
Galiba iki şeyi birbirine karıştırıyoruz: Ölünün arkasından ileri-geri konuşmak, daha toprağa verilmemiş bir insan için yakışıksız şeyler söyleyip yazmak elbette ''nezakete sığmaz''; ancak öyle davranan birini -ve ondan hareketle geniş bir kesimi- kıyasıya suçlamak, özgürlüklerini tehdit edecek biçimde kınamak da doğru değildir... Nezaketsize "Nezaketsizsin" demek bile nezaketsizlik sayılır; basit bir içgüdüsel tepki yüzünden insanları rencide etmek ise özgürlüğe tecâvüzdür...
Sorumlu mevkilerdeki kişiler dünyanın her tarafında tartışma odağı olabilirler; zaten bu sebepledir ki, ''kamu kişisi'' durumundakilerin ''özel hayat'' alanları, hukukî açıdan, sıradan insanlardan daha dar kabul edilir. ''Kişilik hakları'' ve ''mahremiyet'' kavramlarına sahip çıkan hukuk sistemleri, kendi tercihiyle ''kamu kişisi'' olanları bu korumanın kısmen dışında tutmuştur. Politikacı eleştirilir sözgelimi, halkın önündeki sanatçının özel hayatıyla ilgilenmek o kadar ters karşılanmaz...
Güven Erkaya, 28 Şubat sürecinin ''kamu kişisi'' haline getirdiği bir komutandı; bazen üniformasıyla bazen ''gölgede kalarak'' açıkladığı görüşler, dönemin siyasî gelişmelerini derinden etkiledi. Milli Güvenlik Kurulu toplantılarına çantalar dolusu götürdüğü dosyaların zaman zaman medyada değerlendirildiği de biliniyor. Emeklilik sonrasında bürokratik sorumluluklar üstlendi Güven Erkaya ve televizyon programlarına katıldı. Bu özellikleri, onu, hiç kuşkusuz özel hayatı mercek altına alınabilecek bir ''kamu kişisi'' yapmaya yetiyor.
28 Şubat''ın ''tek tip vatandaş'' arayışının, hiç değilse destekçi çevrelerde, başarıya ulaştığı anlaşılıyor. Üniformalıyken ve emeklilik hayatında sözünü sakınmamış bir ''kamu kişisi'' olan Güven Erkaya''nın vefatına verilen bazı ''aykırı'' tepkilere gösterilen aşırı hassasiyet buna işaret ediyor. "Ölülerinizi hayırla yâd ediniz" düsturu elbette önemli, ancak bu düsturu çiğnemek, şimdilerde karşılaştığımız türden zehir zemberek kınamaları hak etmiyor. Nezaketsizliğe gösterilebilecek bir hoşnutsuzluk tavrının ötesinde her karşılık, ''aykırı'' ses ve tavır istenmediği anlamını taşıyor. Oysa, insanlar, DNA aracılığıyla bilimin de keşfettiği gibi, birbirinden farklı yaratılmışlar; herkesten aynı tür davranış beklemek insan doğasına aykırı... ''Tek tip insan'' hiçbir zaman ulaşılamayacak bir yanlış ütopyadır...
Bir başka önemli nokta da şu: "Ölülerinizi hayırla yâd ediniz" düsturunu, ölmüş insanlara bir tür ''dokunulmazlık'' kazandıracak biçimde anlam saptırmasına uğratmamak gerekiyor... Elbette, herkes, öbür dünyada, Allah''ın rahmetinden payına düşeni alacaktır; ancak bu dünyada yaşarken yaptıklarını değerlendirmekte de herhangi bir mahzur yok. Ölüyü rahatsız edeceğini düşündükleri ifadeleri, dirilerin yüzüne karşı veya arkasından kullanabilenlerin, her şeyden önce bir mantık sorunu olması gerekiyor. "Hakkını helâl etmemek" ne kelime, belli bir siyasi kimlik yakıştırılan insanlara, duyanların yüzünü kızartacak çirkinlikte sıfatlar reva görülebiliyor... Bir başbakana ''kadın tellâlı'' anlamına gelen sözcükle küfredilmesini, milletin sevdiği bir din adamına ağza alınmayacak hakaretler edilmesini kınamayanların, şimdi, nezaket timsali kesilerek, ülkeyi ayağa kaldırmaya hakları yoktur...
Sorun da bu noktada düğümleniyor zaten: Hemen her şey, ölü de diri de, belli görüşlerin ve kişilerin sorgulanmasını engellemek için kullanılıyor ülkemizde... Görev başındayken kurumsal kimliği sebebiyle eleştiremediğiniz ''kamu kişisi'', emekli olduğunda içinden geldiği kurumu rencide edebileceği düşüncesiyle ''eleştirilemez'' olmayı sürdürüyor; öldüğündeyse "Ölülerinizi hayırla yâd ediniz" düsturu sebebiyle ''dokunulmazlık'' zırhına bürünüyor...
Bugün biraz aykırı ifadelere sert tepki veren kalemlerden biri, daha geçenlerde bir yabancı devlet adamının ölümüyle ilgili bir lâtifeyi aktarmıştı. Kurnazlığı ve hesapçılığıyla tanınan Talleyrand''ın öldüğünü ilk duyduğunda esprileriyle ünlü Metternich''in tepkisi değişik olmuş: "İnanmam" demiş Metternich, "Ama öldüyse, mutlaka yine bir hesabı vardır..." Bu da bir tepki işte!
Ölülerin arkasından konuşmak doğru değil, ama ''aykırı olma'' özgürlüğünü dirilerden esirgemek için ölüyü kullanmak da yanlış...
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.