BEŞ KİŞİ KURULDU
HERKESİN ENSTRÜMANI VAR
Grup üyelerinin hepsinin bireysel bir enstrümanı olduğunu ifade eden Kahraman, “Müzik dediğimiz olay duymak olduğu için enstrüman çalan birinin müzik kulağı da otomatik olarak gelişiyor. Enstrüman olmadan okula gelenler kendi yeteneğine uygun olanı seçiyor” diyerek devam etti: “Yeterince müfredatlı müzik dersimiz yok bizim. Benimde küçüklükten beri gelen bir hayalim var. O hayallerime müziği de ekleyip bilgisayar mühendisi olmak istiyorum.”
TÜRK MÜZİĞİNE TAHAMMÜL YOK
Haftada en az 15-16 saat enstrümanları ile vakit geçirdiklerini anlatan on birinci sınıf öğrencisi Abdülmecid İbrahim Şahin, gruba kemanıyla renk katıyor. Her zaman müzik alanında kendilerini geliştirmenin bir yolunu aradıklarını anlatan Şahin,
Bu noktada bizim üzerimize düşen şu an yaptığımız işi layıkıyla yerine getirip bunu topluma iyi bir şekilde göstermek” şeklinde konuştuktan sonra şu ifadeleri kullandı:
- ECDADIMIZLA ALAKASI YOK
- “Müzik aynı anda kolumuza bir altın bilezik oldu. Ben mühendis olmak istiyorum ama tabii ki bu alanda da bir şeyler yapmam gerektiğinin farkındayım. Çünkü toplum içerisinde müzik algısı yanlış bir şekilde ilerliyor. Hatta bazı müzikler insanları şiddete teşvik edebilecek seviyede. Bizim ecdadımızla hiçbir alakası yok gördüğümüz kadarıyla. Bu noktada bizim sanatımızla ve kişiliğimizle insanlara önderlik edebileceğimizi ve toplumun kültürel anlamda kurtuluşa erebileceğini düşünüyorum.”
HEM ÖĞRENİYOR HEM ÖĞRETİYORLAR
ESKİLERİN ATTIĞI TOHUM FİLİZLENDİ
Yaptıkları müziğin insanlar tarafından hem olumlu hem de olumsuz karşılanabildiğini anlatan Mert,
Bizden önceki nesiller de “Bizim zamanımızda bunları yapmak gerçekten çok zordu” diyor. Onlar bir tohum attı şimdi filizleniyor” dedi.
“İMAM HATİPTEN ÇIKMIŞ” DESİNLER
Hakkı Demir Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde okumaktan mutluluk duyduğunu belirten on birinci sınıf öğrencisi Mevlüt Başin, kanun icra ediyor. Mezun olduktan sonra müzik alanında ilerlemek istediğini söyleyen Başin,
- Tüm imam hatiplerin sorunu fazla belli olmamak. Biz imam hatipli kimliğimizi öne çıkararak, musiki alanında bir şeyler yapıyoruz. Baktığımız zaman şimdi imam hatipler biraz geride. Sanatçılara bakıyorsunuz pek böyle dini, tasavvufi yönü yok ama bizler hem tasavvufi yön olarak hem de müzik alanında imam hatipli kimliğimizi ön plana çıkarmak istiyoruz” dedi.
HAYATIMI MUSİKİYE ADAYACAĞIM
HER ŞEYİ BAŞARACAK KABİLİYETE SAHİPLER
YAPILABİLİRLİĞİNİ GÖSTERİYORUZ
Projenin dördüncü senesinde ilk mezunlarını vereceğine dikkati çeken Musiki Proje Koordinatörü Hüseyin Suiçmez, “Malum biz imam hatip lisesiyiz. Dolayısıyla imam hatip müfredatı zaten ağır. Onun haricinde bir de proje olduğumuz için musiki ile meşgul oluyoruz. Fakat musiki ruhu ve zihni dinlendiren bir ilim dalı olduğu için bu yoğun tempoya gençlerimiz de alışıyor. Kendi çapımızda başlamış olduğumuz okul konserlerimizi artık ülke dışına bile elhamdülillah çıkıyoruz. Burada da bu işin yapılabilirliğini bizden sonraki nesillere göstermek istiyoruz. İlk kurulduğumuzda Türkiye’de biz tektik ama bizden sonra Ankara’da, İzmir’de, Elazığ’da, Samsun’da ve Erzurum’da da bizim gibi proje okulları açıldı” şeklinde konuştu.
- TEKKELER KONSERVATUVAR HÜVİYETİNDEYDİ
- Okulun hem imam hatipli hem de konservatuvarlı eğitimcilerinden olan Musiki Projesinden Sorumlu Müdür Yardımcısı Ali Alpsar, projenin ikincisi senesinde okul kadrosunda yer almış. Musiki öğrencileri ile birlikte toplumda unutulan bir değeri hatırlayıp parlatmak istediklerini söyleyen Alpsar, “Türk musikisinin tarihine baktığınız zaman tekkelerin, Mevlevihanelerin bir konservatuvar hüviyetinde çalıştığını biliyoruz. Oradaki hafızların, dervişlerin çok ileri düzeyde müzisyenler olduğunu görüyoruz. Biz bunu öğrencilerimize göstererek onların biraz daha parlatmasını istiyoruz ve bu süreçte onlara rehberlik ediyoruz” ifadelerini kullandı.