|
İbretlik ibrik!

Sevgili dostum Ressam Mehmet Ali Meriç''in Moda Deniz Kulübü''nde bir sergisi var. Hayatı gençlik yıllarında diliyle fırçalayan sonrasında tualde fırçasını kullanan Meriç''in bu son sergisi deniz üzerine…Tavsiyemdir görünüz.

Uzun yıllar sonra kavuşmaktan büyük bir haz aldığım gençlik yıllarımın nüktedan kimliği M. Ali''yle epey dertleştik. Ertesi gün bana bir mail yollamış bayıldım.

Dinçer Özyünlü''nün özel arşiv notlarından alınmış ünlü Prof. Rasim Adasal''ın bir anısı…

Tarih: 30 Kasım 1957 Cumartesi.

Yer: Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Konser ve Konferans Salonu.

Durum: Her yer tıklım tıklım. İğne atsanız yere düşmez. Ben öne yakın sıralardan birinin ortalarındayım. Kürsü tam karşımda.

Konuşmacı: Merhum Tabib Albay. Prof. Doktor Rasim Adasal.

Konferansın konusu: İnsanların yetkileri ve bu yetkilerin kullanılması.

Konferans başladı. Salonda sineğin kanat sesi duyulacak kadar sessizlik var. Bundan sonrası Rasim Adasal''ın özet ifadeleridir.

"Muhterem konuklar ve talebeler...

Bazı insanlara yetki verilir; bazıları da yetkiyi kendileri ararlar ve üstlenirler.

Ben bugün yetkiyi kendi arayıp bulanlardan söz edeceğim... Ve size bana intikal eden bir hikâyeyi anlatacağım.

Adamın biri yabancı olduğu bir kasabada dolaşırken büyük abdesti gelir. Fena halde sıkışmıştır. Oraya-buraya seyirtir. Tuvalet arar, bulamaz. Sonra aklına gelir. Burası bir müslüman kentidir. Ve her caminin müştemilatında mutlaka bir umumi tuvalet olması gerekir. Gözlerini havaya çevirir ve bir minare görür. O yana doğru seyirtir ve tuvaleti bulur. Boş iki kabin; kapılarında birer su ibriği ve çubuğunu tüttüren; bir sandalyenin üstüne adeta tünemiş bir tuvaletçi görür. İbriklerden birini kaptığı gibi kabinlerden birine dalar. İbrikçi arkasından var gücüyle bağırır.

"- Bırak o ibriği, ötekini al....."

Adamın tartışacak hali yoktur. Bırakır aldığı ibriği, ötekini alır ve içeri girer... Ooohhhh... rahatlamıştır. Taharetlenir, dışarı çıkar, ellerini yıkar, parasını da verdikten sonra ibrikçiye sorar...

- Yahu arkadaş içeride merak ettim, düşündüm. Bu ibriği değil de ötekini alsaydım ne olurdu?

İbrikçi mağrur bir ifadeyle çubuğundan iki nefes daha çeker; sandalyesine iyice gömülür ve soruyu yanıtlar...

"- Bırak!... Bizim de bu kadar forsumuz olsun!''

İşte muhterem misafirlerim ve sevgili talebelerim. Bazı insanlar hayatta zorla ya da hasbel kader aldıkları yetkiyi böyle kullanırlar. Onun için bu tiplere aldırış etmeyeceksiniz ve üzülmeyeceksiniz..

Bir gün gelir o ibrikçi gider yenisi gelir.....

Acaba Merhum Rasim Adasal hangi zamanda ortaya çıkacağı belli olmayan böyle İbrikçileri o zamanda mı görmüştü...

Bu güzel kıssadan, hisseler çıkarabilmek için sizlerle paylaşmak istedim.

İbrik deyip geçmeyin. İbrikçi de insan. Hayatta herkesin bir görevi var. İbrikleri pay etmek de onun görevi. Ben de paylaşmayı seven biriyim. Biliyorum ki her paylaşılan geleceğe aktarılacak bir bilgidir. Belki çoğunuz bu anıyı daha önceden de biliyorsunuzdur. Ben bilmeyenler için yazdım, ibretlik ibrik hikayesini. Ola ki bir gün siz de birine anlatırsınız.

Nur içinde yat hocaların hocası…

12 yıl önce
İbretlik ibrik!
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?
Nazlı seçmen günlerinde siyaset