|
PKK kimin mesajını taşıyor?

Bayramın hemen öncesinde bayramı zehir etmeyi amaçlayan vahşi eylemleriyle PKK ne yapmaya çalıştı? Bütün bir hafta ve hatta bütün bir bayram boyu herkes bunu konuştu. Ateş düştüğü yeri yakıyor, ama bu ateş ülkenin her tarafına aynı anda düştü ve bütün bayramın gündemini belirledi.

Kürt halkını temsil iddiasındaki örgüt, son eylemiyle birçok Kürt ailesinin içine de aynı ateşten kor parçalar düşürdü. Bunu yapmakla batı bölgelerinde zaten hiçbir sempati hedeflemeyen örgütün Kürt halkı nezdinde de nefretten başka bir şeyi kazanmadığı da gün gibi aşikâr.

PKK''nın şu ana kadar rasyonalitesi, ideolojik değerleri ve iddiaları olan herhangi bir örgütten beklenebilecek bir hümanizmin kırıntılarını bile sergilememiş olduğunu zaten biliyoruz. Ancak yine de yaptığı eylemlerde en azından hep bir mesaj için bir hedef kitlesi belirlemiş olan örgütün bu son eylemde hiçbir kesime hitap etmemiş olması yeterince düşündürücü değil midir?

Türküyle Kürdüyle, Alevisiyle Sünnisiyle, Lazıyla, Çerkeziyle bu ülkenin bütün halkının ortak simgesel alanı olan bayrama tecavüz etmek, bir tür “haram ayında”, haram günlerde bu kadar mahreme tecavüz etmek, PKK''nın artık bu ülkenin, bırakınız Türküne, Kürdüne de söyleyecek hiçbir şeyinin olmadığını gösteren en önemli işaret.

Herkesin kötülüğüne fazlasıyla inandığı bir örgütün daha da kötü olduğunu anlatmak için değil bu sözler. Bunları yeterince söyleyen var zaten, üstelik bütün bunları durumu ortaya koyabilecek sağduyulu bir analizi zorlaştıracak şekilde tekrarlamanın bir âlemi de yok. Aksine bunlar sadece artık PKK diye bir örgütün var olmadığını ifade etmek içindir.

Örgütün başından beri benimsediği şiddet çizgisi her zaman her türlü sınırı aşmaya teşne idi. Yine de hiçbir zaman bu kadar çok “anlam yoksunu”, hatta “anlam karşıtı” eylemlere girişmemişti. Girişilen eylemler daha önceleri bir şekilde resmi PKK ağızlarınca belli gerekçelere oturtuluyordu. Geçen yıl eylül başında Diyarbakır''da bir çocuğa taşıtılırken patlatılan bombadan sonra başlayan bu anlamsızlaşma bayram arifesinde şiddetin tırmandırılma biçimiyle yeni bir safhaya vardı, adeta kendini aştı.

PKK şimdiye kadar bölge halkının en azından bir kısmı nezdinde kendisini var eden ve bir şekilde meşrulaştırabilen anlam zeminini tahrip etmeye varan bir sürece girmiştir. Bölgede şimdiye kadar örgüte bir şekilde sempatiyle bakan insanlar bile bu yapılanların kendisi için zarardan başka bir şey vermediğini görüyor. Kürt sorunu konusunda şimdiye kadar örgütün eylemlerine mazeret oluşturan meselelerin büyük çoğunluğunun çözümünde uzun mesafeler kat edilmiş. Bölge halkı son zamanlarda aldığı devlet hizmetleri, demokratik açılımlar ve davranış kalitesi karşısında PKK''yı mazur gösteren nedenlerden kendini uzak görüyor. Üstelik Kürt sorununun yasal ve meşru yollarla ifadesini mümkün kılan siyasi kanallar da açılmış durumda. Siyasallaşma şiddeti münasebetsiz kılan en önemli açılımdır. Belki tam da bundan dolayı şu anda PKK''nın eylemleri, hatta kendisi bile İç Anadolu veya Batı Anadolu''da görünen şekliyle değil tabii, Güneydoğu''da görünen şekliyle bile tek kelimeyle “münasebetsiz” kaçmaktadır.

PKK kendi varlık sebepleri açısından münasebetten yoksun kalmış olduğu halde bu kadar ısrarla eylem yapıyorsa onun varlığı kendini aşıyordur. Yaptığı eylemle bir mesaj taşımasını beklediğimiz PKK''nın son eyleminde taşıdığı mesajın münasebetsiz görülmesi aslında, mesajın en kolay yoldan kendisiyle ilişkilendirilmesi hatasından kaynaklanmaktadır. Oysa PKK epey zamandır kendine ait mesajları taşımıyor. Daha açıkçası o epey zamandır kendi adına veya bir zamanlar dile getirdiği ideolojik iddialar adına eylemler yapmıyor. Mayıs ayında Japonya''da görüştüğüm Japon Başbakanı''nın Orta Doğu danışmanı Prof. Yoshiaki Sasaki, anlamsız ve münasebetsiz bir biçimde o dönemde de artmış olan PKK eylemlerini “Türkiye''nin Irak''a davetiyesi” olarak yorumladığını anlatmıştım burada.

Türkiye Irak''a çekilmek isteniyor. Bunun için daha fazla söz söylemeyi tamamen gereksiz bırakan, Devlet Bakanı Cemil Çiçek''in deyimiyle “sözün bittiği” bir alan lazım. Bu alanı sözü ve anlamı tüketen PKK''nın serseri görünümlü eylemleri fazlasıyla sağlıyor. O da yeterince sağlamamışsa Ermeni soykırım taslağını kabul eden ABD bizzat kendisi sağlamış oluyor.

Soykırım taslağının Amerikan Temsilciler Meclisi''ndeki kabulü Türkiye''ye en azından Amerika''ya karşı bir süre isyankâr tutumlar için münasip bir alan sağlamaktadır. Türkiye isterse bu alanı çok iyi bir siyasi manevra fırsatı olarak ve kendi siyasetinin ABD''den özerkleşmesi için kullanabilir. Lakin…

İlk duyduğumda benim bile çok hoşuma giden, Başbakan Erdoğan''ın “ip inceldiği yerden kopsun” restinin Türkiye''yi Irak''a biraz daha yaklaştırdığı gerçeğine kayıtsız kalamıyorum.

Türkiye Irak''a gerçekten de kendi siyasi programı veya ufkunun bir gereği olarak giriyorsa ne ala, ancak ortaya bu yollarla atılmış bir zarfın üstüne atılarak girecekse yazıktır…

17 yıl önce
PKK kimin mesajını taşıyor?
Evvelbahar
Siz hiç “ayben”e para gönderdiniz mi?
Irak: Kurtların sessizliği…
Direniş meşrudur, tükür kardeşim
Columbia’da ‘Filistin’le Dayanışma Çadırları’