|
Kamu personel sistemimizin temel sorunları nelerdir?

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu, 14/7/1965 tarihinde kabul edilmesine rağmen 1970 yılına kadar uygulama kabiliyeti bulamamıştır. 1970 yılında 1327 sayılı Kanun’la657 sayılı Kanun’da 96 maddelik büyük bir değişiklik yapılarak uygulamaya geçirilmiştir.



Gelinen noktada bu kanunun birçok maddesinin mülga oluğunu ve bu çerçevede uzunca bir süredir kamu personel reformunun gündemde olmasına rağmen henüz hiçbir mesafe alınmadığını daha önce de ifade etmiştik. Maalesef yazılan çizilen eleştiriler hiçbir işe yaramadı ve mülga maddeler varlığını hala sürdürüyor. Bu yazımızda Kamu Personel Sistemimiz’in temel sorunlarına yer vereceğiz.

33 başlıkta kamu
personel sistemimizin
temel sorunları

Personel sistemimizin bilinen temel bazı sorunlarından müzminleşenlerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür:

1- Mevzuatın dağınıklığı, karmaşıklığı yanında yapılan değişikliklerle sistemin temel mantığının bozulması.

2- Personel dağılımının dengesizliği ve aynı görevi yürüten personel arasındaki statü farklılıkları.

3- Hala kamu kurumlarında görev tanımlarının ve norm kadronun olmayışı.

4- Şeffaf ve katılımcı yönetimin sağlanamaması ve gelişen şartlara uyum sorunu.

5- Çalışanla üst yönetici arasındaki ani geçişlerin rutin hale gelmesi.

6- Kamu kesiminde beyin avcılığı ile nitelikli personelin değerlendirilmesinin yapılmaması bir yana, işportacı yöneticilerin çoğalmasına yönelik zeminin yaygınlaşması.

7- Personel sistemini, verimliliğe bağlamaya çalışan düzenlemelerin başarılı olamayışı ve verimlilik unsuru olarak düşünülen maaş kalemlerinin sabit hale getirilmesi.

8- Personel sisteminin verimliliği teşvik edici yönünün olmayışı.

9- Kurumsal düzenlemelerle genel sistemin dışına çıkma eğilimi.

10- Maaşların hesaplanmasında aynı veya farklı niteliklerde ve değişik adlar altında düzenli veya düzensiz çok fazla ödeme unsurunun bulunması.

11- Alınan maaş ile emekli aylığı arasında ek göstergedeki dengesizlik nedeniyle ciddi farkların oluşması. 5510 sayılı Kanun’la bu konu biraz düzeltilmiş olsa da temel sorunlar varlığını koruyor.

12- Sözleşmeli personel uygulamasındaki yanlış yaklaşımların bu sistemi başarısız kılması.

13- Memur tanımının çok kapsamlı olması. Hatta yardımcı hizmetler sınıfının dahi 12 hizmet sınıfı içerisine alınması.

14- Asli ve sürekli kamu hizmeti tanımının yapılmamış olması.

15- Hizmet alımı usulü ile yaptırılacak birçok hizmetin memurlara yaptırılması.

16- Sınavsız personel alımının sınırlarının iyi tespit edilmemesi ve hızla artarak devam etmesi.

17- Gerek olmadığı halde birçok memur kadrosuna atamanın Cumhurbaşkanı kararnamesi ile yapılması.

18- Müktesep hak kavramının açık bir şekilde kanuni tanıma kavuşturulamaması.

19- Yargının idare yerine geçerek verdiği kararlardan dolayı sistemin içinden çıkılamaz hale gelmesi.

20- Oluşan kamu zararının sendikalara fatura edilmemesi nedeniyle memurların fiili grevinin önüne geçilemeyişi.

21- On binlere ulaşan bankamatik memurlarının oluşturduğu sorunun çözülemeyişi.

22- Yöneticilerin görev sürelerinin sınırlı olmayışı. Yönetici güvencesinin yargısal kararlarla memur güvencesine dönüşmesi.

23- Son yapılan düzenlemelerle yönetici kadrolarına atamanın memur atamasından dahi daha kolay hale getirilmesi ile yönetici kadrolarındaki ehliyet, liyakat ve sadakat üçlüsünün yerini sadakatin alması.

24- Memur güvencesi ile maaş dengesi arasındaki ters orantının ısrarla orantıya döndürülme çabaları. Yani hem maaş yüksek olsun hem de iş güvencesi olsun ısrarının oluşturduğu çıkmaz.

25- Kamu personel yönetiminin sahipsizliği ve milyonlara ulaşan kamu personel sayısının dahi net olarak bilinemeyişi.

26- Personel konularındaki ikincil mevzuatın çoğunun 1980 askeri darbesinden sonra yürürlüğe girmiş olması ve halen değiştirilmemesi.

27- Olmazsa olmaz eğitimler yerine gereksiz ve eğlenceli eğitimlerin ön plana geçmesi.

28- Öğretim elemanlarının ücretlerini ve çalışma esaslarını düzenleyen mevzuatın demode olması.

29- Devlet Personel Başkanlığı’nın kaldırılmasıyla personel konularındaki yaşanan sıkıntıların daha da artması.

30- Kamu kurumlarının personel birimlerine atanan kişilerin konu uzmanlığından çok uzak olmalarının sorun olarak dahi algılanmayışı.

31- Taşeron işçilerin kadroya geçirilmesi sonrasında sistemin nasıl sürdürüleceğinin belirsizliği.

32- Müsteşarlık ve Müsteşar Yardımcılıklarının kaldırılmasına rağmen bu unvanlarda bulunan personelin hala varlığını sürdürmesi ile yeni getirilen Bakan Yardımcılıklarının istenen fonksiyondan oldukça uzak kalması ve sistemi adeta tıkar hale getirmesi.

33- Nepotizmin yapılmasını engelleyecek ve yapanları cezalandıracak kanuni düzenlemelerin olmayışı ile Etik Kurulun nepotizmi engelleyecek yeterli alt yapıya sahip olmaması.

Çalışmaya nereden başlanmalıdır?

Fazla uzatmadan konu uzmanlarından oluşturulacak bir uzman heyetine hazırlatılacak bir kanun taslağının bir an önce hayata geçirilmesi elzemdir. Hatta personel reformu algısının beklentiyi yükselttiği dikkate alındığında paketler halinde en acil konulardan başlanarak mülga düzenlemelerin ayıklanması sağlanarak güncellemeler yapılmalıdır. Ayrıca, daha önceki yıllarda hazırlanan birçok taslak metin, yapılacak çalışmayı daha da kolaylaştıracaktır.

Yukarıda da belirtmiş olduğumuz üzere, kamu personelinin yaşadığı sorunlar ve çözümleri net olarak bilindiği için işin çok fazla uzayacağını düşünmüyoruz. Bu çerçevede, atılacak yanlış adımların sorunu içinden çıkılmaz hale getireceğini de açıkça ifade etmek isteriz. Özellikle çalışmanın başında iş güvencesi gibi gereksiz yere panik oluşturacak algılardan uzak durulması oldukça önemlidir. Konu uzmanı olmayanların gereksiz müdahalelerine fırsat verilmemelidir. Aksi takdirde konu başlamadan çıkmaza girecektir. Eğer bunların hiçbiri yapılamazsa hiç olmazsa 1980 Askeri Darbesi sonrasında yürürlüğe konulan ve şu an demode olmuş ikincil mevzuatın yeniden ve çağdaş bir anlayışla düzenlenmesi yapılmalıdır.

#Personel
#Sorun
#Memur
#Güvence
#Sistem
#Nepotizm
5 yıl önce
Kamu personel sistemimizin temel sorunları nelerdir?
Mülâhaza etmek
Siyasetçileri bürokratlara kurban etmek
Musallada bir sosyolog daha… Vehbi Başer’in ardından
Taşkent’in öbür yüzü
‘Korkuluk’…