11 Eylül saldırılarında hayatını kaybedenlerin ailelerine Suudi Arabistan aleyhine dava açma imkanı tanıyan yasa tasarısı, ABD Temsilciler Meclisi'ndeki oylamada kabul edildi. Tasarı 11 Eylül saldırılarının 15. yıl dönümünün hemen öncesinde onay için ABD Başkanı Barack Obama'nın masasına gönderildi. ABD Başkanı Obama'nın, tasarıyı veto etmesi için 10 günlük süresi bulunuyor. Beyaz Saray Obama'nın tasarıyı veto edeceğini daha önce açıklamıştı. Ancak Suudi Arabistan, Obama yönetiminin samimiyetine inanmıyor.
Yasanın ABD Kongresi'nden oy birliği ile geçmesi bir zamanlar Bush yönetimindeki Beyaz Saray ile yakın ilişkiler kurmuş Riyad yönetiminin azalan etkisini ve yalnızlığını gösteriyor. ABD 1973'te petrolün dolar cinsinden fiyatlanması karşılığında Riyad'a güvenlik taahhüdünde bulunmuş ve çok özel bir ilişki kurmuştu. Ancak petrodolar saltanatının küresel çöküş sinyalleri üretmesi üzerine ABD alternatif para sistemi arayışına girerken diğer yandan da göz diktiği Arap sermayesine ABD'yi terk etmeden önce el koymanın yollarını aramaya başladı.
11 Eylül saldırılarında adı geçen onsekiz kişiden onbeşinin Suudi Arabistan vatandaşı olması bu gerekçeyi üretti. Tasarının gündeme gelmesiyle Suudi Arabistan yönetimi büyük tepki göstermiş, Kongre üyelerini ABD'de bulunan 750 milyar dolar değerindeki varlıklarını satmakla tehdit etmişti. Ancak Beyaz Saray, petro-dolar sistemine artık daha fazla bel bağlamadığını 1973'teki anlaşma şartlarını çiğneyerek çoktan göstermişti. Obama yönetiminin İran'la nükleer anlaşma imzalayarak tüm itirazlara rağmen bu ülkeyle yakınlaşması, Suriye rejim lideri Beşşar Esed'i devirmekten vazgeçmesi, Riyad'da bölgesel tehditler karşısında Suudi Arabistan'ı yalnız bırakması olarak da algılandı.
Obama, Atlantic dergisine verdiği bir mülakatta Arap müttefiklerini “beleşçi” diyerek aşağılaması Suud hanedanından “nankör” tepkisini çekti. Atlantic dergisi, Obama ve Avustralya Başbakanı Malcolm Turnbull arasındaki bir konuşmayı da aktarmıştı. Konuşmada, Turnbull'un, Suudilerin dost olup olmadığı sorusuna ABD Başkanı'nın “Karışık bir durum” yanıtı verdiği belirtilmişti.
Petro-dolar, petrol satışlarından elde edilen geliri tanımlamak için kullanılan terim. Petrol satın almak isteyen her ülke ya da kuruluş, karşılığında dolar vermek, bu doları da bir yerden bulmak zorundadır. Petrolün dolar cinsinden fiyatlanması, dolara yönelik uluslararası talebin, dolayısıyla rezerv para olmaya devam etmesinin en güçlü dayanağıdır. 1971 yılında Amerikan hükümetinin doların karşılığını altın olarak veremeyeceği anlaşılınca, 1972-1973 yıllarında Amerikan hükümeti Suudi kraliyet ailesiyle, kraliyet ailesinin hükümranlığını koruma karşılığında petrolü yalnız dolarla satmaları hususunda bir anlaşma yaptı. Diğer OPEC ülkeleri de bunu takip etti ve petrol karşılığı olarak sadece dolar kabul eder oldular.
