
Metafizik tefekkürdeki üretkenliğimizi ne zaman kaybettik?
Buraya kadar, yazımıza da başlık olan tasavvufî intisap, mertebeler ve hâller nedir, sorusuna verilebilecek ilk cevabın nispetler ve izafetler olabileceğini düşündüğümüz halde, bu düşüncemizi yaslayacağımız yeni kaynaklardan yoksun oluşumuzun doğurduğu sıkıntıyı da bu vesileyle ifade etmiş olduk.
Söz konusu sorunun ne önemi var, diye sorulduğunda ise şunu söyleyebiliriz: Bir mümin, bir şeyhe neden intisap eder? Bu intisap, fertlerde hâsıl olan (tasavvuf müessesinin oluşturduğu kültürel etkileşimleri şimdilik bir parantez içinde tutalım) hangi ihtiyaca göre gerçekleşir? İntisap olunanla, intisap eden arasındaki ilişkinin hükmü ve boyutu nedir? İntisabın asıl nedeni tasavvufi mertebeler ve hâller cümlesinden terbiye edilmeyi talep etmek olacağına göre, bunların terbiye değerleri nedir? Bu manada intisap olunanın önceliği nedir, neye göre seçilir ve intisab edenin intisabıyla elde edebileceği kazanımların yönü nedir? Daha açık bir soruşla, intisap edenin kazanımı uhrevi midir, dünyevi midir ya da her ikisini de kapsamakta mıdır?
Daha da çoğaltılabilecek olan bu soruların sonuncusu şu olabilir: İntisap ilişkisinin günümüzdeki işleyişi nasıl ve neye binaendir: Dinî bir ihtiyaca mı, ruhsal bir terapiye ya da bir rehabilitasyona mı, ancak cemaatleşmenin sağlayacağı güvenlik kaygısına mı, yoksa ekonomik rahatlık arayışına mı?
Bu sorularda tasavvufu muhtemel tartışmaların dışına taşımaya çalıştığımız ve asıl tasavvuf sayesinde mümkün olabilen ilişkilerin (ruhsal terbiyenin) işleyişini merak ettiğimiz açıktır.
Şundan ki, şeyhleriyle ve müridleriyle yaşanan tasavvufun İslâm ahlâkının toplumsal planda pekiştirilerek yaygınlaştırılması konusunda olumlu bir etkisinin olmadığı, bilakis yaşanan tasavvuf ile dinî hükümler arasında kimi çelişkilerin ortaya çıktığı yönünde, hem birçok örnek bulunmakta hem de yoğun bir eleştiri giderek hakimiyet kurmaktadır.
Bu olumsuzlukta tasavvufun müesses kılınan (ve binlerce yıldır deneyimlenen) şekliyle bir payı bulunamayacağına göre, mezkur sorunları tasavvuf / tarikat tanımlı ilişkilerde aramak gerekir. Diğer bir söyleyişle, intisap nispeti (ki, iki kelime de nsb kökündendir) başta gelmek üzere mertebeler ve haller sistemiyle olan bağda meydana gelen değişmelerin nedenleriyle birlikte sonuçlarını zamanımızın insanına (onun algısına) ve yaşadığımız dünyanın gerçeklerine göre değerlendirmek artık bir zaruret olsa gerektir.
Zira tasavvufun “ilâhî ahlâk ile ahlâklanma” şeklindeki tanımında tüm sufîler müttefik olduklarına göre bunun ilk tahakkuk edeceği yer de kaçınılmaz olarak insanlık / yeryüzü değil midir?
O halde, yazımıza başlık olan soru ilkin bu yönden doğru cevabı bulma gayretini hak ediyor olmalıdır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.