|
Temyiz, temayüz, imtiyaz, mümtaz ve mümeyyiz
Bu Arap kökenli sözcüklerin Türkçe karşılıkları yok mu? Var.

"Temyiz" yerine "ayırma, seçme" diyemez miyiz? Diyebiliriz.

"Temâyüz" yerine "ayrılma, seçkinleşme, belirginleşme" diyemez miyiz? Diyebiliriz.

"İmtiyaz" yerine "ayrıcalık" diyemez miyiz? Diyebiliriz.

"Mümtaz" yerine "seçkin" diyemez miyiz? Diyebiliriz.

"Mümeyyiz" yerine "ayırıcı", "ayırtman" diyemez miyiz? Diyebiliriz.

Nitekim bu sözcüklerin Türkçeleri de kullanıldı, kullanılıyor. Gerçi, özellikle hukuk dilinde, "Temyiz" mahkemesi, davası, vs. belki de terim değeri taşıdığından, yerini Türkçe kökenli bir sözcüğe bırakacağa benzemiyor pek.

İki şeyi, iki şeyin arasını ayırma anlamına gelen "meyz" kökünden türemiş bu sözcüklerin Arapçadaki anlamları ile dilimizde kazandıkları anlamlar arasında ilişki bulunmakla birlikte ayrılıklar da bulunuyor. Örneğin, "temyiz" Arapçada "taraf tutma, kayırma" gibi olumsuz anlamlar da taşıdığı halde, Türkçede sözcüğün böyle bir özelliği bulunmuyor. Buna karşılık "imtiyaz" bizde, daha çok olumsuz bir seçkinliği ifade eden "ayrıcalık" anlamında kullanılırken Arapçada olumlu seçkinlik ve üstünlükleri belirtmek üzere de kullanılabiliyor.

Murat Belge'nin 24 Ağustos 2001 tarihli "Kime güvensem?" başlıklı yazısında şu cümleyi okudum: "Bilgisi ve kültürünün derinliğiyle imtiyaz eden bir köşe taşı da, geçenlerde, 'partiler, orduya yakın güvenilirlik kazanırsa...' yollu bir şeyler söylüyordu." Sayın Belge, belli ki "temayüz eden" yerine dalgınlıktan ya da yorgunluktan ötürü, "imtiyaz eden" deyivermiş. (Bu cümle, yazısının son paragrafında yer aldığı için "yorgunluk"tan söz ediyorum.) Belki de yazarın aklından, adını vermek istemediği o "köşe taşı" yazarın "imtiyaz elde eden" biri olduğu geçtiği için böyle bir karışıklık ortaya çıkıverdi. Diyeceğim o ki, Murat Belge, olağan koşullarda "imtiyaz" ile "temayüz"ü karıştıracak bir yazar değildir.

Belge'nin bu cümlesinde şu nokta üzerinde de durulabilir: "Bilgisi ve kültürünün derinliğiyle" sözünde "ve" bağlacı, "bilgisi" sözcüğüne "bilgisinin derinliği" anlamını kazandırır mı, kazandırmaz mı? Yani bu cümleyi, açacak olsak, "Bilgisinin ve kültürünün derinliğiyle" sonucuna mı ulaşacağız, yoksa "Bilgisiyle ve kültürünün derinliğiyle" anlamına mı varacağız?

Bana öyle geliyor ki, dilimizin böylesi sorunlarını tartışıp netleştirmek, sözcüklerin kökenini ya da nesebini araştırıp tartışmaktan daha verimli ve yararlı olacaktır.

Ülkemizin mümtaz simalarından Üzeyir Garih, menfur bir cinayete kurban gitti. Gerek ulusal, gerek uluslararası düzeyde sosyal, kültürel ve ekonomik faaliyetleriyle temayüz eden Üzeyir Bey'in mümeyyiz vasıflarından birinin de Eyüp mezarlığını sık sık ziyaret etmesi olduğunu, ancak orada öldürüldüğü için öğrenebilmemiz ne tuhaf! "Kutsal Cumartesi günü Müslüman mezarlığında bir Mûsevî ziyaretçi!" Fanatik Yahudileri belki kızdırabilecek olan bu durum, ancak Osmanlı deneyimini yaşamış olan bu ülkede olabilirdi, olmuştu da. Fakat bıçaklandı işte. Yakınlarına ve Alarko Holding çalışanlarına baş sağlığı dilerim.
#Arap kökenli sözcükler
#Türkçe karşılıkları
#Temyiz
#temayüz
#imtiyaz
#mümtaz ve mümeyyiz
23 yıl önce
Temyiz, temayüz, imtiyaz, mümtaz ve mümeyyiz
Pompeo’nun Ürdün, Mısır ve Körfez misyonu
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir