Yeni bir senenin eşiğinde, büyük bir ekseriyetin gündeminde
çeşitli yoğunluklarda olsa yer alıyor. Bu hususta yapılan konuşmaları dinler; çeşitli yazıları okurken , nedense zihnimde
çağrışımsal
oluşuyor. Bir başka bağlamın kuşatıcılığını hissediyorum sanki. III.Umûmî Harp ihtimâlini konuşuyoruz. Eyvallah... Ama lâf dönüp dolaşıyor, tıpkı zelzele münâkaşalarında olduğu gibi, savaşın tek parçalı mı, değilse çok parçalı kırılmalardan oluşacağı mesele ediliyor sanki. Meselâ, Rusya-Ukrayna savaşını bir öncü sarsıntı olarak değerlendirenler var.
ABD-Çin arasında, Pasifik’de yaşanacağını iddia edenler hiç de azımsanmayacak kadar çok. Başka bir senaryo ise Armageddon Savaşı’nın öncü zelzelesi olan Gazze’de İsrâil ordusunun nereden gireceği, nasıl ilerleyeceği; buna mukâbil HAMAS’ın ne gibi taktikler kullanacağı uzmanlar tarafından uzun uzun tartışılması üzerinden işleniyor. Savaşın yayılıp yayılmayacağı, yayılırsa bunun hangi istikâmette olacağı , İran’ın veyâ Hizbullah’ın İsrâil ile savaşıp savaşmayacağı ayrı birer bahis konusu. Hay Allah; aklıma yine, muhtemel İstanbul zelzelesi için
tartışmalarını yapan, bizleri 7.6 mı, değilse 5.3’lük şiddetlerindeki sarsıntıların mı beklediğini saatlerce ve de hunharca tartışan deprem mühendislerimiz geliyor. Geçen sene yaşanan
, zelzele bahislerini açmıştı. Aylarca bunu konuştuk. Sonra sıkıldık. Bıraktık. Sanki, bir kaç sâniyede onbinlerce hayâtı söndüren bu hâdise yaşanmamış gibi işimize gücümüze devâm ettik. Bu arada deprem mühendisleri, birkaç nöbetçi bırakılarak evlerine gönderildi. Sonra
başladı. Aylarca da bunu konuştuk. Strateji, güvenlik uzmanları çıktı sahneye.. Artık bundan da sıkıldık. Yavaş yavaş ipin ucunu bırakıyoruz. Bizi, bu hâdiseye yeniden bağlaması için bir şeyler olmalı. Meselâ savaş büyümeli.. Yeni cepheler açılmalı. Değilse, koyuvereceğiz ve gidecek.....