|

Müslim Ahzab Suresi Hadisleri

- Sahih-i Müslim
Kitaplar
Müslim
Konu Başlıkları
Ahzab Suresi Hadisleri
740-

Biz, Resulullah (sav)'ın azadlısı olan Zeyd İbnu Harise'ye sadece Zeyd İbnu Muhammed diye sesleniyorduk. Bu davranışımız, "Onları babalarına nisbet ederek çağırın. 

.." (Ahzab, 5) mealindeki ayet ininceye kadar devam etti.
Tefsir;
Ahzab 2;
Fedailu's-Sahabe 62;
(2425);
Tefsir;
Ahzab (3207);
741-

Resulullah (sav) buyurdu ki: "Ben her mü'mine, mutlaka, dünya ve ahirette insanların en yakınıyımdır. Dilerseniz (bu hususla ilgili olan) şu ayeti okuyun: "O peygamber, mü'minlere öz nefislerinden evladır. 

Zevceleri, mü'minlerin analarıdır..." (Ahzab 6). Hangi mü'min (vefatında) bir mal bırakırsa varisleri (asabı) ona varis olsunlar. Borç veya bakıma muhtaç birini bırakmışsa o bana gelsin, ben onun mevlasıyım."
Tefsir;
Ahzab 1;
Kefalet 5;
İstikraz 11;
Nafakat 15;
Feraiz 4;
15;
25;
Feraiz 14;
(1619);
744-

Biz şu ayeti amcam Enes İbnu'n-Nadr hakkında indi biliyorduk, (mealen): "Mü'minler içinde Allah'a verdikleri sözde sadakat gösteren nice erler var. İşte onların kimi adağını ödedi, kimi de (bunu) bekliyor. 

Onlar hiçbir suretle (ahidlerini) değiştirmediler." (Ahzab 23).
Tefsir;
Ahzab 3;
İmaret 148 (1903);
Tefsir;
Ahzab (3198-3199);
746-

Eğer Hz. Peygamber (sav) kendisine inen vahiyden bir şey gizleseydi şu ayeti gizlerdi: "(Habibim) hatırla o zamanı ki; Allah'ın kendisine -İslam'la- nimet verdiği ve senin de yine kendisine lütufta bulunduğun zata sen: "Zevceni uhdende tut. 

Allah'tan kork" diyordun da Allah'ın açığa çıkarıcısı olduğu şeyi içinde gizliyor, insanların (dedikodusundan) korkuyordun. Halbuki Allah kendisinden korkmana daha layıktı. Şimdi madem ki Zeyd o kadından ilişiğini kesti, biz onu sana zevce yaptık. Ta ki oğullukların, kendilerinden ilişkilerini kestikleri zevceler(ini almakta) mü'minler üzerine günah olmasın. Allah'ın emri yerine getirilmiştir" (Ahzab, 37). Nitekim Hz. Peygamber (sav), Zeyneb'le evlenince: "Oğlunun helallığıyla evlendi" dediler. Bunun üzerine Cenab-ı Hakk şu mealdeki ayeti indirdi: "Muhammed adamlarınızdan hiçbirinin babası değildir. Fakat Allah'ın Resulü ve peygamberlerin sonuncusudur, Allah herşeyi hakkiyle bilendir (Ahzab, 40). Resulullah (sav) Zeyd'i küçükken evlat edinmişti. Büyuyüp delikanlı oluncaya kadar yanında kaldı. Herkes onu Zeyd İbnu Muhammed diye çağırıyordu. Bu sebeple Cenab-ı Hakk şu mealdeki ayeti inzal buyurdu: "Onları babalarına nisbet ederek çağırın. Bu, Allah indinde daha doğrudur. Eğer babalarının (kim olduğunu) bilmiyorsanız o halde (esasen) dinde kardeşleriniz (olmakla beraber) dostlarınızdır da" (Ahzab, 5).
Tefsir;
Ahzab (3206);
İman 287;
(177);
Tevhid 22;
747-

Hz. Peygamber (sav) Zeyneb (ra)'le evlenmişlerdi ki, annem Ümmü Süleym bana: "Resulullah (sav)'a bir hediyede bulunsak" dedi. 

