
Koleksiyoner Bekir Kantarcı’nın Kâbe örtüleri koleksiyonunun ilk kez fotoğraflandığı “Kâbe Kitabı”, IRCICA tarafından yayınlandı. Önümüzdeki hafta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde açacağı sekizinci sergisinin hazırlıklarına devam eden Kantarcı, Makam-ı İbrahim örtüsünün de aralarında yer aldığı birçok eseri ilk kez burada sergileyecek. Kantarcı, 30 yıllık koleksiyonunun hikayesini Yeni Şafak okurları için anlattı.
IRCICA, Koleksiyoner Bekir Kantarcı’nın Kabe örtüleri koleksiyonunun ilk kez fotoğraflandığı “Kabe Kitabı”nı yayınladı. Kitabın Yayın Yönetmenliğini Hasan Mert Kaya ile üstlenen Kantarcı, 1991 yılında doktora için gittiği Suudi Arabistan’da başlayan 30 yıllık koleksiyonunun hikayesini ilk kez Yeni Şafak’a anlattı. Doktora için gidip yüksek lisans yaptığı Mekke’de bir süre sonra yaşadığı maddi sorunlar nedeniyle ticarete yönelen koleksiyonerin yolu, bu sayede Kâbe örtüleriyle kesişti. Ömrünü kutsal eşyaları toplamaya adayan Kantarcı, bugün Türkiye’nin en değerli Kâbe örtüsü koleksiyonuna sahip. Osmanlı döneminde hac yolculuğu boyunca kullanılan eşyaları da koleksiyonuna dahil eden Bekir Kantarcı, bu eserleri bugüne kadar yedi kez sanatseverlerle buluşturdu. Önümüzdeki hafta Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde açacağı sekizinci sergisinin hazırlıklarına devam eden Kantarcı, Makam-ı İbrahim örtüsünün de aralarında yer aldığı birçok eseri ilk kez burada sergileyecek.
“Kâbe örtüleriyle yolum 91-92 yıllarında kesişti. Eğitim için Mekke’de bulunduğum dönem, ülkemizden gelen önemli isimler “Kâbe örtüsü bulabilir misin?” diyorlardı. Onlar için araştırırken Şeybe ailesinin Peygamber Efendimiz’den bu yana Kâbe’nin anahtarlarını taşımakla şeref bulduğunu, Kâbe örtüsünün de bu aileye verildiğini öğrendim. Sonra Mekke’de büyük bir fırsatın içinde olduğunu fark ettim. En büyük şansım örtülerin Şeybe ailesine verildiği günlerde onları bulmamdı. Kâbe örtü fabrikasında çalışanlarla irtibata geçtim. Yıllar içinde topladıkları örtülerden bir parça getirdiler. İlk aldığım Kâbe örtüsü yaklaşık bir metrekareydi. Onu gördüğümdeki heyecan şu an bile canlılığını koruyor. Sonra daha fazlasını almak istedim. 98-99’larda Suudi Arabistan hükümeti örtüleri aileye vermekten vazgeçti. Örtüleri piyasada bulmak imkansızlaştı. Yakın tarihlerde bulduklarım bile 99 öncesi elde etmiş olanların özel koleksiyonlarından.
MAKAM-I İBRAHİM ÖRTÜSÜNÜ İSTANBUL’DA BULDU
Suudi Arabistan dönemiydi. O ilk parçayı özellikle muhafaza ediyorum. Onu sergilemedim. Çok yıpranmış bir örtüydü. Yıpranması benim için anlamlı. Çünkü Kâbe örtüsü ne kadar alt kısımda olursa o kadar yıpranıyor. Suud ve Osmanlı dönemi yeşil ve kırmızı Kâbe iç örtüsünden yaklaşık altı parça topladım. Bazıları oldukça büyük ve çok önemli isimlerden bana geçti. Kâbe’de imamlık yapmış kişiler, Suud devletince hediye edilmiş kişiler... Onlar da birilerine vermiş, o da almış satmış.
Varlığını sadece kaynaklardan fotoğrafını görerek haberdar olduğum, Makam-ı İbrahim’in özel bir örtüsü vardı. Böyle bir örtünün, İstanbul’daki bir evden çıkacağı aklıma gelmezdi. Bu örtünün özelliği tamamen saf altından olması ve 30-40 yılda bir yapılması. Sadece hac dönemlerinde ve tekrar tekrar kullanılması. İki yıl önce bir arkadaşım Osmanlı dönemi paşalarından birinin torunu olan yaşlı bir hanımefendinin evinde çok ilginç bir örtü gördüğünü söyledi. Fotoğraf istedim. Görünce inanamadım. Makam-ı İbrahim örtüsü. Kadıncağız 500-400 bin dolar bir değer biçmiş. Hanımefendiye daha önce sergiler yaptığımdan, Kâbe örtüleri topladığımdan bu parçayı da çok istediğimden bahsettim. Kadın, arkadaşım vesilesiyle beni araştırmış. Birkaç gün sonra “Bu işin ticaretini yapacak birisi değil, eser buna geçsin” demiş.
“Kâbe Kitabı” nasıl ortaya çıktı?
- Kâbe Kitabı, koleksiyonun ortaya çıkardığı bir eser oldu. Türkiye’de bu anlamda bir kitap yoktu. Elimdeki eserlerden en az dört kitap hazırlamayı düşündüm. İlk kitabımız Kâbe Örtüleri olsun dedim. Kâbe Kitabı, Kâbe Örtüleri ile ilgili makaleler ve koleksiyonun fotoğraflarından oluşuyor. Prof. Dr. Cengiz Tomar, baştan aşağı elden geçirdi. Mahmud Erol Kılıç Beyefendi de kitabı seve seve bastı.
SÜRRE SANDIK-LARINDAN FERAŞET ÇANTALARINA
- Medine'de Osmanlı'dan kalma, bu işe değer veren aileler, bunların evlatlarının zamanla elden çıkarmak istediği çok değerli parçaları almak nasip oldu. 2015’te ülkeye geldikten sonra hızımı artırdım. O günlerde müzayedelerde çok değerli parçalar oluyor, alıcısı çıkmıyordu. Feraşet fermanları, feraşet çantaları, Surre sandıkları, teberrükat eşyaları gibi birçok değerli parça aldım. Yıllar içinde anlamlı bütünlüğü olan bir koleksiyona dönüştü.