
CHP'nin rüşvet çarkı her geçen gün daha da büyüyor. İtirafçıların verdiği bilgiler ve ortaya çıkan belgeler ahtapotun kollarının uzandığı yerleri tek tek ele veriyor. CHP'de sular bir türlü durulmazken son itiraf Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı Emin Adanur'dan geldi. Adanur, CHP'li Mustafa Bozbey'in rüşvet aldığına dair itirafçı olup, tehdit edildiğini belirterek "Rüşvet alışverişi yaptığım herkesi önce savcılığa, savcılığın talimatıyla da KOM Şubeye sikayet ettim, daha da edeceğim, henüz %30'unu paylaştım, bununla da alakalı bir planım var, pandoranın kutusu açıldıkça açılacak, mezara girecek diye söz verdiğimiz ne varsa gün yüzüne çıkacak" ifadelerini kullandı.
CHP'nin rüşvet sarmalında itiraflar peş peşe geliyor. Vatan Partisi Genel Başkan Danışmanı Emin Adanur, tehdit edildiğini belirterek, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey başta olmak üzere, rüşvet alışverişi yaptığı tüm herkesi önce savcılığa, sonra da savcılığın talimatıyla da KOM Şubeye sikayet etti.

21 yaşında Bursa şehrine ilk Kentsel Dönüşüm'ü getirdim. 27 yaşında İnci Sözlük-Uludağ Sözlük Sosyal Medya Platformlarına ortak oldum, o vakitlerde anlaşılmayan fakat daha sonra çok önemli olduğu ortaya çıkan bir yatırımdı.
Bursa'da ilk kentsel dönüşümü biz yaptıktan sonra binlerce konut yenilendi ve ekonomiye milyarlarca dolar katkısı oldu, 21 yaşında bir çocuk yaptı bunu. Tabi çok çalışan çok hata yapar, bende çok hatalar yaptım, hatalarımın temeli İNSANA GÜVEN idi, bu benim hayatımı tam tersine çeviren, adımın dolandırıcıya çıkmasına sebep olan bir konuydu.
'Tek 1 hata 99 doğruyu götürdü'
Neydi peki İnsana Güven konusunun bana en çok verdiği zarar? Kullanılmak..
1)10 yıl boyunca beraber iş yaptığım, benden aldığı daireleri başkasına satıp, battığı için bize de ödeme yapamayan bir arkadaşımın sayesinde(hala onun yüzünden demiyorum, battı çünkü)
3.400 konutun 34 tanesinden ötürü adım dolandırıcıya çıktı, hapse girdim, internette her yerde ismimi yazınca koca koca Dolandırıcı yazıları çıktı, ailem yok oldu, benim dışımda boşanmayan birey kalmadı, bende çocuklarımdan ötürü ayakta kaldım..
Düşünsenize, bugüne kadar yaptığınız işin %1-2si kadar bir hatadan, her şeyinizin gittiğini.
Matematikte 3 yanlış 1 doğruyu götürür, bende 1 hata 99 doğruyu götürdü.
Neyse, asıl konumuza gelelim. Bu davalar niye ağır ceza mahkemelerine taşındı? Normalde hepsi ticari dava, bana neden bu leke sürüldü? Bunun cevabı geçmişte saklı.
Ben çok siyasetçi gördüm, birçoğuyla ortak iş yaptım, bugün belediye başkanı koltuğunda oturan birden fazla kişiye 25-26 yaşındayken iş imkanı sağladım, ekmek kapısı açtım, onların vefasızlıklarının bedelini ödedim.
Ben bedel ödemeye hazır alışmış, seste etmiyorken baktım ki iş artık zıvanadan çıkmış, bana ödettirilen bedel yetmemiş şimdi de benim acizliğimi öne sürüp başkaca insanlara, masum insanlara bedel ödetilmek istenmiş, bizde demişiz ki "Orda durun bakalım"
Neyse çok anlattım, sadede geleyim.
Ben 35 yaşında bir Türk genciyim. Çok şey başardım ve başardıklarımın bedelini ödedim, ödemeye devam ediyorum.
2 defa hapse girdim, 2'sinde de konunun temeli aynıydı. Onlarca yıl ceza aldım, yüzlerce yıl ceza ile yargılanıyorum. 3 yıldır yurtdışı yasağım, haftada önce 4 sonra 2 güne inen karakola gidip imza atma yükümlülüğüm var. Yurtdışında bulunan mülklerimi değerinin 5'de 1'ine satarak çıkmak zorunda kaldım, halbuki 26 yaşında Avdupada iş yapabilen bir Türk genciydim.
Benim bugüne kadar her iş koluna, her kuruma, her tür vatandaşa hep faydam olmuştur. Ameliyatı gerekmiştir yapmışızdır, düğünü gelmiştir yapmışızdır, cenazesi gelmiş yapmışızdır, ALLAH bilir ne kime ne yaptığımızı biliriz nede hatırlarız nede hatırlamak isteriz ama bindiğimiz taksici, gittiğimiz esnaf, yürürken merhabaşlatığımız dostlar bize bunları söyler, hatırlatır, dua ederler.