|
Azaz"dan Beyrut"a...

2012 yılının Mayıs ayında 11 Lübnanlı ''ziyaret'' için gittikleri, Suriye''nin kuzeyindeki Halep''e bağlı Azaz kasabasında silahlı kişilerin araçlarını durdurmasının ardından kaçırıldılar.


Eylemi, o sıralar bölgede henüz çok tanınmayan ''Asıfet El-şimal'' (Kuzey Fırtınası) grubu üstlendi.


Aslında her şey, belki de bu hikayeyle başladı…


Kaçırılan gruptan 2 kişi serbest kaldı, 1''i öldü (öldürüldü), diğer 8''i ise son bilgilere göre hayatta.


Türk pilotların kaçırılmasıyla birlikte, Lübnanlılar yeniden gündemin ilk sıralarına yerleşti. Kuşkusuz amaç biraz da buydu.


2012 yılının Ramazan ayında Halep''teydim. TRT adına Suriye''de yaşanan dramı ve iç savaşı haberleştirmek için gitmiştik. Oldukça sıkıntılı zamanlardı.


Kilis-Öncüpınar sınır kapısından Bab Selame''ye geçerek, Azaz üzerinden Halep''e inecektik. Gelmişken, birçok yabancı gazeteci gibi biz de Azaz''ı ziyaret ettik. Lübnanlı esirler o sırada kasabadaydı.


''Asıfet El-Şimal'' grubu, gazetecilerin esirlerle görüşmesine müsaade ediyordu. Kaçırılma hikayelerini (sansürlü de olsa) dinlemiş, yardım taleplerini duyurmaya çalışmıştık. O günlerde 11''i de hayattaydı.


Lübnanlıları kurtarmak için, çok sayıda insani yardım kuruluşu ve devlet arabuluculuk yaptı. Dönem dönem netice alındığı düşünüldü, hatta yanılmıyorsam, aynı yılın Ağustos ayında bazı gazeteler; ''Suriye hapishanelerindeki kadın tutsaklara karşılık, Lübnanlı esirler takas edilecek! diyerek, ''sorun çözüldü'' haberlerini okuyucularıyla paylaştı.


Konuyla diplomatik prestijleri açısından ilgilenen (!) ülkeler vardı; Katar, Fransa,ABD hatta Suudi Arabistan''ı bunların arasında saymak mümkün.


Türkiye ise bu süreçte, sadece insani kaygılarla, ciddi gayretler sarfetti.


Suriye''deki iç savaşta, muhalefetten yana taraf olan ve bu tavrını açıkça dile getiren Türkiye, Suriye muhalefetinin adam kaçırma eylemlerini ise ne tasvip etmiş ne de destek olmuştu.


Burada bazı gruplar tarafından, Lübnan''dan Türkiye''ye yöneltilen suçlamalara kısaca değinmek gerekebilir.


Lübnan''lı esirlerin aileleri, Türkiye''nin muhalefetle olan ilişkisini değerlendirirken, sahadaki kontrolün tamamen Türkiye''de olduğunu düşünerek hareket etti.


Bunun medya yoluyla halka yansımasının ardından, Beyrut''taki Türk elçiliği , Yunus Emre ve THY ofisleri önünde günlerce protesto gösterileri düzenlendi.


Lübnan''da bir türk işadamı ve şoför kaçırıldı ve isin arka planinda Hizbullah''ın olduğu iddia edildi.

7 Ağustos 2012''de Lübnanlı ailelerin sözcüsü Şeyh Abbas Züheyb, şöyle diyordu:

''Türkler meselenin onlarla ilgisinin olmadığını söylüyor ama kaçırılanlarla yapılan telefon görüşmelerinin kaynağı Türkiye''

Zuheyb''in bu açıklamayı yaparken gözden kaçırdığı husus zannediyoruz, Kilis''e sadece 5-6 km mesafedeki Azaz ve civar köylerde, zaten Suriyelilerin dahi Türkiye''deki GSM operatörleri üzerinden görüşme yaptığı gerçeği.

Bu arada Esad, Azaz''ı uçaklarla vurmuş ve Suriye''ye girerken görüştüğümüz Lübnanlı esirlerle, Bab Selame''den çıkarken ilettiğimiz görüşme talebi ''güvenlik gerekçesiyle'' reddedilmişti.


İran süreci yakinen takip ederken, Lübnan hükümeti de vatandaşlarını kurtarmak için yoğun çaba sarfediyordu. Hizbullah''tan da sesler yükselmeye başlamıştı.


Ancak atılan her adım,kaçırma eylemini gerçekleştiren ''Asıfet El-şimal'' grubunu farklı psikolojiler içerisine soktu. Bu kadar çok arabulucu, bunca uğraş, onları, ''küçük önemsiz bir grup'' olmaktan çıkarıp, ellerindeki esirlerle uluslararası arenada ses getirebilen ''prestijli bir ekip'' haline sokmuştu. Kimileri ise Asifet El-Şimal''i ÖSO''dan ayrı tutmuş ve bunlar için ''çete'' demişti.


Lübnan halen vatandaşlarını kurtaramadı, Türkiye başta olmak üzere, bazı ülkelerin arabuluculuk çabaları ise sürüyor.


Akıllara gelen soru ise, Beyrut''tun ortasında Hizbullah''tan habersiz ''kuş uç(a)mazken'' , Türk pilotları, Hizbullah''a rağmen birilerinin kaçırması muhtemel mi?


Geçmişteki tecrübeler, Hizbullah''tan gelen: "olayın bizimle ilgisi yoktur" açıklamasının ardından, yerleri belli olan gruplara operasyon yapılabildiğini gösteriyor.Yani işin ucunda Hizbullah varsa, Lübnan''da birilerine(suç örgütü kıvamında olsalar bile)operasyon çekmek kolay değil.


Peki olay, Hizbullahla doğrudan ya da dolaylı ilişkiliyse, ne tür bedellerinin olacağı hesaplanmış mıdır?


Ya da tıpkı Hariri suikastinde olduğu gibi, neden tüm kapılar Hizbullah''a çıkmaktadır?


Lübnan''da hükümet kimdir? ''Suriye hastalansa,Lübnan öksürür'' düsturuna karşın,Suriye bu kadar ağır hastayken, Lübnan''da gerginliği tırmandıracak hareketlere meydan vermenin, uluslararası krizleri, zaten kritik dönemlerden geçen bir ülkeye taşımanın maliyeti düşünülmüş müdür?


Ortadoğu şu sıralar, doğusundan-batısına,kuzeyinden-güneyine bir fitne kazanı.Zaten kaynamaya çoktan başladı. Mezhepsel farklılıklar fitnenin yayılmasını kolaylaştırırken, mezhepsel taassuplarla hareket edenlerin samimiyetsizliği de gün ışığına çıkıyor.


Ali-İmran 103''ü anlamadığımız-idrak edemediğimiz ise en acı gerçek…

(Ve hepiniz, Allah''ın ipine sımsıkı tutunun, fırkalara ayrılmayın! Ve Allah''ın sizin üzerinizdeki ni''metini hatırlayın; siz (birbirinize) düşman olmuştunuz. Sonra sizin kalplerinizin arasını birleştirdi, böylece O''nun (Allah''ın) nimeti ile kardeşler oldunuz. Ve siz ateşten bir çukurun kenarında iken sizi ondan kurtardı. İşte Allah, âyetlerini size böyle açıklıyor. Umulur ki böylece siz hidayete erersiniz.)


Konumuz, kaçırılan Türk pilotlardı. Şu günlerde birbirleriyle çıkar uyuşmazlığı içinde bulunan devletlerin arabuluculuğundan ziyade, ''insani diplomasi'' yürüten STK''ların başarılı işler yaptığı gözden kaçmamalı.


Suriye''den yola çıktık, oradan tamamlayalım. Sadece İHH''nın; 70 İran, 80''i kadın 2138 Suriye ve aralarında gazetecilerin de bulunduğu 5 Türk vatandaşının, serbest bırakılmasına aracı olduğunu biliyoruz.


Bölgede bir süre daha, ''İnsani diplomasi''ye fazlasıyla ihtiyaç duyacağımız günlerde gibiyiz.

11 yıl önce
Azaz"dan Beyrut"a...
Nereye dalıp gittin?
Ne olacak bu anne babaların hali?
Seçim sonrası ekonomide manzara nasıl?
Amerikan siyasetinin İsrail ‘trajedisi’
Jeopolitik sürpriz: ABD, Rusya ve İsrail nasıl anlaştı?