Birkaç hafta önce rakipleriyle arayı açmış ve şampiyonluğuna neredeyse kesin gözüyle bakılan Galatasaray’ın üst üste yaşadığı puan kayıpları zirve yarışını yeniden körükledi. Beşiktaş’ın, önüne gelen avantajı hem iyi futbol hem de iyi bir skorla değerlendirmesi, Galatasaray’daki kendinden eminliği endişeye dönüştürdü. Okan Buruk, her ne kadar daha önce şampiyonluk yaşamış, büyük maçları hem oyunculuğunda hem de teknik direktörlüğünde tecrübe etmiş bir teknik adam olsa da, bu haftaların stresini kaldırmak çok kolay değildir. Takım içerisinde Gomis kriziyle başlayan hareketlilik, ilk 11 seçimi ve 2 haftalık form düşüklüğü belli ki bir huzursuzluğa işaret ediyor. Daha önce Fenerbahçe ve Beşiktaş’ın üzerinde olan “Zirveye nasıl yetişeceğim” stresi, Galatasaray tarafında “Zirveye nasıl yaklaştırmayacağım” stresine dönüşüyor.
Beşiktaş’ın bu sezonki süreci gibi...
Fenerbahçe açısından da bu sezon pişmanlık duyulacak çok maç var. Her ne kadar Galatasaray vites yükseltip 14 maçlık seride tozu dumana katsa da, Fenerbahçe’nin ayağına birçok kez fırsat geldi. Ancak farkı kapatabileceği maçlarda olmayacak puanlar kaybetti. Derbilerde yaşadığı kayıpları geçtim, ligin şu anda dibinde yer alan Ümraniyespor, Giresunspor ve İstanbulspor’a hem de Kadıköy’de 7 puan bıraktı. Hal böyle olunca Galatasaray’ın yaşadığı kayıpları fırsata çevirme imkanı olmadı. Yani sezonun son düdüğü çaldığında Fenerbahçe adına da geriye dönüp baktığında çok “ah vah” edeceği maçlar olacaktır. Tabi ki futbol böyle bir oyun, hiçbir maç garanti değildir. Ancak bu saydğım maçlar, özellikle Kadıköy’de kaybediliyorsa, dönüp bir ah çekersin...






