|
Hasankeyf: Bir medeniyeti suda boğmak

Hasan Keyf, Hısn Keyfa veya Haskîf, tarih ve medeniyetimizin önemli merkezlerinden, ilmi, kültürel ve ticârî kavşak noktalarından biridir. Bugünden ve şimdiki haliyle bakıldığında küçük bir ilçe merkezinin tarihte böyle bir konuma sahip olmuş olması yadırganabilir. Sadece Hasankeyf değil, Samsat (Sümeysat), Besni(Behisni), Kahta, Silvan (Meyyafarkîn), Hoşab, Nusaybin, Şirvan, Harran gibi merkezler de hemen hemen bu konumdaydı.

Hz. Ömer devrinde başlayan İslam fetihleriyle, Malatya''ya kadar olan bölge İslam toprakları arasına katılır. Hasankeyf de bu dönemde Halid Bin Velid''in öncü askerlerince fethedilir. (Bkz. Vâkıdî, Futûhuş-Şâm, El-Mektebetu''ş-Şâmile)

Îslam tarih kaynakları göz önüne alındığında; daha İslam fetihlerinin akabinde Diyarbekir ile Halep ve Mardin-Ruha-Harran arasında Hasankeyf''in nasıl önemli bir merkez ve kavşak noktası olduğu görülebilecektir. İslam tarihinde El-Cezire mıntıkasında yer almış olan Hasankeyf, Samsat ile birlikte daha Emeviler döneminde göze çarpan bir gelişme gösterir. Bir ara Hâricî topluluğunun ayaklandığı bir merkez olarak öne çıkar.

Hasankeyf, Milâdî 900''lü yılların başlarında, Abbasi merkezi otoritesinin zayıflamaya başlayıp periferide Samâniler, Hamdaniler, Şeddadiler, Tolunoğulları, İhşidiler gibi güçlü ailelerin, hanedanların ortaya çıktığı dönemde Hamdân bin Hamdûn tarafından tesis edilen Hamdanilerin (Benî Hamdân) hakimiyet bölgesine girdiği gibi, bu hanedanın bir şubesinin merkezi haline gelir. Hamdânîlerin inkırâz bulmasının akabinde, o dönemde yükselen Bâd (Bâz-Ebu Abdullah El-Hüseyn bin Dostik) bin Dostik ve yeğeni Ahmed bin Mervân tarafından Silvan (Meyyafarkîn)''da kurulan Mervânî Kürt hanedanının denetimine geçer. Miladi 990''dan itibaren yaklaşık yüzyıl bu hanedanının idaresinde kalır.

Mervanilerin son dönemleri Büyük Selçuklu akınlarının bölgede hakimiyet kurduğu dönemlere tekabül eder. O dönemde özellikle Melik Şah''ın komutanları Anadolu''nun birçok yerinde olduğu gibi El-Cezire bölgesinde de hakimiyet tesis ederler. Bu meyanda Hasankeyf, Mervanilerin inkırazının akabinde Artuklu Türkmen hanedanının hakimiyetine girer. Melik Şah''ın komutanlarından Artuk bin Eksük ile başlayan bu hanedan Amid, Mardin ve Hasankeyf''e egemen olur. 1232''ye kadar 131 sene Hasankeyf''te Artukluların bir şubesinin hakimiyeti hüküm sürer. Hasankeyf, Türkmen Artuklular döneminde önemli bir merkez olarak gelişme gösterir. Şehirde halen bakiyeleri mevcut olan köprü, Ulu Camiinin aşağı tarafındaki büyük saraya ait kalıntılar ve Zeynel Bey Türbesi ve yakınındaki Artuklu Hamamı bunun göstergesidir.

Bu dönemlerde Hasankeyf''ten bir hayli ulema da yetişir. Bunların en önde geleni Ebu''l-Fazl Muîniddîn Yahya Bin Selâme bin El-Huseyn bin Muhammed, Hatîb El-Haskefî''dir. O dönemde Hasankeyf''e bağlı Tanza karyesinde dünyaya gelmiş, tahsilini Hasankeyf''te sürdürmüş, bilahare Bağdat''a giderek Ebu Zekeriyya Eş-şeybânî''den tahsil etmiştir. Nahiv, şiir ve Şafii fıkhında tebahhur kesbetmiştir. Ömrünün sonlarına doğru Meyyafarkîn''e (Silvan) gelerek burada müfti ve hatib olmuş, 551/1156 tarihinde Silvan''da vefat etmiştir. Mardin ve Amid''in (Diyarbakır) yanı sıra Hasankeyf önemli bir ilim merkezi olarak ön plana çıkar. Hatta Diyarbekir Artuklu Sarayında Es-Salih Nasıruddin''in hizmetinde iken yazılan, El-Câmiu Beyne''l-İlmi Ve''l-Ameli''n-Nâfi'' Fi Sinâati''l-Hiyel (Olağanüstü Mekanik Araçların Bilgisi Hakkında Kitap) adlı ünlü eserin en eski ve resimleri en mükemmel nüshası Hasankeyf''te Muhammed Yusuf Bin Osman El-Haskîfî adlı buralı bir alim tarafından 29 Şa''ban 602/10 Nisan 1206 tarihinde istinsah edilmiştir. (Hasankeyf''te Mervânî Ve Artuklu dönemleri için: bkz. İbn El-Ezrak El-Fârıkî, Tarihu Meyyafarkîn Ve Amid, British Museum Library, OR 5803,63109)

