|
Düşmanlaştırmayan bir siyaset dili inşa etmek…

Seçim çalışmaları için geçen hafta dört günlüğüne geldiğim Ankara’dan tekrar salı günü Muğla’nın Milas ilçesine döndüm.

Çarşamba günü çeşitli görüşmelerde bulunmak üzere Muğla merkezine değerli iş adamı kardeşim Veli Özaraz ve Demokrasi ve Birlik Derneği’mizin Bodrum şube başkanı iş adamı Ramazan Beyazıt Aydın’la giderken yolumuzun üstündeki Yatağan’a bağlı Pınarbaşı mevkiindeki tesise kahvaltı için girdiğimizde orada CHP’nin muhtarlarla düzenlediği kahvaltılı toplantıya denk düştük. Sağ olsun beni görür görmez CHP’nin Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı, hâlihazırda Bodrum Belediye Başkanı olan Ahmet Aras ayağa kalkarak ‘Hoş geldin!’ dedi. Nezaketle el sıkışıp kucaklaştık. Ayaküstü hasbihal ettik.

Siyasetin bir nezaketi vardır. O nezaketi her daim her koşulda muhafaza etmek gerekir.

*****

Siyaseti düşmanlık noktasına vardırmak ve kaba tarafgirliğe indirgemek herkese kaybettirir.

O yüzden söz ve davranışlarımızda birbirimize karşı kırıcı ve kıyıcı olmamamız gerektiğine inanıyorum.

Pekâala birbirimizi ziyaret edebilmeliyiz.. Birbirimizle diyalog üzre olabilmeliyiz.

Bizi ziyarete gelmek isteyen bir CHP’li başkan adayına kapımızı kapatmak ne kadar yanlışsa, AK Partili adaya kapımızı sımsıkı kapatmak da bir o kadar yanlış.

Birbirimizi pekâlâ işyerlerimizde de, evlerimizde de kabul etme olgunluğunu ve nezaketini göstermekten kaçınmamalıyız.

İşyerimize veya ofisimize gelen bir AK Partili adaya nezaketinden dolayı teşekkür etmek, bu ziyareti sosyal medya hesaplarımızda paylaşmak insanlık ve adamlık örneğidir. Tersi de öyledir. Bunu yaptığı için birilerini cezalandırmaya kalkışmak, insanlık açısından en sorunlu davranış türüdür. Bu kaybettirir. Dışlamak veya cezalandırmak adına hareket ettiğimiz partileri de küçültür.

Sevgiyle ve hoşgörüyle kucaklayan yeni tarz siyaset anlayışına ihtiyaç vardır.

*****

Henüz bu olgunlukta olmadığımızı/olamadığımızı biliyorum görüyorum.

En basit bir insani ilişkilenmeyi, ziyareti veya dostluğu bile siyasi linç vesilesi olarak gören bir siyasi tarafgirlik anlayışının hepimizi sürüklediği yer ise en hafif tabiriyle üzücüdür.

Korkunç bir fanatizm üreten bu tarz partici anlayışın gerçekte hepimize kaybettiren zararlı bir anlayış olduğunu artık görmemizin vakti geldi de geçiyor.

Birbirinin elini sıkmayan, birbiriyle kucaklaşmayan, sadece kendi doğruları üstüne kapanan, başkalarına gözlerini kör, kulaklarını sağır eden bir siyaset anlayışı, bence devletimizin bekası ve sosyal barışımız adına da önemli bir tehdit oluşturuyor.

*****

Başkası biziz.

Başkalarının başkasıyız hepimiz. Ve hepimiz bir başkayız. Başkalığı tehdit gibi gören siyaset anlayışı günün sonunda kendi yandaşlarının da başkalığını tehdit olarak gören bir fanatizme ve tahammülsüzlüğe dönüşüyor.

Şu an siyasetin en büyük sorunlarından biri de bu.

O yüzden siyaseti kapsayıcı ve kuşatıcı bir insani değerler zeminine oturtmak gerekir evvela.

Hep birbirine düşman nazarıyla bakanlar sorarım size birbirlerine ne anlatabilirler ki?

Hep kendilerini hak ve hakikatin merkezine oturtup başkalarını sapkınlıkla suçlayanlar, sorarım size kör dövüşten başka insanlığa ne sunabilirler ki?

Birbirimize yüreğimizi de, kulaklarımızı da açabilmeliyiz oysa.

Yüreği dar olan siyaseten büyüyemez.

*****

Partisini büyütmek isteyenler evvela yüreklerini büyütmelidirler.

