Terör örgütleri “iç infazı” ve “infazı” kendi geleceklerinin bir teminatı olarak gördükleri için cana kıymanın kendiler adına pek de sorun olarak kabul edildiği söylenemez. Hatta infazı, kendilerini deşarj etmenin bir parçası olarak dahi görebilirler. İnfazların genellikle ajanlık ve benzeri kavramsallaştırmalar ile birlikte gerçekleştiği bilindiği için, örgüt içinde bu tür olaylar bir süre sonra güç gösterisine dönüşerek liderin diğer kadrolara gözdağı verme niyetini de ortaya koyar. PKK’nın sadece 2011’e kadar 178 kişiyi infaz ettiği ve infaz edilenlerin örgüt üyesi olduğu ya da örgütle bağlantılı olduğu TBMM komisyon raporunda da yer almıştır.
Kürt sol örgüt ve derneklerin üyeleri de önce tehdit edilmiş sonra da öldürmüştür. Bunların sayısı da 532 civarındadır. Öldürülenler arasında liderliğe karşı muhalif olan ve tehdit sayılan isimler de mevcuttur fakat bazı isimler öldürülememiş, örgütten kaçmayı başarmış ve ifadelerinde iç infaza dair birçok örnek vermişlerdir. Bu da göstermektedir ki, PKK gibi terör örgütleri liderlik konusunda iç çatışmaları önlemek amacıyla ya iç infaz yolunu seçmiş ya da teröristler örgütten kaçarak teslim olmuştur.
İÇ İNFAZLAR ARTACAKTIR
Son yıllarda gerçekleştirilen operasyonlar sonucu, PKK’nın Doğu ve G. Doğu bölgeleri üzerindeki etkisi minimize olmuş, PKK neredeyse Kandil’e gömülmüştür. Kendi sınırları içerisinde dahi manevra yapamayan örgüt artık hiçbir düzlemde eylem gerçekleştirememekte ve kaybettiği üye sayılarıyla birlikte yok oluşa doğru sürüklenmektedir. PKK’nın güç kaybı ve psikolojik olarak yıpranmasındaki ikinci ana faktör ise Diyarbakır Anneleri ve evlat nöbetindeki ailelerdir. Özellikle PKK’dan kaçarak gelenlerin sayısı arttıkça devlete olan güven artmış ve PKK, alanının daraldığını iyice hissetmiştir.
Elbette PKK’nın bu süreçte sığınacağı tek kapı ise YPG/PYD terör örgütüdür. YPG/PYD, PKK için şimdiki süreçte can simidi olmuş, Öcalan’a rağmen PKK’nın hamisi haline gelmiştir. ABD ve bazı AB ülkelerinin YPG/PYD ile temas halinde olmasına rağmen PKK ile birlikte hareket edilmemesi muhtemeldir ki, ileri ki dönemde PKK ile YPG/PYD arasında ciddi iç çatışmaların yaşanmasın tetikleyecektir. PKK’nın kurucu kadrosu yıllardır savaştığı için kendi alanlarını tehdit edebilecek her türlü liderlik muhalifini acımadan infaz edebilir lakin YPG/PYD şu an ABD dostu olarak göründüğü için, PKK kendisini üvey evlat olarak görecek ve infazları bekletecektir.
PKK’nın köşeye sinikliği ise örgüt içinde ciddi rahatsızlıkların oluşmasına sebep olabilir, çünkü yıllardır mobil olan PKK’lı teröristlerin YPG/PYD karşısında neredeyse diz çöktürülüp, pasif hale getirilmesi emre itaatsizliklerin de yolunu açacaktır. Sadece 2021 yılı içinde teslim olanların sayısı 157’yi bulmuştur. PKK’nın, YPG/PYD karşısındaki üvey evlatlık rolü devam ettiği müddetçe de bu parçalanış devam edecektir. PKK’nın lider kadronun hoşnutsuzluğu ve YPG/PYD karşısındaki sessizliği de yeni iç infaz veya çatışmaların temelini hazırlıyor gibi görünmektedir. Muhtemeldir ki, bir süre sonra PKK ile YPG/PYD arasında liderlik sebebiyle iç ve karşılıklı çatışmalar başlayacaktır.