1232''den sonra ise Hasankeyf''te uzun süren Eyyûbî-Kürt Hanedanı hakimiyeti başlar. Bu hakimiyet kesintilere, Timur ve Safevi istilalarına, kısa süreli Akkoyunlu hakimiyetine rağmen 1524''e kadar süregelir. Bu tarih''te Hasankeyf Safevilerin elinden alındıktan sonra tekrar Eyyûbî emirlerinin idaresine geçer.

Son Eyyûbî Emiri Melik Süleyman (II.), kardeşleri ile olan rekabette onlarla başa çıkamayacağını fark edince, şehrin anahtarlarını Osmanlı idaresindeki Diyarbakır Beylerbeyi Boşnak Hüsrev Paşa''ya teslim eder. Hasankeyf''te uzun süren Eyyûbî hakimiyetine dair birçok tarihi eser yer almaktadır. Kaledeki ünlü kapı, Ulu Cami, Er-Rızk Camii, Sultan Süleyman Padişah Camii, Kızlar Mescidi, Eyyubî Sarayı/Kasrı, İmam Abdullah Zaviyesi, Koç Camii belli başlı Eyyûbî-Kürt eserleridir.

Akkoyunlu Uzun Hasan''ın oğulları Halil Sultan ve Zeynel Bey''in kısa süren hakimiyetleri döneminden ise, şaheser bir eser ve önemli bir mimarlık örneği olan ünlü Zeynel Bey Türbesi, İmam Abdullah Zaviyesinde Halil Sultan''a ait tamir kitabesi Hasankeyf''te Akkoyunlular''a ait olarak bildiğimiz eserlerdir. Ayrıca geçen yıl Hasankeyf''te yaptığımız kısa bir araştırmada, Eyyûbi-Kızlar Camii avlusunda yer alan türbede, Uzun Hasan''ın oğlu Halil Sultan''ın keşfettiğim mezar taşı.

Hasankeyf, ayrıca birçok toplulukların kaynaştığı bir merkez de olmuştur. Tarihimiz boyunca burada Araplar, Süryaniler, Kürtler ve Türkmenler bir arada bulunmuştur. Bugün ise, şehir merkezinde daha çok Arapça konuşan Mahalmiler/Muhallemiler ve Kürtler meskundur.

Tarihi ve eserleri ile zengin bir medeniyet merkezi olan Hasankeyf bugün, Dicle Nehri üzerindeki ''Ilısu Barajı Projesi'' ile su altında bırakılmak istenmektedir. Bu proje gerçekleştiğinde, kalenin üst kısmı hariç, başta Zeynel Bey Türbesi, Köprü, Er-Rızk ve Süleyman Padişah Camileri olmak üzere birçok İslam medeniyet eseri sular altında kalacaktır -daha önceleri, Keban Barajı''nın yapılmasıyla Eski Pertek, Korluca gibi önemli bir tarih ve medeniyet merkezini sulara gömülmesi gibi. 1980''li yıllarda ise Samsat (Sümeysat) gibi - tarihi Roma ve Bizans''a kadar giden, Hz. Ömer (r.a) dönemindeki fetihlerde İslam topraklarına katılmış- çok önemli bir şehir, tüm tarihi eserleri ile birlikte Atatürk Barajının sularında yok edildi. Oysaki, 1985-86 yıllarında Tahsin-Nimet Özgüç çifti tarafından gerçekleştirilen kurtarma kazılarında Samsat''ta daha Emeviler dönemine ait cami kalıntıları, kitabe kayıtları ve sikkeler bulunmuştu. Hatta o dönemde Ankara''da bu kazılara ait bir slayt gösterisi izlemiştim.

Aynı şekilde Hasankeyf de Ilısu Barajının suları altında kalırsa, Pertek ve Samsat''tan sonra, Müslüman Araplara, Kürtlere ve Türkmenlere ait bir medeniyet nişanesi daha suda boğulmuş olacaktır.

12 yıl önce
default-profile-img
Hasankeyf: Bir medeniyeti suda boğmak
Keloğlan'la Tırtıl’ın seçim hesabı
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!