|
İslâm’ın ‘güncellenmesi’ meselesi

Cumhurbaşkanı Erdoğan birkaç gün önceki bir konuşmasında İslam’ın güncellenmesinden bahsederek: “Siz İslam’ı 14–15 asır öncesi hükümleriyle kalkıp da bugün uygulayamazsınız; böyle bir şey yok” dedi.



Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın da attığı bir tweet’te bu sözlerin ne anlama geldiğini açıklama zımnında Mecelle'nin 39. maddesine atıfta bulunarak: “Zamanların değişmesiyle hükümlerin değişmesi inkâr olunamaz” dedi ve ekleyerek: “Dinde reform haddimize değildir” vurgulamasında bulundu.

Bazı çevrelerde polemik konusu yapılan bu sözlerin İslam’ın geleneksel ıstılahı ile ifadesi “tecdit” hareketidir. Cumhurbaşkanı Erdoğan “güncelleme” deyimini kullanarak bir bakıma “tecdit” kavramını da güncellemiş oldu.

İslam’ın her yüz yılda bir tecdit edileceğine ilişkin bir hadisi şerife de müracaat edilir.

İslam’ın tecdit hareketi Hristiyanlığın reform hareketinden farklıdır. Reform yeniden biçimlendirme anlamına geliyor. Dinin yeniden biçimlendirilmesi onun hükümlerine müdahale etmeyi gerektirir. Bu hükümler onun ister asli anlamını saptırarak olsun ister onu değiştirme sadedinde yapılsın, asal anlamdan uzaklaşmayı sonuçlar.

Oysa İslam’da tecdit (renew: yenileme) hareketi reformdan tümüyle ayrı bir anlam taşır. İslamî hükümlerin çeşitli görüş açılarıyla yorumlanması çeşitli içtihatların, dolayısıyla mezhep farklılıklarının ortaya çıkmasına yol açmıştır. İçtihadın (yorum) önü daima açıktır. İçtihat kapısı kapanmıştır sözü, içtihat yapacak güçte düşünürün çıkmamasına atıfta bulunur, yoksa yorumların önü kesilmiştir anlamına değil...

Yorumların kendisinin herhangi bir kutsallığı

söz konusu değil... Kutsal olan Ku­r'an’da ve Sün­net’te mev­cut olan kurallardır. Onların değiştirilmesi söz konusu olmaz. Onların yeniden yorumlanmasının önü ise açıktır...

Reform ile tecdidin kökendeki temel mahiyet farkı şuradadır: Reform, dine karışmış olan bidatleri dinde içselleştirme maksadına yöneliktir. Örneğin zamanın ticari hayatı faizli işlemleri mubah görüyorsa, reform bu durumu dinin hükümleri arasına katıyor (Martin Luther’in reform hareketi tam da buydu).

İslam dinin hükmüne göre insanın kendini değiştirmesini öngörüyor, yoksa dinin hükmünü kendine göre değiştirmeyi değil...

İslam, yorumlarla, çeşitli bakış açılarıyla, dahası kullanılan dil ve retorik dolayımında dine katılmış olan bidatleri ondan arındırma yolunu kendine açık tutuyor.

İşte, temel farklılık buradadır: reform bidatleri dinde içselleştirirken, tecdit dini bidatlerden arındırıyor...

#Recep Tayyip Erdoğan
il y a 6 ans
İslâm’ın ‘güncellenmesi’ meselesi
Gece çalışmasına uygunluk raporu ve bildirimi
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?