|
Devletin resmi belgesi kaybolur mu?

Türkiye"de suça bulaşmış, devletin kendisine sunduğu imkanları kendi çıkarları için kullanmış görevliler her dönem oldu. Bundan daha vahimi devlet içinde çete gibi çalışan karanlık bir yapının "resmi evrakları" bile yok etmeye cesaret edebilmesi.

Aşağıda anlatacağım olay çok yakın tarihte meydana geldi. Kendisi de benim gibi doğma büyüme Zonguldak"lı olan Hasan Basri Güner başından geçenleri anlattığında, "Bu anlattıkları herhalde gerçek olamaz" dedim. Ama belgeleri görünce olayın gerçek olduğu ortadaydı.

Hasan Basri Güner 12-18 Kasım 1999 tarihleri arasında İstanbul Organize Suçlarla Mücadele Şubesi"nde gözaltında alınıyor. Gözaltı sürecinde Adil Serdar Saçan ve ekibi kendisine işkence yapıyor. O dönemde asker olduğu için gözaltı sonrası birliğine gidip teslim oluyor. Gördüğü işkencelerden ötürü birliğinde fenalaşıyor. Birlik komutanı kendisini önce Anadolu Kavağı"ndaki revire, peşinden Kasımpaşa Asker Hastanesi"ne sevkediyor. Hastanede yapılan muayeneler neticesinde gördüğü işkencelerden ötürü 15 gün istirahat etmesi uygun görülüyor ve bu yönde kendisine rapor veriliyor.

Hasan Basri Güner"in şikayeti üzerine ilgili polisler hakkında İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi"nde dava açılıyor. Mahkeme, 2009 yılında Hasan Basri Güner"in aldığı raporu Kasımpaşa Asker Hastanesi"ne tekrar soruyor. Kasımpaşa Asker Hastanesi mahkemeye de Hasan Basri Güner"in 23 Kasım 1999 tarihinde muayene olup, 15 gün istirahat raporu aldığına dair bir yazı gönderiyor.

İşkence davasının sanığı Adil Serdar Saçan"ın talebi üzerine mahkeme hastaneye üçüncü defa raporu soruyor. Kasımpaşa Asker Hastanesi Başhekim Şerafettin Özer imzasıyla akıllara durgunluk verecek bir şekilde bu sefer böyle bir raporun olmadığı, Hasan Basri Güner"in hastanede muayene olmadığına dair bir yazı gönderiyor.

Hastanenin böyle bir yazı göndermesinin nedeni ise Ergenekon soruşturması kapsamında yapılan teknik dinleme kayıtlarında ortaya çıkıyor. Adil Serdar Saçan telefon görüşmesinde yakın arkadaşı Mustafa Varlı"dan işkence davasında kendisine yardımcı olmasını istiyor. Telefon görüşmesi ile yazı cevabı biraraya getirilince bir usulsüzlük yapıldığı açıkça anlaşılıyor.

Hasan Basri Güner"in avukatları olayı araştırmaya başlıyorlar. Zonguldak Askerlik Şubesi"ne gidip Hasan Bey"in askerlik dosyasının örneğini istiyorlar. Ancak dosyanın imha edildiği cevabını alıyorlar. Daha sonra Deniz Kuvvetleri Komutanlığı"na başvurarak Hasan Bey"in er evsaf kartını istiyorlar.

Er evsaf kartı bütün askerlik geçmişini içeren belgenin adı. Askerlikte yapılan bütün işlemler ve alınan raporlar bu evrakta gözükür. Avukatlar belgenin örneğini alıyorlar. Belgede Kasımpaşa Asker Hastanesi"nden alınan raporun varlığı açıkça gözüküyor.

Benzer suiistimallerin olmuş olabileceği düşüncesiyle Hasan Bey"in avukatları araştırmalarını derinleştiriyorlar. Milli Savunma Bakanlığı"ndan Kasımpaşa Asker Hastanesi"nin 1999 yılına ait protokol defterini istiyorlar. Protokol defteri hastanede hastaların kaydının yapıldığı defterdir ve her hastanın mutlaka kaydının olması gereklidir. Ancak 1968 yılından beri tüm protokol defterleri olmasına rağmen, Hasan Bey"in muayene olduğu 1999 yılının protokol defterinin hastanenin genel arşivinde olmadığı bilgisini alıyorlar.

Avukatlar protokol defterini Kasımpaşa Asker Hastanesi"ne resmi olarak da soruyorlar. Hastane, bu defteri 1999 yılında Deniz Kuvvetleri Komutanlığı genel arşivine gönderdiğini ifade ediyor. Ama deniz kuvvetleri komutanlığına sorulduğunda, komutanlık defterin kendilerinde bulunmadığı cevabını veriyor.

Milli Savunma Bakanlığı"na yapılan başvuru neticesinde ise, Kasımpaşa Asker Hastanesi"nin 04.03.2010 tarihinde İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi"ne yazı yazdığını, 23 Kasım 1999 tarihli protokol defterinde 4337 numarada müvekkil Hasan Basri Güner"le ilgili bir kayıt bulunmadığı cevabı alınıyor. Kısaca, Kasımpaşa Asker Hastanesi"nin 1999 yılına ait protokol defteriyle ilgili 3 farklı kurum 3 farklı cevap veriyor. Ortada garip bir durum olduğu açık.

Şimdi hastaların protokol defteri kaybolur mu? Asla kaybolmaz. Deniz Kuvvetleri"nde bu defterin olması gerekmez mi? Gerekir. O zaman ya devlet ve hastane görevlileri işlerine iyi yapmayıp defterleri yok ediyorlar ya da birileri işledikleri organize suçları örtbas etmek için devletin resmi evraklarını sümenaltı ediyorlar. Her ikisi de çok olumsuz bir durum. En azından ben devletin bu ve benzeri meselelere hassasiyet gösterip gerekenleri yapacağına inanıyorum.

Twitter.com/cemkucuk55

11 yıl önce
Devletin resmi belgesi kaybolur mu?
Terör, suikast ve o vahim plan: Suriye savaşı derhal bitirilmeli!
İnsaf!
Dağ yürekli adamların büyük seçimine doğru
Demografik dönüşüm
Seçim bitsin, önümüze bakalım!