|
Siyaset buysa, lânet olsun böyle siyasete

Biri diğerine “balon” diyor… Diğeri de berikine “sinsi”.

Bu kadarını duyunca, kimden bahsedildiğini anlamak için, siyasetçi veya gözlemci olmak gerekmiyor.

Hemen tahmin etmek mümkün.

Ve hayret ki herkesin tahmini isabetli.

Kim balon, kim sinsi diye başkasına danışan yok.

*

İkisi de aynı partinin mensubu.

Ülkenin en büyük iki şehrinin belediye başkanları bunlar.

Çeyrek asır sonra kazanılan iki büyük şehir…

Böyle karşılıklı atışmalar, saz âşıklarına yaraşır.

Aynı partinin belediye başkanlarına yakıştığını düşünen yanılır.

*

Kalabalık bir programda bu ikili karşılaşıyor.

Sahnede birçok kişi var. Yan yana dizilmiş sandalyelerde oturmuşlar.

Kahramanlarımızdan biri oturanlar arasında, diğeri sahneye gelince sırayla tokalaşmaya başlıyor.

Ne var ki oturan başkan kollarını göğsünde bağlamış, kafasını başka tarafa çevirmiş.

Suratını ekşitmiş.

Bakınca ilk saniyede ekşilik görülecek, hemen anlaşılacak kıvamda.

(Nasıl ki elmanın rengi dokunmakla anlaşılıyorsa, bakınca da tadı belli olabiliyor bazen.)

*

Gelen de ona bakmıyor. Tokalaşma yok.

Yanındakilerle el sıkıştıktan sonra onu geçip diğerlerine elini uzatıyor.

Göz göze bile gelmiyorlar.

*

O sahne performansını görünce, bir Azerbaycan türküsünü hatırlıyoruz.

“Küçelere su serpmişem / Yâr gelende toz olmasın
Öyle gelsin, öyle gitsin / Aramızda söz olmasın…”

Bu eserde anlatılan muhabbetin tam tersi, o sahnede sergileniyor.

*

Rakipler arasında bile böyle bir görüntü iyi karşılanmaz.

Fakat burası başka.

Artık, bu ikili birbirine ne kadar ters duruyorsa, yüzüne bakmayacak, tokalaşmayacak derecede uzaklaşmışlar.

Bakışlarda ve tavırlarda nefretin tüten dumanı görülebiliyor.

Hiç hoş değil.

*

Bu gergin manzaranın sebebi açık.

İkisinin de gönlünde aynı aslan yatıyor: Cumhurbaşkanlığı.

Daha doğrusu, adaylığı.

Aday olmak, seçilmenin garantisi değil.

Hâl böyleyken, o makamı çantada keklik görenler var.

Ama bu iki yiğidin genel başkanları, onların göreve bir dönem daha devam etmelerini istiyor.

Zira onun gönlündeki aslan da aynı.

Kamuoyu araştırmalarında ikilinin genel başkandan önde çıkmaları tabloyu karışık hâle getiren husus.

*

Güçlendirilmiş parlamenter sistem lakırdısını hatırlamanın vaktidir.

Seçilen kişi yetkilerini kullanmayacak, hemen eski sisteme dönülecek.

Cumhurbaşkanlığı, göstermelik bir makama dönüştürülecek.

Başbakan olacak kişi de yıllar öncesinden belli zaten.

Daha aday bile olunmamışken, ortada ciddi bir çekişme varken birbirlerinin yüzüne bakmıyorlarsa, şapkayı önümüze koyup düşünelim.

Bu plana sadık kalabilirler mi?

*

Uyduruk bir haber üretmişlerdi. Fazilet durağı diye nam salan hadise.

Yalan olduğu sonradan ortaya çıkmıştı.

O günlerde ne demişti bizim en kahraman başkan, hatırlayalım.

“İzledim ben o görüntüleri. Kanım dondu. Siyaset buysa, lânet olsun böyle siyasete…”

#sahne
#rakip
#Fazilet durağı
2 yıl önce
Siyaset buysa, lânet olsun böyle siyasete
Türkiye’nin tezlerini kim anlatacak…
Enflasyon ile mücadelede beklentileri kırmak ve fiyat yapışkanlığının önüne geçmek
Cari açık ve Gabar’dan gelecek 3,2 milyar dolar
Küresel savaşın kaçınılmazlığına dâir
Yeni tehditler ve Türkiye’nin kurumsal güncellenmesi