HDP ENDİŞE İLE İZLİYOR
YPG/PYD’nin Suriye’nin kuzeyindeki varlığı sebebiyle oluşturduğu kendi iç işleyiş ve denetimi, terörist gücün temsiliyeti açısından HDP’yi de endişeye sevk etmektedir. Çünkü HDP, PKK’nın kendisine açtığı alan sayesinde siyaset yapabilen bir yapıdır ve PKK’nın güç kaybı, HDP’yi tedirgin etmektedir. Sadece PKK’nın alandan sürülmesi değil aynı zamanda YPG/PYD’nin inşa ettiği yönetim kadrosunda siyasal açıdan HDP gibi yapılanmalara yer olmadığı için, HDP kendi alanını açmanın hesabını yapmaktadır. HDP, PKK ile var olan bir siyasal yapılanma olduğu için YPG/PYD’nin, PKK karşısında güç kazanması HDP’nin de tercih edeceği bir yol değildir. Çünkü YPG/PYD yapılanması, her ne kadar PKK’dan beslenmiş olsa bile kurmak istediği düzende PKK’ya yer vermeyeceğini üstü örtük belirtmiştir. Sadece Öcalan’a bağlılığını ifade eden YPG/PYD’nin, PKK’yı dış bir zemine konumlandırdığı aşikârdır. Esas sorun da burada başlamaktadır. PKK’nın uzun süredir ülkemiz tarafından pasif hale getirilmiş olması ve eylem yapamaması, YPG/PYD içinde çeşitli dedikodulara sebep olmuş ve PKK’ya belki de ömür biçilmiştir. PKK’nın yaşadığı kaos ve parçalanma evresi sebebiyle HDP’nin yaşadığı endişe benzerdir ve birbirini beslemektedir. HDP için YPG/PYD varlığı psikolojik olarak pozitif bir alan açsa da PKK’ya rağmen güçlenmeleri ileriki dönem için endişe yaratmaktadır.
Uluslararası mekanizmaların PKK’yı terör örgütü olarak görüp YPG/PYD’yi terör listesine dahil etmemeleri önce PKK’nın sonra da dolasıyla HDP’nin güç ve meşruluğunun sorgulanması anlamına gelecektir. Ayrıca, YPG/PYD örgütlenme biçiminin ABD tarafından desteklenmesine rağmen HDP ve PKK’nın illegal görülmesi yukarıda bahsi geçen iç çatışmayı daha da körükleyecektir. Her ne kadar “sırtımızı YPG/PYD’ye dayadık” denmiş olsa dahi HDP, Türkiye sınırları içinde siyaset yapan bir yapıdır ve PYD, kazanmış olduğu siyasal alanı HDP ile asla paylaşma niyetinde olmayacaktır. Aynı durum YPG için de geçerlidir. PYD’nin silahlı kanadı olan YPG de, HDP’nin sihalı kanadı olan PKK ile kendi alanını paylaşmayacaktır. Duran Kalkan ve ya Cemil Bayık gibi PKK terör örgütü elebaşları ile Polat Can ve Sipan Hemo gibi YPG terör örgütünde liderlik yapan isimler, liderlik mücadelesi için çatışmak zorunda kalacaktır. Çünkü terör örgütlerinde liderlik çatışmaları hep vardır ve süreç iç infazlarla ilerlemektedir. Millet İttifakı’nda “Erdoğan düşmanlığı” mottosuyla hareket eden CHP-İyi Parti ve HDP gibi PKK ve PYD de, Türkiye ve Erdoğan karşıtlığı için bir arada görünüyor olabilir lakin yok olmamak için birbirlerine ihtiyaç duydukları bu sürecin sonunda, birbirlerinin sonu olacaklardır.
