|
İttifak ne zaman çatırdamaya başlar?

Saate mi bakalım, takvim yapraklarını mı sayalım? “Enflasyonu düşürüp döviz kurunu indirsinler, Taksim Meydanı’na çıkar anırırım” diyecek bir babayiğit görmedik henüz.

Daha önce olmuştu.

Fakat öyle büyük büyük konuşarak meydan okuyanlar, iddiayı kaybettikleri zaman, sözlerini hiç hatırlamadı. Havaya bakıp ıslık çaldılar.

*

Aslında sözünde durmadıklarını söylemek tam anlamıyla doğru sayılmaz.

Taksim’e çıkmadılar ama köşelerinden anırmaya devam ettiler.

Biri de o meydanda kendini asmaktan bahsetmişti ama arada unutuldu gitti.

Yıllar, sel gibi önüne katıp götürüyor her şeyi. Şimdi sorsak, hatırlayan bile çıkmaz.

Bu defa tedbirli davranmaları tecrübeye dayalı olsa gerek.

*

Tecrübe konuşunca, haddini bilme eğitimi varsa çaylaklar susar.

Eli vicdanına yakın durduğunda, bakın ne diyor tecrübe:

“Ne olur ne olmaz. Bu adam ne derse yapıyor.

Köprü diyor en güzelini, en uzununu yapıyor. Havalimanı diyor, en büyüğünü inşa ediyor. Enflasyon düşecek diyor, düşürüyor. Tank yapıyor, uçak yapıyor, gemi yapıyor. Helikopteri, İHA’sı, SİHA’sı… Say say bitmez.

Ne kadar karşı çıksak nafile.

Bu gidişle denizleri de birleştirir, enflasyonu da düşürür, yine ofsaytta kalırız.”

*

Bütün hesap, seçim üzerine.

Böyle bir fırsat yüz yılda bir gelir.

Bu da kaçarsa, yine yenilgiyle biterse, yalnız keten helva değil, bütün helvalar yanar.

Bir yirmi yıl daha beklemeye tahammül mü yeter?

*

Tecrübe konuşurken, eli sabit kalmıyor.

Başında kavak yelleri estiği zaman, başka türlü lâflar edebiliyor.

Sözün şehveti mi desek, kelimelerin coşkusu mu?

“Kazanmamız lâzım, kazanacağız” düşüncesiyle bildiği bütün el kol hareketlerine bile başvurabiliyor.

Öyle hareketler ki, ekranda tartışanlar “şöyle yaptı” deyip gösteremiyor; hattâ kelimelerle târifi bile imkânsız.

“Zırva tevil götürmez” demişler ama yine de görev bilinciyle vaziyeti kurtarma derdine düşenlerin, literatürü zenginleştirmek zorunda kalışı hep aynı sebepten. Elinin sırtıymış. Yok elinin körü!

Küfrü tevil etmek mümkün mü?

*

Görünen o ki Kemal Bey adaylığa ısındı.

Esasen muhalefetin başındaki kişi olarak, konum itibarıyla en uygun isim.

Fakat yine de “esas adayın başka biri olduğunu” iddia edenler var.

Yıpranmaması için Kemal Bey kendini öne çıkarıyormuş ve seçim yaklaştığında gönlündeki ismi açıklayacakmış.

Etrafı saran kalabalık düşman askerleri “Kara Murat hanginiz?” diye sorduğu zaman, başka birinin “Benim” diye öne çıkması gibi.

*

Hulki Cevizoğlu, Mersin mitingine Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş’ın katılmayışının mutlaka bir neticesi olacağı fikrinde.

Yakın zamanda İyi Parti İstanbul’da bir miting yapar ve Ekrem Bey o meydanda boy gösterir diye fikrini dile getiriyor.

Süper yorum, bir süre sonra süper haber şekline dönebilir.

İttifakın diğer ortağı Meral Hanım’ın Ekrem Bey’i Fatih’e benzetmesi… Yüzünde Rabbiyesir görmesi (onu gören ablasıydı)… Her fırsatta en uygun aday olduğunu söylemesi… Kazanacağını düşünmesi… Genel başkanların adaylığına itiraz edişi… Kendini geri planda göstermesi ve “Ben başbakan olucam” demesi gibi sebepler göz önüne alındığında, hak vermek neredeyse bir mecburiyet gibi karşımızda duruyor.

Bu, sadece Hulki Bey’in fikri olmasa gerek. Biz de aynı düşünceye katılabiliriz.

İttifak içinden gelen çıtırtılar, bir süre sonra çatırtıya dönüşecekse, böyle olacaktır.

Köprülerin altı geniş… Daha ne sular akar, kim bilir!

(Bu arada, Hulki Cevizoğlu ile Fikri Akyüz, Süper Haber’de Cumartesi akşamları beraber program yapıyorlar, keyifle izliyoruz; bunu da not edelim.)

#Hulki Cevizoğlu
#Ekrem İmamoğlu
#Mansur Yavaş
2 yıl önce
İttifak ne zaman çatırdamaya başlar?
Efendimiz’in (sav) Zekatı-1
Milyonlar milyarlar havada uçuşuyor
Sandık başına giderken…
Operadaki Hayalet’in “kehaneti” gerçekleşirse…
Ayasofya’yı açan adama vefa zamanı