“Biz kuşku duymaya (şekk) İbrahim’den daha yakınız.”
Hakikatin peygamberler için böyle olması, müminlerin kuşkudan pay aldıklarına inanmaya mani değildir.
Nitekim, naklettiğimiz hadis esasında, Hz. İbrahim’in, kalbinin mutmain olması bakımından Allah’tan ölüleri nasıl dirilttiğini göstermesini istemesi (Bakara suresi 2:260), kuşku/şüphe fenomenini ortadan kaldırmamış, bilakis müminlere erişebilen bir hakikat olarak onun varlığını pekiştirmiştir. Diğer bir söyleyişle, peygamberlerde bir hükmü bulunmayan kuşku, nefsin bir özelliği olan meraka tabi olarak nefis sahiplerindeki hükmünü sürdürmüştür.
Bunun bizim dünyamızdaki en meşhur örneği, İmam Ebu Hamid el-Gazzâlî’dir (v. 1111).
Söz konusu kuşkunun, günümüzün modern hayat ve kültürü şartlarında yine mevcut siyaset ortamının ürettiği bunalıma bitişik olarak devam ettiğine de bizzat tanığız.
Hadis, tefsir, akaid ve mantık ilimlerinde icazetli olan bir alimin, yakın zamanda sosyal medyadan “Tanrı’ya inanıyorum ama onu tanımlayabilecek, hakkında o şöyledir, böyledir diyecek hiçbir kesin inanç ve fikrim yok.” diyerek beyan ettiği kuşkuyu da zikrettiğim bağlamda tefsir ediyorum.
Sekülarizmin ve muhafazakarlığın başat düşünceler olarak dayatıldığı şu mevcut ortamda, gerek siyaseten gerekse ilmen ateşin karşısında durmuyoruz, bu ateşin içinden bizzat geçiyoruz.
Yarınımızın aydınlık olmayışı, dînî ilim gayretimizin son tahlilde gündelik hayatımızdaki çelişkilere, hoyratlıklara, yobazlıklara, sahtekarlıklara, münafıklıklara toslaması bir kuşkunun değil bin kuşkunun üretilmesini beraberinde getiriyor.
Bu noktada ilgili alimin şahsında, “sapıttı; felsefeye daldı böyle oldu” vb. kolay yorumları yapmak yerine, kuşkunun doğası üzerinden bir değerlendirme yapılmasının zaruretine inanıyorum.
Çünkü imanın mânâ olduğunu, dolayısıyla bu mânânın amellerimiz gibi cüzlere ayrılmadığını; ancak hidayetle mümkün olabilen inanmanın bilgiyi aştığını ama yine de bilgiyle tam olduğunu; çok güçlü bir otorite olmakla birlikte vehmin, kuşkunun ve zannın bilgiyi ortadan kaldırmadığını; kuşkunun kuşku duyandan başkasına ulaşmadığını... bir çoğumuzdan çok daha iyi bilen bir ilim adamından söz ediyoruz, ki ayrıca, kuşku dinde/inanmada değil, müminin nefsinde yerleşiktir. Diğer bir söyleyişle, iman özü nedeniyle kuşkuyu kabul etmez ama müminin inanışında kuşkunun mutlaka özel bir payı vardır.
Rabbimiz zorluklarını kolaylaştırsın.