Ben kendisine: "Bir şeyler yap!" dedim. Bunun üzerine hurma ve yağ ve keş getirdi, bir tencereye koyarak bunlarla yemek yaptı ve benimle gönderdi. Resulullah (sav)'a götürdüm. "Yemeği bırak!" dedi. Sonra bana emredip: "Bana falancaları çağır" dedi ve teker teker isimlerim söyledi. Ayrıca: "Kime rastlarsan çağır" diye emretti. Enes der ki: Emri yerine getirdim, sonra döndüm. Ev insanlarla dolmuştu. Resulullah (sav) elini mezkur yemeğin üzerine koydu ve Allah'tan başka kimsenin bilmedi bir şeyler söyledi. Sonra cemaati onar onar çağırdı. Herkes o yemekten yiyordu. Resulullah (sav) yiyenlere: "Yemeğe Allah'ın ismini zikrederek başlayın! Herkes önünden yesin!" dedi. Bu hal herkesin yemekten yeyip dağılmasına kadar devam etti. Sonunda çıkanlar çıktı. Bazıları da kalıp sohbete devam ettiler. Bir müddet sonra Resulullah (sav) da çıkıp hücrelere doğru yürüdü. Peşisıra ben de çıktım ve: "Davetliler gitti artık!" dedim. Resulullah (sav) evine geri döndü (ve derhal vahiy alameti olan) örtüyü üzerine çekti. Bu sırada ben hücrede idim. (Vahiy hali geçince) o (sav) şu vahyi okuyordu: "Ey iman edenler, (bundan sonra) Peygamberin evlerine -yemeğe davet olunmaksızın, vaktine de bakmaksızın- girmeyin. Fakat davet olunduğunuz zaman girin. Yemeği yiyince dağılın. Söz dinlemek veya sohbet etmek için de (izinsiz) girmeyin. Çünkü bu Peygamber'e eza vermekte, o sizden utanmaktadır. Allah ise, hak(kı açıklamak)tan çekinmez." (Ahzab 53)
Tefsir;
Ahzab 8;
Nikah 67;
64;
Et'ime 59;
İsti'zan 10;
33;
Tevhid 22;
Nikah 89;
(1428);
Tefsir;
Ahzab;
(3215;
3216;
3217);
748-

Hz. Aişe buyurmuştur ki: "Havle Bintu Hakim (ra), Resulullah (sav)'a kendisi gelip evlenme teklif edenlerdendir." Aişe (ra) devamla dedi ki: "Ben (kıskançlığın şevkiyle): "Kadın kısmı bir erkeğe evlenme teklifi yapmaktan sıkılmaz mı?" (diyerek bu şekilde Hz. Peygamber (sav)'a teklifte bulunanları kınardım). Ne zaman ki: "Onlardan kimi dilersen (nevbetinden) geri bırakır, kimi de dilersen yanına alabilirsin. (Nevbetinden) geri bıraktıklarından kimi istersen (nezdine almak)da da sana güçlük yoktur..." (Ahzab, 51) mealindeki ayet nazil oldu, (kendimi tutamayarak): "Ey Allah'ın Resulü, görüyorum ki, Rabbin seni memnun kılmada gecikmiyor" dedim.

Tefsir;
Ahzab 7;
Nikah 29;
Rıda' 49;
(1464);
Nikah 39;
(2136);
Nikah 1;
(6;
54);
752-

Resulullah (sav) buyurdular ki: "Hz. Musa (a.s.) son derece haya sahibi ve sıkı örtünen birisi idi. İstihyası (haya duygusunun fazlalığı) sebebiyle bedeninden hiçbir yer görülmezdi. Beni İsrail'den bazıları ona eziyette bulundu. (Şöyle ki: Bir gün aralarında): "Onun bu şekilde sıkı giyinmesine bedenindeki bir kusur sebep olmasın? Muhakkak ki o, ya abraştır, ya da debbelidir (hayasında şişme vardır) veya bir başka afete maruzdur" diye dedikodu yaptılar. Cenab-ı Hakk Hz. Musa'yı bu dedikodularından tebrie etmek diledi. Yine bir gün Hz. Musa (a.s.) bir tenhada, elbiselerini bir taş üzerine bırakıp tek başına suya girmiş yıkanıyordu. Yıkanması tamam olunca, giyinmek üzere çamaşırlarına doğru yürüdü.Tam bu sırada, üzerinde giyecekler olduğu halde taş yuvarlanmaya başladı. Hz. Musa (a.s.) değneğini eline alıp taşı yakalamaya çalıştı. Bu sırada "Elbisem ey kaya! Elbisem ey kaya!" diye de bağırıyordu. (Taşın peşinden koşarken) Beni İsrail'den bir cemaatın yanına kadar vardı. Hz. Musa'yı çıplak vaziyette gördüler, yaratılışça herkesten güzel (ve kusursuz) ve dedikodulardan beri idi. Kaya durdu. Hz. Musa (a.s.) çamaşırını alıp giydi. Sopasıyla taşa vurmaya başladı. (Ebu Hüreyre der ki): "Allah'a kasem olsun, o taşta sopa darbeleri sebebiyle üç veya dört tane bere izi var." Şu ayet bu hadiseye işaret etmektedir: "Ey iman edenler, siz de Musa'yı incitenler gibi olmayın. Nihayet Allah onu dedikleri şeyden temize çıkardı. O, Allah indinde yüzü (itibarlı bir zat) idi" (Ahzab, 69).

Gusl 20;
Enbiya 27;
Tefsir;
Ahzab 11;
Hayz 75 (339);
Fezail;
55 (339);
Tefsir;
Ahzab (3219);