Güzel sanatların izinde bir yaşam

R. Rüveyda Okumuş
04:0015/11/2025, samedi
G: 15/11/2025, samedi
Yeni Şafak
Fotoğraf: Arşiv
Fotoğraf: Arşiv

"Güzel Sanatlara Adanmış Bir Hayat" kitabında Prof. Dr. İlhami Turan, Bolu’da geçen çocukluğunu, Bolu Erkek Öğretmen Okulu ve Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki öğrencilik dönemini, 64 yıllık eğitimcilik hayatını, tasarımcı ve yönetici olarak yaptığı çalışmalar ile bakanlık danışmanlığı hizmetlerini akıcı bir dille anlatıyor.

Türk grafik tasarımının önemli bir figürü, nesillerin hocası ve yönetici Prof. Dr. İlhami Turan’ın kaleme aldığı hatıralarında 1950’lerden 2000’lere ülkemizdeki güzel sanatlar eğitimini, sanat kültür ilişkisini, tanık olduğu siyasi, sosyal ve kültürel gelişmeleri kendi hikayesi etrafında okura sunuyor. Güzel Sanatlara Adanmış Bir Hayat adıyla raflarda yerini alan kitapta Turan, Bolu’da geçen çocukluğunu, Bolu Erkek Öğretmen Okulu ve Güzel Sanatlar Akademisi’ndeki öğrencilik dönemini, 64 yıllık eğitimcilik hayatını, tasarımcı ve yönetici olarak yaptığı çalışmalar ile bakanlık danışmanlığı sırasındaki hizmetlerini akıcı bir dille anlatıyor. Hatıralarında 1944 Gerede depremi, 6-7 Eylül olayları, Akademi’deki öğrencilik günleri, 1960 İhtilali’ne rastlayan askerlik hizmeti, Akademi’de ve Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’nda hocalık yılları, Güzel Sanatlar liselerinin kuruluşu gibi pek çok konuda tanıklıklarına yer veriyor.

Turan kitabında 1950’li yıllardan itibaren ikâmet ettiği İstanbul’un geçirdiği kentsel değişimi, matbuat dünyasının merkezi olan Babıali’deki deneyimlerini ve Hasan Âli Yücel’den Yahya Kemal Beyatlı’ya, Fuat Bayramoğlu’ndan Süheyl Ünver’e, Emin Barın’dan Vehbi Koç’a, Mengü Ertel’den Avni Akyol’a tanınmış isimler ile kendisi gibi Akademili olan dostları Metin Edremit, Ayhan Türker, Nurhan Acun, Ahmet Güleryüz dair anılarını konu ediniyor.

1935’te Bolu’nun Gerede ilçesinde doğan İlhami Turan ilk ve orta öğrenimini Bolu’da tamamladı. 1954’te Güzel Sanatlar Akademisi’nin Dekoratif Sanatlar Bölümü’nü kazandı ve bir yıl sonra Yazı ve Cilt Atölyesi’ni seçti. Akademi’deki atölye derslerinden kalan vakitlerde “Barın Cilt ve Yazı Atölyesi”nde çalışmaya devam etti. Bu atölyede cilt yapımı, yazı, kaligrafi, kitap, levha restorasyonu ve sanatsal ağırlıklı cilt işlerinde pratik bilgisini geliştirme fırsatı yakaladı. Öğrencilik yılları boyunca Cağaloğlu’nda grafik ürünlerin basım tekniklerini öğrendi ve farklı konularda tecrübeler kazandı. Akademi’den mezun olduktan sonra Prof. Emin Barın’ın yanında asistanlık görevine başladı, ancak kadrosuzluk nedeniyle bu görevi fahri olarak yürüttü. Askerliğini yaptıktan sonra 1961’de yazı ve cilt-kartonaj derslerinden sorumlu olarak Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksekokulu’nda göreve başladı. Yirmi yedi yıl boyunca bu kurumda çalışan İlhami Turan, 1988’de Akademi’den gelen davet üzerine profesör olarak Geleneksel Türk Sanatları Bölümü’nün başkanlığı görevinde bulundu. Bu süre içinde hem devlet kurumları hem de özel sektör için tasarımlar yaptı. Millî Eğitim Bakanlığı’nda danışmanlık görevi yürüttü. Mimar Sinan ve Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinde kırk iki yıl süren öğretim üyeliğinin ardından 2012 yılında emekli oldu.


EMİN BARIN EKOLÜNÜ TAKİP EDER

Emin Barın ekolü olarak adlandırılan Türk Latin kaligrafi sanatına emek veren Turan, mahareti, ustalığı ve kendine has üsluplarda yorumladığı alfabe ve harf tasarımlarının yanı sıra sanatsal çalışmaları hem akademik anlamda hem de ulusal ve uluslararası başarıları ile modern ve çağdaş Türk yazı sanatının gelişmesine ve yaygınlaşmasına katkı sundu.

