|

70 bin çocuğun renkleriyiz

Her yıl 21 Mart’ta kutlanan Dünya Down Sendromu Günü’nde bu yıl da ülkemizde dördüncüsü düzenlenen #rengimizbelliolsun kampanyası ile kutlanıyor. Kampanyanın bu yılki sözcüleri ise çalışma hayatına katılımı ile ekonomik özgürlüklerini kazanan ve Down sendromlu bireyler için özsavunuculuğu üstlenen İrem Arslan, Robert Cem Osborn ve Özge Altınay ülkemizde bulunan 70 bin down sendromlu çocuğun yaşadığı sorunları dile getirdi.

Latife Beyza Turgut
01:00 - 20/03/2022 Pazar
Güncelleme: 02:15 - 19/03/2022 Cumartesi
Yeni Şafak
Kampanyaya katılmak 
isteyenlerin, farklı renkte çoraplarını ellerine giyerek arkadaşlarına meydan okuması, bu meydan okumanın fotoğraf ve videolarının da #rengimizbelliolsun etiketiyle @downturkiye’yi etiketlenerek sosyal medyadan paylaşılması gerekiyor.
Kampanyaya katılmak isteyenlerin, farklı renkte çoraplarını ellerine giyerek arkadaşlarına meydan okuması, bu meydan okumanın fotoğraf ve videolarının da #rengimizbelliolsun etiketiyle @downturkiye’yi etiketlenerek sosyal medyadan paylaşılması gerekiyor.

Down sendromlu bireylerin bağımsız, üretken ve sosyal olarak bütünleşik bir yaşama sahip olmalarını ve kendileri için konuşabilmelerini sağlamak amacıyla faaliyetler yürüten Türkiye Down Sendromu Derneği, tüm dünyada kutlanan 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü’nde bu yıl dördüncüsünü gerçekleştireceği #rengimizbelliolsun kampanyasıyla tüm Türkiye’yi farkındalık hareketine davet ediyor. Tüm dünyada sayısı 6 milyon civarında olan Down sendromlu bireylerin yaklaşık 70 bini Türkiye’de yaşıyor. Türkiye Down Sendromu Derneği’ne kayıtlı isimler ise yalnızca 6 bin kişi. Bunun yanında derneğe kayıtlı olmayan ancak derneğin faaliyetlerine katılan 40 bin kişi var.

  • 21 Mart Dünya Down Sendromu Günü için Yeni Şafak olarak Türkiye Down Sendromu Derneği Dernek Başkanı Gün Bilgin ile toplumun Down sendromlu bireylere bakışını ve sendromlu bireylerin, bireysel haklarını kullanma konusunda hangi seviyede olduklarını konuştuk. Ayrıca kampanyanın ilk gününde Down sendromlu gençlerin moderatörlüğünde düzenlenen sandviç workshop’una katıldık ve Down sendromlu bireylerin fırsat verildiğinde neler başarabildiği kendi gözlerimizle görme şansı yakaladık. Down sendromlu özsavunucuların da katılım sağladığı etkinlikte, yetişkin Down Sendromu bireyler olarak “özsavunuculuk” görevi üstlenen ve sendromlu bireyler için hayatın her alanında eşitliği sağlamak isteyen İrem Arslan, Robert Cem Osborn ve Özge Altınay da bizimleydi.

Derneğin İş Koçu Destekli İstihdam Programı kapsamında ekonomik özgürlüklerini kazanmış bu üç genç, şimdilerde kendileri gibi sendromlu bireylerin eşit imkanlara sahip olabilmesi için mücadele ediyor. Beş yıldır bir bankanın reklam ve halkla ilişkiler bölümünde çalışan 29 yaşındaki İrem Arslan, Hilton Bomonti Hotel’de misafir karşılama görevlisi olarak çalışan 28 yaşındaki Robert Cem Osborn ve bir kafede çalışmaya başladıktan sonra kendi gibi öğrencilere burs vermek için kolları sıvayan 24 yaşındaki Özge Altınay kendileri gibi sendromlu bireyler ve aileler için ilham oluyorlar.

DUYGUSAL BİR FARKLILIĞIMIZ YOK

  • Toplumun Down sendromlu bireylere bakışı ve sendromlu bireylerin, bireysel haklarını kullanma konusunda hangi seviyede oldukları hakkında bilgi veren Türkiye Down Sendromu Derneği Dernek Başkanı Gün Bilgin, kişilerin sendromlu bireylerle iletişim kurmaktan çekindikleri için haklarında çok fazla doğru bilgiye ulaşamadıkları ve bu nedenle kulaktan dolma bilgilerle yaklaşabildiklerini ifade ediyor. Bu durumun Down sendromlu bireylerin toplumdan uzaklaşmasına sebep olduğunu belirten Bilgin, “Öncelikle Down sendromlu bireylerin duygularının olmadığı, sinirlenmediği, hep mutlu oldukları bilgileri büyük bir yanlış. Down sendromlu insanlar da kızıyor, seviniyor, üzülüyor. Down sendromlu bireyler düşünüldüğü gibi her zaman mutlu değil. Farklı olmak duygusal olarak da farklı olmayı gerektirmiyor” diyor. Down sendromlu bireylerin de bebeklik döneminde beslenme, temizlenme, sevilme ihtiyacı duyduğunu; acıkınca ya da sıkılınca ağladığını; gençlerin ise cinsel kimlikleri bulunan, ergenlik bunalımı yaşayan, aşık olan, kalbi kırılan, kardeşi ile kavga eden, bangır bangır müzik dinleyen, gülen, dans eden gençler olduğunun altını çizen Bilgin; “Tüm duyguları onlar da yaşıyor, hissediyor. Asla yalan söylemezler, çok inatçıdırlar ve her zaman çocuk gibiler söylemleri de hatalı ifadeler” şeklinde konuşuyor.

TEMAS HALİNDE OLMALIYIZ

Down sendromlu kişilere bakışın değişmesi için toplumdaki herkesin öncelikli olarak Down sendromlu bireylerle temas halinde olması gerektiğini ifade eden Bilgin, “Down sendromlu bebek doğduğundan itibaren toplumun içerisinde her birey gibi var olmalı, Down sendromlu bireyler ile Down sendromlu olmayan bireyler okullarda birlikte eğitim görmeli, iş yerlerinde birlikte çalışmalı ve hep bahsettiğimiz kapsayıcı toplum yaratılmalı. Ne kadar çok ve ne kadar erken bir arada olursak birbirimizi daha iyi anlar ve tanırız böylece birbirimize olan bakış açımız değişir” açıklamasında bulunuyor. Ayrıca toplumdaki herkesin kendisine hak olarak verilen şeylerin Down sendromlu bireylerin de hakkı olduğunu, kanunlar önünde herkesin eşit olduğunu kabullenmesi ve karşısındakinin hakkına saygı duymayı öğrenmesi gerekiyor. Bilinçlendirme çalışmaları ve eğitimler de bu yönde olması gerektiğini ifade eden Bilgin, Down sendromlu bireylere ve ailelere eğitim verilmesinin yanında temas halinde olan ve sendromlu olmayan kişilere de bu eğitimlerin verilmesi gerektiğini altını önemle çiziyor.



KABUL TEK TARAFLI OLAMAZ

“Topluma ‘kabul’ tek taraflı gerçekleşmiyor, biz çocuklarımızı ne kadar eğitirsek eğitelim karşı taraf onları kabullenmediği sürece işin bir ayağı eksik kalıyor. Dolayısıyla burada muhakkak topluma da eğitim verilmeli ve toplumdaki hizmetler böyle yapılandırımalı” diyen Bilgin, “Örneğin; Bağımsızım Çünkü Çalışıyorum: İş Koçu Destekli İstihdam Programı’mız kapsamında gençlerimiz çeşitli işlerde çalışıyor serbest piyasa ekonomisinde yani herkesin bir arada çalıştığı iş yerlerinde çalışıyorlar ve orada çalışan herkes Down sendromlu bireyleri yakından tanıyor, neler yapabileceklerini görüyor, Down sendromlu bireylerle nasıl İletişim kurabileceklerini öğreniyorlar. İlk zamanlarda Down sendromlu çalışan olarak baktıkları kişiler bir süre sonra onlar için iş arkadaşlarına dönüyor ve Down sendromu artık onların gözünde önemini kaybederek onu Down sendromundan bağımsız bir birey olarak görmeyi öğreniyorlar” açıklamasını yapıyor.

RENGİMİZ BELLİ OLSUN

  • Down sendromlu bebekleri, çocukları ve yetişkinleri değil; kendi ön yargılarımızı da görmemizi ve bu kavrayışla daha kapsayıcı olabileceğimizi fark etmemizi sağlayacak bir gün olarak kutlanan 21 Mart, #rengimizbelliolsun kampanyasında; Katılımcılar dünyayı rengarenk bir yer haline getirmek için farklı renkte çorapları ellerine giyerek #rengimizbelliolsun hashtagi ile destek vererek down sendromlu bireylerin toplumun vazgeçilmez birer parçası olduğunu vurguluyorlar. Kampanyaya katılmak isteyenlerin, farklı renkte çoraplarını ellerine giyerek arkadaşlarına meydan okuması, bu meydan okumanın fotoğraf ve videolarının da #rengimizbelliolsun etiketiyle @downturkiye’yi etiketlenerek sosyal medyadan paylaşılması gerekiyor. Geçtiğimiz günlerde gerçekleştirilen basın toplantısı ile duyurulan kampanya tüm ay boyunca devam edecek. Kampanya ile dernek toplumda Down sendromlu bireylerin var olduğuna, haklarını eşit şekilde kullanarak yaşamaları gerektiğine vurgu yapacak.
#Down sendromu
#Dünya Down Sendromu Günü
#24 Mart
#Gün Bilgin
#İrem Arslan
2 yıl önce