|
Orta Doğu"da silahlı güçlerin karşısına silahsız güçlerle çıkılır

Yirminci yüzyılın ilk yarısında, Osmanlı Devleti''nin Anadolu''ya çekilmesiyle, Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkaslar''da önemli bir güç boşluğu oluştu. Dünyanın petrol havzasında ortaya çıkan yönetim yetersizliği, Soğuk Savaş döneminin iki büyük gücü olan Amerika ve Rusya tarafından giderilmeye çalışıldı. Yirminci yüzyıl, iki dünya gücünün elinde, bir savaş yüzyılı oldu. İki dünya savaşında Avrupa ülkeleri yerle bir oldular.

*

Amerika''nın öncülüğünde Batı dünyası, savaşları Avrupa''dan Orta Doğu ve Asya''ya taşıdı. Çeçenistan, Irak ve Afganistan''da sorunların silahlı güçlerle çözülmeye çalışılması, Yirmibirinci yüzyılı da bir savaş yüzyılına dönüştürdü. Osmanlı Devleti başta olmak üzere, savaş kuşağında yer alan İslam dünyası, savaş yüzyıllarının, en çok zarar gören ve en çok bedel ödeyen ülkeleri oldular. Sultan Abdülhamit''in yönetimi sürseydi, Orta Doğu böylesine savaş bölgesi olmazdı.

*

Irak savaşını önlemeyen Türkiye, kendisini Suriye''de savaşın içinde bulursa, “yetmiş sente muhtaç” seksen öncesi Türkiye''ye döner. Ekonomik, siyasal ve kültürel alt yapısıyla, Avrupa ülkelerinin çok gerisinde olan Türkiye, Şam''ın bombalanmasında yer alırsa, kendisiyle birlikte bütün İslam dünyasına çok büyük zarar verir. Çünkü yeni yüzyılda, bir ülkenin bir ülkeyi bombalaması demek, kendi ülkesini bombalaması demektir.

*

Türkiye''nin düşünce ve sanat dünyasında yeni bir çığır açan Sezai Karakoç''un vurguladığı gibi: “Suriye yönetimini uyaracak olan kılıç değil kalemdir.” Dünyanın her yerinde, ülkelerin yönetimini silahla ele geçirenler, yönetimden silahla uzaklaştırırlar. Tarih boyunca kılıçlarıyla yürüyenler, kılıçlarla durdurulmuşlardır. Ülkeler arasındaki sınırların önemini yitirdiği bir dünyada, sınırların koruyucuları silahlı güçlerden önce silahsız güçlerdir.

*

Bütün dünyada silahsız güçlerin başında, düşünce, kültür ve sanat dünyasının öncüleri olan aydınlar gelir. Savaşlara karşı çıkan ve dünyadaki barış hareketlerini destekleyen aydınlar, dünya barışının en büyük güvencesidirler. Savaş kararları, bütünüyle politikacılara bırakılamazlar. Savaşlardan toplumun bütün kesimleri zarar görürler. Silahlı güçlerin savaşların yerine silahsız güçlerin savaşlarının geçtiği bir yüzyılda, aydınlardan daha güçlü bir silah yoktur.

*

Savaşlar yalnızca savaşan ülkeleri değil, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar, bütün ülkeleri etkilerler. Yirmibirinci yüzyılda, yararlı savaş, zararlı barışın olmadığını, bütün insanlığa, yalnızca aydınlar anlatır. Dünyanın her yerinde, aydınlar devletlerin değil, milletlerin adına konuşurlar. Onların konuştukları yerde, bütün bir insanlık vardır.

*

Aydınların etkisi, silahlı devlet güçlerinden daha çok silahsız millet güçlerinin aralarında yer almalarından kaynaklanır.

*

Dünyanın düzleşmesi, aydınların görev ve sorumluluklarını ulusal düzeyden uluslararası düzeye taşımıştır.

*

Şam''da savaş olursa, Beyrut''ta, Kudüs''te ve Bağdat''ta barış olmaz.

*

Aydınların silahları düşünce ve eylemleridir.

*

Barışın koruyucuları aydınlardır.

12 yıl önce
Orta Doğu"da silahlı güçlerin karşısına silahsız güçlerle çıkılır
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?
İnsafsız takas!
Erdoğan’ı/AK Parti’yi Kürtsüz bırakma operasyonu…
Riyakâr Bey ile ‘Yamyam’ Biraderler