|

Bilimin mistisizmle buluştuğu nokta

Fritjof Capra daha önce yayımladığı Tao of Phsiycs ve Turning Point kitaplarıyla Doğu ve Batı düşüncesini harmanlayarak kitleleri yeni bir düşünce aşıladı. Yeni Çağın Sıradışı Bilgeleri’nde ise yazdığı bu iki kitabın öyküsünü ve o sırada görüştüğü seçkin düşünürlerle olan diyaloglarını otobiyografik olarak dile getiriyor.

Yeni Şafak
04:00 - 9/01/2019 Çarşamba
Güncelleme: 09:36 - 9/01/2019 Çarşamba
Yeni Şafak
Fritjof Capra
Fritjof Capra
SEZER ÇELEBİ

Capra’nın ilk kitabı Fiziğin Tao’su (Tao of Physics) 1975 yılında basıldığında birçok yazara ilham verdi ve yeni bir tür olarak (new age) kabul gördü. Göreceli modern fizik ile Budizm öğretileri arasında gösterdiği paralellikler Batı’nın bilim ve düşünce dünyasını yeni bir entelektüel boyutla tanıştırdı. Yazarı önemli kılan temel özelliklerden biri şuydu: Budizm hakkında bu kadar geniş araştırmalar yapmış olan bir adam aslında başarılı bir fizikçi ve akademisyendi. Ama o mesleği yerine 60 kuşağının karşı kültür akımı ve new age düşüncesine sahip bir filozof olmayı tercih etti. Konferansların, fizik araştırmalarının dışında o bir hippiydi. Çiçekli gömleğini, yırtık kotunu, şıpıdık terliklerini geçiriyor, çadırlarda kalıyor, otostop çekiyor ve -aman eksik kalmasın- diğer hippilerle birlikte esrar çekiyordu. O dönemi şöyle anlatıyor Capra: “Santa Cruz California Üniversitesi’nde araştırmalarıma devam ederken beni zaman zaman şizofrenik bir hayata sürükleyen akademik görevlerimin izin verdiği oranda karşı-kültürle de ilgilenmeye başladım: Part-time doktora sonrası araştırmacısıydım, part-time da hippi.”
YENİ BİR DÜŞÜNCE

Doğu felsefesine ilgi duyuyordu. Budizm, Zen, Taoculuk yavaş yavaş kanına giriyordu. Ama bir dakika! Bu öğretiler fiziğin aşırı determinist kimliğinden, sosyal bilimlerin pozitivist kibrinden sıyrılmaya çalışan yeni bilimsel yaklaşımlara hiç de yabancı değildi. Birçok bilim adamı bu düşüncelerle yakından ilgileniyor ve kendi alanlarında bunları uyguluyordu. Einstein’in teorilerinin yanlış olduğunu ispat etmek için son 30 yılını harcadığı Bohr gibi kuantumcular, Heisenberg gibi atom fizikçileri, ünlü psikiyatrlar, sağlıkbilimciler hatta ünlü feministler. Onların buluşlarına hiç de yabancı değildi bu felsefe. Böylece araştırmaları derinleşti. Batı bilimini Doğu felsefesiyle harmanlayan eski bir yeni düşünce neredeyse kendi kendini devşirmeye başladı. Yola çıkış felsefesini şöyle açıklıyor Capra: “Bilimsel teoriler gerçekliğin eksiksiz ve dört başı mamur bir tasvirini bize asla vermez. Onlar eşyanın gerçek mahiyetine yönelik tahminler olmaktan öteye gitmez. Bunu daha açık ortaya koyarsak, bilim adamları hakikatle haşır neşir olmaktan çok gerçekliğin sınırlı ve tahminî (yaklaşık) tasvirleriyle uğraşırlar.”

Bir akademisyen fizikçinin disiplini, bir hippinin aykırılığı ve bir mistiğin hayatın akışına kendini bırakmasının eseri Fiziğin Tao’su kitabı oldu. Ardından bunu Dönüm Noktası (Turning Point) takip etti. İki kitap da beklenenin üzerinde ilgi gördü ve dünyada yeni bir çığır açtı. Budizmin hayatı, ölümü, algıyı, fiziksel dünyayı görme biçimindeki otantiklik sonrasında birçok kişiye ilham verdi.


OTOBİYOGRAFİK
BİR OLGUNLAŞMA ÖYKÜSÜ

Capra’nın Yeni Çağın Sıradışı Bilgeleri (Uncommon Wisdom) ise tüm bu maceranın ve kişisel dönüşümün otobiyografik bir öyküsünü anlatıyor. Bir çeşit düşünsel yol hikâyesi. Bu otobiyografiyi çekici yapan Capra’nın romansı anlatımı kadar konuştuğu kişilerin ağırlığı. Krişnamurti, Heisenberg, Schumacher, Laing, İndira Gandhi ile yaptığı uzun görüşmeler, bu görüşmelerden aldığı notlar ve devamındaki dönüşüm bir kelebeğin kozasından çıkmasını andırıyor. Şöyle diyor Capra: “Yeni yeni keşfetmeye başladığım fizik ile mistisizm arasındaki paralelliklerin günün birinde herkesin bildiği bir şey olacağını mutlak bir kesinlikle biliyordum; ve yine biliyordum ki, bu paralellikleri her yönüyle açıklamak ve konu hakkında bir kitap yazmak üzere seçilmiştim.”

“Gördüklerimiz bakış tarzımıza bağlıdır; maddenin kalıpları zihnimizin kalıplarını yansıtır.” diyen Capra’nın bu özgün eseri bir kitap yazmanın öyküsü olarak ya da bir fikrin filizlenerek olgunlaşması şeklinde okunabilir. Ama en çok gündelik dünyayı algılama biçimine dair sıradışı düşünceler paleti demek uygun olur sanırım.

ARMAĞAN’IN ÇEVİRİSİYLE TÜRKÇEDE

Yeni Çağın Sıradışı Bilgeleri, daha önce Capra’nın Batı Düşüncesinde Dönüm Noktası kitabını da çeviren tarihçi Mustafa Armağan’ın Türkçesiyle Ketebe tarafından ocak ayında yayımlandı. Kitabın önsözünde Mustafa Armağan kitaba dair şu bilgileri veriyor:

“Doğu mistisizmi ile modern Batı bilimi arasında bir sentez vücuda getirme amacındaki Avusturya asıllı ABD’li fizikçi Fritjof Capra, modern bilimin bulguları ile Doğulu bilgelerin binlerce yıl önceki hikmetlerini buluşturduğu çalışmalarında zaman zaman bilim ile mistisizmin arasındaki mesafeyi bir zar seviyesine kadar indirmeyi başarıyor. Amacı, bu iki yarım küreyi tedahül ettirmek, birleştirmek değil; daha çok, her iki alanı insan ruhunun ve varoluşunun iki ontolojik temeli olarak ele alıp birini ihmal etmenin, sonuçta diğerinin tek başına anlamsız ve hatta insana ve çevreye zararlı hale getireceğini ortaya koymak.”

Capra’nın bu güzel eserini çokça tüketilen ama burada asıl yerini bulan bir cümleyle tanımlayabiliriz: Dünyaya başka bir gözle bakmak için harika bir rehber.

#çeviri
5 yıl önce