|
Anayasa değişikliği değil, yeni bir anayasa
Kamuoyunun gözü Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) Ortadoğu ve Hint okyanusuna yaptığı askeri yığınakta ve Afganistan'a yapacağı saldırıda iken TBMM'nin sessiz şekilde olağanüstü toplanarak 37 maddelik anayasa değişikliğini gerçekleştirmek için çalışmaya başlaması fazla ilgi görmemişe benziyor. İlginçtir anayasa değişikliğinin kendisi değil ama bu çerçevede Yargıtay Başkanı Sami Selçuk ile Meclis Başkanı Ömer İzgi arasındaki tartışma daha çok ilgi görüyor.

Sayın Selçuk'un eleştirilerine Sayın İzgi'nin sert çıkması, işin ne kadar özünden koparılarak tartışıldığının somut göstergeleridir. Selçuk'un eleştiri ne? Mevcut Meclisin seçimlerde uygulanan yüzde on baraj nedeniyle tüm toplum kesimlerini temsil etmediğini, koalisyon partileri ile anayasa değiştirmenin doğru olmadığını, anayasayı değiştirmenin bu alandaki temel ihtiyacı karşılamaktan uzak olduğunu ve anayasanın tamamının değiştirilerek yeni bir anayasa yapmak gerektiğini söylemektedir.

Buna karşı şöyle de düşünülebilir, mevcut Anayasanın ne kadarı değişirse kardır. O bakımdan madem yeni bir anayasa yapmak imkanı yok, mevcudu ne kadar değiştirirsek o da büyük bir iştir! Evet bu da anlaşılır bir tavırdır. Aslında Sayın Selçuk'un önceki eleştirilerini birlikte değerlendirdiğimizde onun Anayasanın orasının burasının değiştirilmesi değil toptan yeni bir anayasa yapılmasından yana olduğunu anlarız.

37 maddelik değişiklik anayasa sorununu çözecek mi?

Tarihin en kapsamlı anayasa değişikliği olarak sunulan 37 maddelik değişiklikle anayasa sorunu çözümlenecek mi? Ben hiç sanmıyorum. Hatırlayın, 1995'te de benzer sözler söylenmişti. O zaman ki değişiklikler de tarihin en kapsamlı değişikleri olarak sunulmuştu. Yeni anayasa yapalım önerisini seslendirenlere "hele şu kapsamlı değişiklikleri yapalım gerisini sonra değiştiririz" denmişti. Ama ne oldu? Aradan geçen altı yılda hiçbir şey yapılamadı ve ancak bugün, o da Avrupa Birliği'nin dayatmalarıyla ufak tefek bazı değişiklikler yapabiliyoruz.

Her şeyden önce gerçekçi olmamız gerekiyor. Türk siyasal sistemi kendi iç kamuoyundan gelen talep ve isteklere asla duyarlı değil. Dış dünyadan gelen isteklere, baskılara ve dayatmalara karşı daha bir duyarlılık gösteriyor ve köklü değişikliklere gidiyor. Avrupa Birliği'ne verilen Ulusal Program'da olmasaydı ve AB Komisyonu önümüzdeki ay İzleme Raporu hazırlamak durumunda bulunmasaydı acaba bu değişiklikler gündeme gelecek miydi? Sayın İzgi Anayasa değişikliklerini gerçekleştirmek için Meclisi olağanüstü toplantıya çağırırken her halde bu hususları dikkate almıştır.

Kurtuluş Savaşını yapan Meclis niçin yeni bir Anayasa yapamıyor?

Sayın İzgi, Meclisin önemini ihsas ettirmek için TBMM'nin Kurtuluş Savaşını gerçekleştirdiğini, Cumhuriyeti kurduğunu söylemektedir. Evet bu doğrudur. Ama şu soruyu acaba kendine soruyor mu? Kurtuluş Savaşını gerçekleştiren, Cumhuriyeti kuran Meclis bu Meclis mi? Yani o zamanki Meclisle bugünkü Meclis arasında işlevsel bakımdan bir fark yok mu?

Sayın İzgi'ye bir soru daha; şu anda bazı maddeleri değiştirilmeye çalışılan Anayasa Meclisin ürünü mü? Yirmi yıldır Meclis, bırakalım diğer taraflarını Anayasanın geçici 15. Maddesini bile değiştirememiş, değiştirme teşebbüsünde bile bulunmamıştır.

Elbette konjonktür, şartlar, vs denecektir. Ama halktan temsil yetkisini alan ve halk iradesi dışında bir güç tanımayan milletvekillerinin yeni bir Anayasa yapma konusunda bir gayret göstermeleri gerekmez miydi?

Türkiye'nin bir anayasa sorunu olduğu açık. İlk anayasayı 1876'da yapmışız. Ondan bu yana yüz yirmi yıl geçmiş ve bu zaman zarfında beş ayrı anayasa yürürlüğe sokulmuş. Ama hala anayasa tartışıyoruz. Bu anayasalardan hiçbiri gerçek anlamda bir Kurucu Meclis tarafından yapılmamış. Ya iktidardaki bürokrasi, ya da darbeci gruplar tarafından yapılmış. Halk temsilcilerinden oluşan Meclislerse bu anayasalarda ufak tefek bazı değişikleri bile zor gerçekleştirmişlerdir.

Bu Meclisin yapması gereken şuydu: Bütün toplum kesimlerinin temsil edildiği, hiçbir sınırlandırmaya tabi tutulmayan gerçek anlamda bir Kurucu Meclis tesis etmek ve bunun yeni bir anayasa yapmasını sağlamak. İnanın mevcut Meclis ve Sayın İzgi böyle bir şeyi gerçekleştirme yolunda çaba göstermiş olsaydı Türk milletine çok büyük bir hizmette bulunur, Meclisin, yani temsil sisteminin prestijini, gücünü artırır ve demokratikleşme yolunda çok büyük bir hizmette bulunmuş olurdu.
#Anayasa değişikliği
#Yeni Anayasa
23 yıl önce
Anayasa değişikliği değil, yeni bir anayasa
Necip Mahfuz ve NOBEL
X’e kısıtlama an meselesi
Musevî bir yasadan Kızıl Düve miti üretmek
Sosyal çürüme yazıları 2: Her türden bağımlılıklar cumhuriyeti
Bir bu eksikti...