Başkalarını düşman gibi görenler partisinin içindekileri de kendilerinden farklılaştıkları andan itibaren düşman gibi görmeye başlarlar.

Güç hırsı ve herkese hükmetme duygusu, insanlıktan uzaklaştırıyor.

Kibir bizi tüketiyor.

Farklı bir ses duymama isteği, giderek bizi küçültüyor.

İntikam duygusu bizi aşağılara çekiyor.

Sadece düşman veya rakip olarak gördüklerimize değil, beraberce yol yürüdüklerimize dahi gücümüzü gösterme, en fenası herkesi gücümüze râm etme hırsı, sadece bizi insanlıktan uzaklaştırmıyor, adına hareket ettiğimiz davaya da zarar veriyor.

Gücün kibirli insanlarda temerküzü, zamanla kaybettiren bir olguyu beraberinde getiriyor.

Bu, ne yazık ki her yerde böyle.

*****

Düşmanlaştırma siyaseti en kolay ve en ucuz siyaset.

Bir o kadar da pespâye.

Klişe laflar, ezberler ve önyargılar birer mermiye dönüştüğünde kelam anlamını yitiriyor.

İnsanlıktan geriye bir şey de kalmıyor.

Her partinin içinde hem iyiler, hem kötüler var.

Toptancı yargılardan ve suçlamalardan kaçınmak gerek.

Partilerin zihniyet eleştirisini yaparken o partilere oy ve gönül veren insanları topyekûn karalayan bir dil kullanmamak gerek.

Nefret ettiren bir dil bumerang gibidir. Sonunda döner sahibini vurur.

Nefret ettirmeden sevdirmek gerek.

Sevginin dili, yürek dilidir.

O dilin ulaşamayacağı kulak yoktur.

Nefret dili üzerinden siyaset yapma ucuzculuğu ne yazık ki pek bir revaçta.

*****

Muğla dönüşü Bodrum’a gelirken CHP’nin seçim bürolarından birinin açılacağını öğrendiğimizde gidip izleyeyim göreyim istedim. Belediye başkan adayını da bu vesile ile görüp tebrik edeyim istedim.

Orada olabileceğime ihtimal vermeyen önyargılı zevatın bakışlarını görmeliydiniz. Saygısızlık asla olmadı lakin şaşkınlık görülmeye değerdi. Saygıyla selam verenler de oldu uzaktan uzağa. Beni gördüğünde bayrak sallayıp slogan atanlar da.

Bir önyargıyı kırmak veya yeni bir insani tarzı siyasete taşımak verili alışkanlıkların dışına çıkmayı gerektirir.

Telefonla aradığım belediye başkan adayı Tamer Mandalinci büyük bir saygıyla yanıma geldi. Beraberinde eşi de vardı. El sıkıştık, kucaklaştık. Ayaküstü söyleştik. Başarı dileklerimi ileterek ayrıldım.

Benimkisi gayet insani bir jestti.

Aradaki duvarları yıkmayı amaçlayan bir yaklaşım tarzı.

Biliyorum düşmanlıktan ve nefretten beslenenler için bu davranış tarzı affedilmez bir siyasi cürüm.

Sırf muhalif bir parti adayının kendisini ziyaret etmesini sosyal medya hesabından paylaştığı için partisinin lincine uğrayanların haberlerini duydukça üzülmemek elde mi?

Niyeti kazanmak/kazandırmak olanın tavrı evvela insani olur.

Siyasetin kifayetsiz muhterislerin veya kibir budalalarının elinde bir silaha dönüştürülmüş olması sahiden de üzücü.

*****

Bir şehri hizmetle kim buluşturacaksa o kişinin partisine bakmadan onu tercih etmek gerekirken şehir ahalisi arasına kin, düşmanlık ve nefret tohumları ekmek de neyin nesidir?

Hizmete değil körü körüne partiye oy veren bir seçmen profili hem demokratik siyaseti, hem toplumsal barışı zehirliyor. En önemlisi de o şehrin geleceğini karartıyor.

Siyasete de, şehirlerimize de yazık etmeyelim diyorum.

Dahası ve en önemlisi, insanlığımıza da.

#politika
#CHP
#seçim
#AK Parti
2 ay önce
Düşmanlaştırmayan bir siyaset dili inşa etmek…
Bir Başka Mesele: Sistemi psikiyatr ve psikologlar bozdu
Niçin Diyanet
Bi şey yapmalı!
Hayallerin ötesinde yaşanan bir zaman dilimi
Zengin millet fakir devlet