
Dün toprağa verdiğimiz değerli bilim insanı Prof. Dr. Toktamış Ateş, 2008 yılında Taraf gazetesinin "20 soru" köşesine konuk olmuş ve "Öldüğünüzde cennete giderseniz, Tanrı"nın kapıda size ne söylemesini istersiniz?" sorusuna, "Biliyorum, kuşkun yoktu…" şeklinde cevap vermişti.
Hiç kuşkusuz bu cevap, "Allah"ım, sana inandığım ve iman ettiğim konusunda hiç kuşku duymadığını biliyordum. Bunun karşılığı olarak şu an lütfuna mazhar oldum" demektir. Bu düşünce inanç sistemimizde bir imana karşılık gelir.
Gazeteci Mehmet Ali Birand"da yine 2008"de aynı sorulara cevap verirken, "Nasıl ölmek istersiniz?" sorusuna, "kalp durmasıyla, anında..." cevabını verir.
İnsanoğlu ilginç bir varlık. Ağzından çıkan sözler "eşref saati" denilen zaman dilimine denk geldiğinde kimi zaman kaderi oluveriyor.
Nitekim kaderin ilginç cilvesi, geçen hafta 15 dakika sonra çıkmak üzere basit bir ameliyata giren Birand, operasyon sırasında kalbinin durmasıyla vefat etti. Birand"ın doktoru ünlü onkolog Sualp Tansan, "Birand"ı klinikten güle oynaya stent değişimine yolladım. Ne oldu, nasıl öldü anlamadım" dedi.
Tıpkı uçağa binmekten korkan Kemal Sunal"ın, "Balalayka" adlı filmin çekimleri için önce Trabzon"a uçakla gidileceğini, oradan karayoluyla devam edileceğini öğrendiğinde, "beni öldürmek mi istiyorsunuz" diye takılması ve uçağı bindiği anda da kalp krizi sonucu ölmesi gibi...
Mehmet Ali Birand"ın cenazesine katıldım. Birand"ın vasiyeti üzerine eşi Cemre Hanım, Birand"ın umrede giydiği ihramını defin işlemi sırasında oğlu Umur"a verdi ve o da mezara özenle sererek babasının naaşını ihramın üzerine koydu.
Anadolu"da yaygın bir adet olduğu üzere insanlar, hac veya umrede giydikleri ihramın öldükten sonra kefen olarak kullanılması için özenle saklarlar ve yakınları da bu vasiyete uymaya özen gösterirler.
Kabe"yi gören, mümkünse temas eden ihramı ölümünden sonra bedenine sarılmasını vasiyet etmek demek, Kabe"ye evim diyen Allah"ın rahmet ve merhametine kendini teslim etmek demektir. İhramı buna vesile ederek, ahirette Allah"ın huzuruna öyle çıkmayı arzu etmektir. Bu davranış bir iman yansıması değil de nedir?
Böyle bir arzuyu ruhunda taşıyan bir insanın inancını sorgulamaya kalkmak, zihinleri bulandırmak ve başka şeyler ima etmeye çalışmak sadece ayıp değil, aynı zamanda günahtır.
Mehmet Ali Birand"ın ardından kaleme alınan yazılardan bir kısmını okurken utandım. Sakalı göbeğine kadar uzanan bir yazar, "Toprağı bol olsun" diyerek aklı sıra ölüye laf sokmuş ve imanını sorgulamaya kalkmış. Okuyucunun zihninde bulanıklık oluşturarak merhuma giderayak bir etiket yapıştırma gayretine girmiş. Sanki elinde bir "iman-metre" var da, kim Müslüman, kim değil ondan soruluyor, kimin cennete, kimin cehenneme gideceğine onlar karar veriyor.
Densizlik ve bağnazlık söz konusu olunca sağcısı solcusu fark etmiyor.
CHP"li bir vekil de, Birand"ın ölüm haberi duyulur duyulmaz attığı Twitter mesajında, bu ülkenin kültüründe bir ölünün ardından asla söylenmeyecek densiz laflar etme seviyesizliğinde bulunmuş.
Bu ülkenin bir çırpıda 8-10 tanesini sıralayabileceğim en ünlü ateistlerinden pek çoğunun bir Kur"an kursu geçmişi olduğunu öğrendiğimde hayretler içinde kalmıştım.
Din adamlarının çocuk yaştakilere hoyratça davranışlarının, dışlayıcı ve dinden soğutucu yaklaşımlarının bunda payı olduğunu gördüm. Kaldı ki bu insanlar kendileri ile yapılan röportajlarda dine karşı olan mesafelerinin nedenlerini anlatırken, bu ayrıntıdan söz ediyorlar.
İslam adına ortaya çıkıp da, bırakın insanların gönüllerini İslam"a ısındırmak, toplumu İslam"dan soğutan yazı ve yorumlara denk gelmek mümkün.
Türkiye"nin önde gelen isimlerinden öyle tanıdıklarım var ki, İslam adına ortaya çıkan kimi marjnal çevrelerin yansıttıkları İslam anlayışı yüzünden onlarla aynı karede yer almamak için, dini konulardaki hassasiyetlerini ancak kapalı kapılar ardında evlerinde yaşayabiliyorlar.
Çok bilinen Türk deyişleri arasında yer alan, "para ile imanın kimde olduğu belli olmaz" sözü başka kültürlerde var mıdır bilmiyorum.
Şimdi ben, Üzeyir Garih"in Şişhane"deki Neve Şalom Sinagogu"nda gerçekleşen cenaze törenine katıldığım için Museviliğe meyilli, geçtiğimiz yıl Harbiye"deki Saint Esprit Kilisesi"nden son yolculuğuna uğurladığımız Vatikan"ın eski İstanbul Temsilcisi Monsenyör George Maroviç"in cenazesine katıldığım için İseviliğe yakın mı oluyorum...
İnsanlara etiket yapıştırma ve imanlarını sorgulama alışkanlığından vazgeçmek lazım.
Birand"ın ihramı ile gömülmek istemesini ve demokrat duruşunu, Toktamış Ateş Hoca"nın en kritik dönemlerde dini hassasiyeti olan çevrelere kol kanat germesini unutmayacağız. Her ikisinin de ruhları şad, mekanları cennet olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.