|
Ortadoğu’da ne mezhepçi, ne isyancı, ne de emperyalistlerin uşağı olacağız!

Her şey Irak’la başladı ve yine Irak’la devam ediyor. 2003 yılında ABD emperyalizmi Irak’ı işgal etti. Oysa uzun süre Baas rejiminin lideri Saddam’ı desteklemişti. İran İslam Devrimi’nin yayılmasını engellemek için ona her çeşit silah vermişti. Saddam da zamanla gücü kendinden vehmederek hareket etti. Sünni Arapları egemen hale getirdi. Şii Araplara( elbette Şii Türkmenlere) her çeşit zulmü reva gördü. Oysa Irak nüfusunun çoğunu bunlar oluşturuyordu. Kürtlere Halepçe’de tarihin en büyük kimyasal silah katliamlarını uyguladı. Bunlarla da yetinmeyerek sonunda Kuveyt’i işgal etti. ABD, eliyle büyüttüğü bu diktatör ve rejimine işgal ile son verdi.

ABD emperyalizminin Şiileri ya da Kürtleri kurtarmak diye derdi yoktu. Onun derdi, İslam dünyasında isyan hareketleri ile yükselen anti-emperyalizmi “İslam içi savaşa” kanalize etmek. Irak’ta kurduğu düzen ile bunu sağladı. El-Kaide, Zerkavi ile beraber DEAŞ’a dönüştü. DEAŞ lideri El-Bağdadi, ABD’nin 25 bin Baas subayını tuttuğu Bucca hapishanesinde tutulmuş ve Saddam’ın kurmay istihbarat başkanı Hacı Bekir de her zaman onun yanında yer almıştı. Bu defa dışlanan Sünni Araplar, Baas subayları ve Sünni aşiretlerdi. Bunlar da büyük bir öfkeyle Şii karşıtlığına yöneldiler. IŞİD mezhep, aşiret ve Baas ideolojisinin koalisyonuydu. Şii egemenliğine tepkiden doğdu. Camiler bombalandı, türbeler bombalandı. Şii ve Sünni karşıtlığı temelinde ölümcül mezhepçilik tohumları ekildi.

ABD emperyalizmi, elleriyle ürettiği El-Bağdadi’yi yine kendi elleriyle öldürdü. Ancak bu defa da Irak’ta İran hakimiyeti doğmuştu. Hizbullah, Haşdi Şabi, Saraya El-Horasani gibi “devlet terör” yapıları hâkim hale gelmişti. Başlangıçta bu milis güçleri örgütleyen Kasım Süleymani desteklendi. DEAŞ ve El-Kaide gibi Şii olmayan(selefi demek daha doğru. Çünkü bunların teolojisi Sünni değil) isyanlara karşı Süleymani’nin önü açıldı. Haşdi Şabi, yüzbinleri geçen fanatik, Şiici ve sivil bir örgüttü. Öldürmeye ve ölmeye inanan insanlardı. Süleymani’nin emrinde İslam topraklarında mobil katliamlar yapıyordu. Aslında İran’ın, Fars emperyalizmini yaymak için kurduğu bir fanatik terör örgütü. Irak’ta iç savaş durulunca Haşdi Şabi ordu içine yerleştirildi.

Irak halkı sokaklara çıkarak artık İran ve ABD emperyalizmlerinden kurtulmak istediklerini söylüyordu. Hükümet düştü, millet iş ve bağımsız vatan istiyordu. Barışçıl eylemler kısa sürede bütün Irak’ta yayıldı. Ama Süleymani kasaplarını bunların üzerine sürdü. Ateş, kan ve bombalarla göstericileri dağıttı. Birçok kişi öldü. Ezici çoğunluğu Şii olan bu protestocular, en fazla İran’ı kızdırdı. Çünkü hem Şii’ydiler hem de İran’ı istemiyorlardı. Bu tutumları İran’ın Şiiler üzerinden yürüttüğü Fars emperyalizmi imajını yerle bir ediyorlardı. Sonrasında da “Allah bazen kafirlerle zalimleri tokatlar” ilkesi yerine geldi. Süleymani’nin Irak üzerindeki zulmü ABD eliyle son buldu.

Elbette Irak’taki Şiiler, Sünniler ve Kürtler ABD’nin umurunda değil. Onun umurunda olan İran emperyalizminin kendi çıkarları ve İsrail çıkarlarına dokunmasıdır. ABD, Irakta “düzeni ben kurdum yine onun nasıl yürüyeceğine ben karar veririm” diyor. Siyonist lobilere selam çakıyor. Körfez rejimi monarşilerin İran korkularını teskin ediyor. Rusya’ya Ortadoğu’da İran üzerinden milislerle istediği adımları atamazsın mesajını veriyor. Şimdi Rus emperyalizmine gün doğdu. İran ona daha fazla ihtiyaç duyacak. İran ondan ve Çin emperyalizminden daha fazla silah alacak. Eğer İran’ın nefesi kaldıysa…Çünkü İran’ın içi kaynıyor. Halk açlıkla ve sefaletle pençeleşiyor. Kadınlar başta olmak üzere özgürlük gösterileri dinmiyor. İran da Süleymani’nin ölmesini bunlarla başa çıkmak için kullanacak. Yeni yas etrafında ulusal birlik ve güvenlik algısı üretilecek. Zaten yas geleneği İran Şii kültüründe oldukça güçlü. Süleymani’nin ölümünü ulusal yasa transfer ederek açlık ve gösteriler bir süre dinecek.

ABD-Rusya emperyalizmleri Süleymani’nin katledilmesiyle daha çok silahlar satacaklar ve diktatörlerin güvenlik taleplerinden daha fazla para kazanacaklar. Efendiliklerini daha fazla hissettirecekler. Biz Müslümanlar, bu emperyalizm ağalarının/efendilerinin ektiği mezhepçilik fitnesine, terör kaosuna ve yağma eylemlerine hayır diyoruz. Ne mezhepçi olacağız, ne isyancı olacağız, ne de emperyalizmlerin taraftarları olacağız. Halklarımızı, topraklarımızı ve özgürlüklerimizi savunacağız. Türkiye’nin Libya’daki adımı da bunu anlatıyor.

#ABD
#Rusya
#Mezhep
#İran
#Kasım Süleymani
4 yıl önce
Ortadoğu’da ne mezhepçi, ne isyancı, ne de emperyalistlerin uşağı olacağız!
Sanata göre akıl
Sosyal medya özgürlükçü mü demiştiniz?
Kara dinlilerle milletin savaşı
6’lı masada 300 bin dolar alan döviz fırsatçısı lider Kılıçdaroğlu mu; para kaynağı yasal mı?
Yazıcıoğlu’nun şehit edildiği helikopter neden FETÖ’cü pilotun kullandığı askeri bir jet ile takip edildi?