|
Baykal"ın dilinden Mevlana

CHP lideri Deniz Baykal''ı Şeb-i Arus töreni sonrasında hararetle tebrik ettim; yaptığı konuşma tam yüreğimden vurdu çünkü. Hislerimi Amerika yolunda Başbakan Tayyip Erdoğan''a heyecanla aktardığımda, dinlediği konuşmayı onun da beğendiğini fark ettim. Beğenilmeyecek gibi bir konuşma değildi CHP liderinin yaptığı...

Sizin de takdir edeceğinizi umduğum konuşmanın köşe taşlarını aynen sunuyorum. Okuyacağınız satırlar CHP lideri Deniz Baykal''a ait:

Hiç şüphe yok ki, Anadolu''daki birliğimiz ile, birliğimizin manevi ve ahlaki mimarlarının başında Hz. Mevlana vardır. O ve Hacı Bektaş-i Veli, Yunus Emre, Edebali ve diğerleri, 13. yüzyılda bir Anadolu aydınlanması, Anadolu rönesansı gerçekleştirmişlerdir. Avrupa ortaçağ karanlığı altında ezilirken, din ve mezhep kavgaları yüzbinlerce insanın canını alırken, engizisyon mahkemeleri din adına insanlığa zulüm ederken, haçlılar ve Moğollar Anadolu''ya saldırırken, Anadolu''da yepyeni bir barış ve sevgi ortamı yeşermiştir.

Bu ortamın temelinde 72 milleti bir saymak, bütün dinleri ve mezhepleri kardeş ilan eden bir sevgi ve barış anlayışı vardır. Bu anlayış, mezhepleri, hırsları, dünyevi saplantıları silah ve savaşla değil, bir hoşgörü ve sevgi okyanusu içinde yumuşatıp eriterek, ilahi bir aşkla Anadolu kültürünü şekillendirmiştir. Bu anlayışın zirvesinde Hz. Mevlana vardır. Hz. Mevlana hiç şüphe yok ki, çok büyük bir din adamıdır. İslamiyet''in özünü kavramış, İslamiyeti en güzel şekliyle sahiplenmiş, bunu da her vesileyle ortaya koymuştur. “Ben Kur''an''ın kölesiyim, Muhammed''in yolunun toprağıyım” diyen Hz. Mevlanadır. Hz. Mevlana aynı zamanda İslamiyeti ve İslamiyet düşüncesi içinde tasavvuf fikrini zirveye çıkaran bir insandır. Tasavvufu en derin anlamıyla işleyen, şekillendiren, çelişkilerin arkasındaki birliği, çatışmaların arkasındaki uzlaşmayı, evrenin ve insanın bütünselliğini kavrayan ve ortaya koyan bir büyük din adamıdır, bir büyük filozoftur ve hiç kuşku yok ki, çok büyük bir duygu adamıdır, şairdir.

Hz. Mevlana Allah ile kul arasında, ilim, bilgi ve kitap ile aşk ve cezb arasında, kainat ile insan arasında, hakiki ile zahiri arasındaki bütünselliği kavrayan, ortaya koyan, açıklayan, anlatan insandır. Bu yönüyle de hiç kuşku yok ki, ilmin kapısını, inancın, imanın, aşkın kapısıyla bütünleştirmeyi başarmıştır ve bu alanda çok büyük bir örnek oluşturmuştur.

Onun içindir ki, Mevlana''nın ve diğer 13. yüzyıl tasavvuf erbabının etkisiyle, Anadolu İslamiyeti, insan, akıl, sevgi ve hoşgörü çizgisinde gelişmiştir. Onun içindir ki, bugün Türkiye, İslamiyetin en özgür, en akılcı, en ileri, en güzel yaşandığı yerdir. Onun içindir ki, bugün Türkiye''mizde İslamiyet ile demokrasi, İslamiyet ile laiklik, İslamiyet ile özgür kadın anlayışı en ileri ölçüde bağdaştırılabilmiştir. Onun içindir ki, bizim yaşadığımız İslamiyet, Taliban''ı yetiştiren değil, Hz. Mevlana''yı, Hacı Bektaş-ı Veli''yi yetiştiren İslamiyet olmuştur.

Bugün ölümünün 800. yılına yakın bir süre geçtikten sonra Mevlana''nın evrensel değeri daha iyi anlaşılmaktadır. Her düşünceden insan Hz. Mevlana için büyük takdirlerini ifade etmiştir. Mevlana gelmiş geçmiş en büyük şair ve filozoflardan birisidir.

Büyük Türk şairi Nazım''ın Mevlana''ya yönelik içten saygısını, takdirini ve bağlılığını bir kez daha sizlerle paylaşmak istiyorum.

“Sararken alnımı yokluğun tacı, / Gönülden silindi neşeyle acı,

Kalbe muhabbette buldum ilacı, / Ben de müridinim işte Mevlana.

Edebe set çeken zulmeti deldim. / Aşkı içten duydum, arşa yükseldim.

Kalpten temizlendim secdeye geldim. / Ben de müridinim işte Mevlana.”

Bunu söyleyen Nazım Hikmet''tir.

İnançları, dinleri, coğrafyaları, anlayışları, zihniyetleri birleştiren, bütünleştiren çok büyük bir düşünürün huzurunda olduğumuzu hepimiz çok iyi biliyoruz. Bunu her vesileyle birbirimize anlatmak için önde gelen bir görev anlayışıyla çalışmalıyız diye düşünüyorum.

Bu büyük birikimiyle 800 yıla yakın bir süre geçtiği halde, her geçen yıl Mevlana''nın önemi ve değeri daha da artmakta, daha da iyi anlaşılmaktadır. Ne mutlu kültürümüzün zirvesinde böyle bir isim var. Bu ismi dünyaya öncelikle tanıtmak hepimizin görevi olmalıdır. Bizim toplumumuzun, tarihimizin, kültürümüzün bu aydınlık isimleri, bu aydınlık çağlarını bütün dünyaya anlatma konusundaki eksiklerimizi biran önce gidermeliyiz. Kendi gençlerimize, çocuklarımıza Mevlana''yı, Mevlana''nın öğretilerini, kültürümüzün temel dayanakları olarak anlatmayı başarmalıyız. Bütün dünyaya kendimizi Mevlana''nın objektifinden, penceresinden takdim etmenin yolunu mutlaka bulmalıyız.

17 yıl önce
Baykal"ın dilinden Mevlana
Son günahım
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?