Kırım’ın ilhakından sonra, Rus hükümeti ve Rus Ortodoks Kilisesi, Yarımada’nın Müslüman kimliğini ortadan kaldırmak için seferber oldu.
Sonraki on yıllar boyunca, baskı ve yıldırma politikaları neticesinde Müslüman Tatar nüfusun önemli bir kısmı Kırım’ı terk etmek zorunda kalırken,
onların yerine Hristiyanlar iskân edildi. Sivastopol-Yalta-Aluşta
kıyı hattına Rus stilinde mimarî eserler inşa edildi, şehirlerin geleneksel İslâmî manzarası değiştirildi
. Bu demografik, kültürel ve dinî müdahalelerle aidiyetlerini yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalan Kırım Tatarları, kendi mücadelelerini vermeye koyuldular.
Böylece, en meşhuru
Gaspıralı İsmail Bey (1851-1914)
olan bir dizi eylem adamı ve mütefekkir sahneye çıktı. Ancak bunlardan bir tanesi, Kırım’ın millî ve manevî kimliğinin kayıt altına alınması ve sonraki nesillere aktarılması noktasında çok kritik bir rol oynadı:
Kendisine
dense yeridir.