Sınırımızdaki hadiseler durulmuyor. Bilakis giderek tırmanıyor. Etrafta bir telaş var. Uzman görüşlerinin bini bir paraya düştü. “Ben dedim, demiştim, demek üzereydim, lafı ağzımdan kaptın” diye başlayanlar; “bakın ne oldu, tahmin etmiştim ama beni dinlemediniz” diyenler..
Elbette ve beklenmedik biz zamanda, önümüze şehitlerin gelmesi hepimizin içini yakmaktadır.
Türkiye Esad ile değil, bölgenin geleceğini belirlemek için yedi düvel ile savaştadır.
Türkiye, Arap baharını başlatıp, yarı yolda bırakanlar, sahada her gün renk ve taraf değiştirenlerle, müttefiklerini satıp, peydahladığı yeni vekilleri üzerinden iş tutanlar ile savaştadır.
Maalesef, sadece Türkiye değil, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki bütün taraflar birbiriyle savaştadır.
Ne pahasına olura olsun varlığını sürdürmek isteyen insan kasabı rejimler ile hürriyeti ve adaleti, insanca yaşamayı savunalar arasında amansız bir savaş sürmektedir.
Menfaat çatışmasına girdikleri eski müttefikleri Saddam’ı meşru olmayan bir yöntem ile birkaç ayda; Kaddafi’yi birkaç günde ortadan kaldıran riyakâr sistemlerin, yüzbinlerin katili Esad karşısındaki tavırlarıyla, iplikleri pazara çıkmıştır. Bu savaş, uluslararası sistemin, küresel egemenlik iddialarının da en son testi olacaktır.