Dolayısıyla, tecellî ve telvîn merkezli tüm mesele görünürlüğe çıkma ve görülme fiilinde toplanmaktadır.
Görünürlüğe çıkan (tecellî eden) kendini tamamen görüşe vermez çünkü, görüşün nesnesi olan görme (göz) yapısal olarak eksiltilmiş bir görmedir.
Bunu retinal görme üzerinden izah edecek olursak:
Bu nedenle görünürlüğe çıkan şey, görünürlüğündeki değişmeye mahsus bir giysiyle (ışık, renk, gölge örtüsüyle) karşımıza çıktığı gibi, bizim görüşümüz de ancak ona nispet edebildiğimiz bir yüz(ey)le (sûretlendirmeyle, imgeleştirmeyle) mukayyettir.
Tecellîde telvîn’in sanata dönük yönünü, görünürlük düzeylerinden, görmeyi bilmenin ve bir görme terbiyesinin içinden izlememiz gerekir.
İlgili sonuçları ihtiva eden yazımızı da haftaya yazalım inşallah.