Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un “NATO’nun beyin ölümü gerçekleşti” açıklamalarının gölgesinde yapılan NATO zirvesinde önemli kararlar alındı. İttifakın dönüşümü yönünde ilk adımlar atılırken, tehdit algılamalarında alan genişletilerek Asya’ya uzatıldı. NATO’nun bir savunma ittifakı olmaktan çıkarılarak tehditlere karşı aktif mücadele misyonunu da üstlenmesi, daha taarruzî bir anlayışa yönelmesi benimsendi. NATO, karargahlarını ve sistemini, geleceğin tehditlerine göre yeniden kurgulayacak.
TÜRKİYE KAZANDI
Londra’daki zirve, NATO’ya alternatif AB Ordusu fikrini de tamamen çökertti. AB Ordusu kurma fikrinin sahipleri Fransa ile Almanya arasında derin fikir ayrılıkları oluştu. Suriye’de Münbiç’i Amerika’dan isteyip alamayan, Libya, Tunus, Fas, Cezayir başta olmak üzere Akdeniz coğrafyasında ve Afrika’da da güç kaybeden Fransa, NATO zirvesinde bir kazanım elde edemedi. ABD, gerek NATO bütçesine ilişkin üyelerden beklentilerinin karşılanmasıyla gerekse Çin tehdidini NATO gündemine sokarak kazananlar arasında oldu. Yine Almanya’nın da NATO’nun varlığının devamı konusundaki beklentileri karşılandı. Ortadoğu coğrafyasındaki insani dramlara ve terör tehditlerine dikkat çeken Türkiye ise yoğun diplomasisi ve NATO’nun kuruluş misyonunu hatırlatan çıkışlarıyla zirvenin kazananları arasındaydı.
YPG YİNE TEHDİT
- ‘Terörle ortak mücadele’ konusunu NATO gündeminin merkezine aldıran Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’da PYD/YPG’nin tehdit unsuru kabul edilmesinin önünü açtı. NATO 2013’te YPG’yi terör örgütü olarak tanımış, ancak 2015’te bu örgütü terör listesinden çıkarmıştı. Türkiye’nin bir diğer kazanımı ise NATO’nun kuruluş felsefesini oluşturan 5. maddenin tekrar vurgulanması konusunda oldu. 5. madde, ittifakın herhangi bir üyesine yönelen saldırının NATO’ya yönelmiş olacağına işaret ediyor. Sovyet tehdidine karşı kurulmuş ittifakın tehdit alanı Asya bölgesini de kapsayacak şekilde genişletilirken, dürbünler Çin’e kadar uzandı. NATO, yeni dönemini nükleer tehdide adama kararı aldı. Çin’in 5G teknoloji yatırımları, nükleer çabalarının dile getirildiği deklerasyonda NATO’nun yeni dönemde sadece askeri güvenlik boyutu değil teknoloji odaklı güvenlik boyutuyla da ilgileneceği vurgulandı.