1954’de girdiği Akademi’deki öğrencilik yıllarında hocalar ve öğrencilerle zengin bir sanat çevresi edindiği gibi “ikinci eğitim yuvam” dediği hocası Emin Barın’ın atölyesine devam ederek mesleki deneyim kazanır. O yıllarda basın yayın dünyasının merkezi olan Cağaloğlu’nda daha sonra Çemberlitaş faaliyet gösteren Barın Cilt ve Yazı Atölyesi’nde basın, siyaset, sanat ve tasarım alanında önemli isimlerle tanışma imkânı bulur. Anılarında Barın atölyesinde tanıştığı Hasan Âli Yücel başta olmak üzere önemli isimlere dair izlenimlerinden ve Babıali’deki neşriyat ortamından bahsediyor.


BEŞİ BİR YERDE GRUBU

Emin Barın’ın “beşi bir yerde” dediği öğrencileri İlhami Turan, Etem Çalışkan, Yılmaz Özbek, İslam Seçen, Savaş Çevik’in Akademi yıllarında başlayan dostluklarını ve yaptıkları çalışmaları Turan’ın hatıralarında okumak mümkün. Hocası ve hemşerisi Emin Barın’ın hocalığından, sanat tutkusundan ve otuz üç yıllık hoca talebe ilişkisinden sitayişle söz ediyor. Turan, hocası Barın ile 1954’te Bolu’da tanıştığını, yaptığı yazı-cilt çalışmaları gösterdiğini ve onun tavsiyesiyle Akademi’ye girdiğini belirterek o tarihten vefatına kadar birlikte olduklarını yıllar içinde biriktirdiği anıları kitabında anlatıyor.

Hatıratında hayat hikayesinin parçası olmuş tanınmış simalarla ilgili anılarını ve dostluklarını okurla paylaşan Turan’ın “üstat” dediği Yahya Kemal ile tanışıklığını, ziyaretlerini ve edindiği intibaları dikkate değer. Şiirlerine büyük hayranlık duyduğu Yahya Kemal ile ilk kez 1956 yılının başlarında Park Otel’de tanıştığını ve çok bilinen beş şiirinin kaligrafiyle yazılmış haline o gün kendisine takdim ettiğini söylüyor. Turan, 1958’de vefatına kadar ziyaret ettiği büyük şairin tasarımını hatta baskı kağıdını beğendiği kaligrafiyle yazılmasını istediği ilk şiir kitabının sağlığında yayınlanamamasından son derece üzüntü duyduğunu belirtiyor.

Geleneksel Türk Sanatları alanında hem hoca hem de yönetici olarak bulunan İlhami Turan anılarında, kültür varlığımız olan geleneksel Türk sanatları eğitimi ve bu sanatların geleceğe taşınmasının önemini vurgularken Akademi içinde bölümün nasıl üvey evlat gibi görüldüğünü ve bu minvalde karşılaştıkları zorluklara değiniyor. Medresetül Hattatin’den Geleneksel Türk Sanatları’na bölümün geçirdiği süreç içinde verilen eğitimden hocaların istihdamına kurumsallaşma yolunda birtakım sıkıntılarla mücadele edilerek bugünlere ulaşıldığını ortaya koyuyor.

Uzun yıllara dayanan mesleki ve sanatsal tecrübeleri ışığında yazar, kitabın satır aralarında sanat eğitimi üzerine fikirlerini de dile getiriyor. Sanat eğitiminin olmazsa olmazlarından sanat kültür ilişkisine restorasyon alanında yapılması gerekenlerden uzman yetiştirmenin önemine vurgu yapıyor. Bu bağlamda sadece yetenek, el becerisinin sanat ve tasarım yapmakta yeterli olamayacağını kültürsüz sanatçı ve tasarımcı olmanın mümkün olmayacağının altını çiziyor.

Hatırat türüne ilgi duyanların bir solukta okuyacağı eser, Türkiye’de grafik tasarımın gelişimine tanıklık eden duayen bir hocanın kaleminden yaşam öyküsünü, tasarımcı ve eğitimci yönünü, deneyimlerini genç kuşaklara aktarmayı amaçlıyor. Fotoğraflarla zenginleştirilen anı kitabı İlhami Turan’ın imzasını taşıyan yazı ve kaligrafi çalışmalarının yer aldığı tebrik kartları, beratlar, diplomalar ve çeşitli belgelerin örnekleriyle de değerli bir arşiv niteliği taşıyor.

#Prof. Dr. İlhami Turan
#hayat
#sanat