|
Gönlüm kavak yeli Mevsim kış...

Hayata başlarken bir kundaktır bizi sarıp sarmalayan bir de anamız…

Hiçbir şeyden yoktur haberimiz.

Ekmek elden su gölden günler mutluluğumuz.

Ne gam, ne kasavet, ne gelecek korkusu yaşar o günlerde bedenimiz.

Emeklemeyi aşıp koşmaya başladığımız ilk dönemde bir el okşar başımızı.

Sorar bize kaç yaşındasın?

O minicik dudaklar bir kaç kez açılıp kapanır; 4,5

Yarım yaş bile kardır hayatta…

Sonraları okul başlar….

Yeni hayatın ilk ışıkları gözümüzü aldığında bluğ çağının farkındasızlığı bizi hayal dünyasında gezdirir. 16 yaşın başında ne yaşlanmak vardır aklımızda ne ölüm. Olanca gücümüzle okumaya çalışır, zaman buldukça da eğlence girer hayatımıza…

Okul dönemi rüzgar gibi geçer. Sonradan çok ararız o günlerimizi…

Geri gelmez!

Büyümek arzusu vaz geçilmez bir telaştır aklımızda…

18 yaş bir dönüm noktasıdır. Özgürlük yolunda. Artık sıfatımız da vardır, kimliğimiz de…

Bir an önce 20''ye varmak isteriz acelemiz varmış gibi…

O zaman da sorarlar yaş kaç diye?

18 isek 19 deriz.

20 isek 21…

Bir büyüklük kompleksi sarar dört bir yanımızı…

Aşk başlar gönülde…

Kıpır kıpır duygular sizi alır götürür. Gözü kara olur delikanlılıkta insanın. Dağlar deler, ovalar aşar. Gönlünün peşinden koşarsın hiç yorulmadan. O yaşlarda geceler kısa, gündüzler uzundur hep…

21 olduğumuzda en büyük keyiftir o… İki onluğu devirmek! Askerlikse askerlik, gelinlikse gelinlik. Artık hayat bizi kucaklar biz farkında olmadan hayatı omuzlarız…

20-30 yaş arası bir hovardalıktır yaşanan. Hiç bitmeyecekmiş gibi gelen ömür bahar kıvamındadır. Toprağa düşen tohum artık meyve vermek üzeredir. Evlilik, çoluk çocuk, meslekte kariyer adımları hızla ilerler. Yakaldın yakaladın. Yakalayamdın yandın! Evde kalmışlıkla, treni kaçırmışlık aynı kefededir artık.

30 üzeri bir fren sesi duyulur kulaklarda… Artık yaşlar geri saymaya başlar. 33''se 31…

37 ise 35…

Yolun yarısı!

Hayat kırkından sonra başlar bir avutmadır. Geriye baktığında taptaze hayat burnunun dibinde durmaktadır. Önüne baktığında yapılacak daha çok iş vardır. Aslında en verimli çağ bu süreçtir. Dostluklar, sevgi pınarları, deneyim katmerlenmiştir.

Eş dostu arama ihtiyacı işte o zaman başlar. Aile duygusu, seçkin ortamlar arayışı, kendini ispat devri gelmiştir. Terfi, sorumluluk, kafanı sokacak ev arayışları hem sevinçtir hem zorluk.

50''ye yaklaşırken düşünce başlar. Yaptıklarınla yapamadıkların arasında gidip gelmeler, hayıflanmakla gurur arası bir duygu, soluduğunuz hava kadar içinizdedir sizin. Eylemle söylem tartıya vurulur. Örnek oluş kimliğe oturur. Aşk sevgiye dönüşür.

60''a doğru hayat muhasebesi başlar. Balya mı dalya mı?

Bir umut belirir içinizde. Sık sık; kendimi 20 yaşında gibi hissediyorum söylemleri tavan yapar. İnanırsınız inanmazsınız…

70''ine merdiven dayadığında sevgiyle sarılırsınız eşinize… Nostaljik takıntılar başlar, roman yazmak istesiniz. Televizyonda dizilere takılırsınız. Sigarayı bırakmayı düşünürsünüz. Hayata tiryaki olursunuz…

75 ''de dilinizin bağı çözülür… Anlatır da anlatırsınız. Gençler yanınızdan kaçmaya başlar. Dilinizde hep gençlik türküleri vardır. Bir zamanlar başınızda esen kavak yelleri yerini hazan yapraklarına bırakmıştır.

Sonrasında yaş mefhumu perdelenir… Bir gün merdiven çıktığınızda öksürük başlar…

Dizlerde titreme…

Kış gelmiştir.

Baba kaç yaşındasın dediklerinde artık yaşınızı küçültmek istemezsiniz.

Başa döner büyütmeye başlarsınız.

O da size bir gurur kaynağıdır.

Çok yaşama.

12 yıl önce
Gönlüm kavak yeli Mevsim kış...
Bağlılığın ya da kopuşun simgesi olarak isimler...
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?