topyekûn bir saldırı altındadır.

Saldırı altında olan Erdoğan’ın şahsında milli ve yerli çizgidir.

Dün Abdulhamid’i devirmek için ne yaptılarsa bugün de Erdoğan’ı alaşağı etmek için aynını yapıyorlar.

Bu operasyonunun medya ayağını görmeyenlere çok yazık!

O medya organlarının değirmenine su taşıyanlara da yazıklar olsun!

#Diktatörlük
#Biden
#Avrupa
#Hukuk
#15 Temmuz
#FETÖ
#Tevfik Fikret
#Ermeni
3 yıl önce
Geçti o günler, tehditleriniz sökmez!
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’