|
Dinde milliyetçilik olur mu?

Meselenin giriş bilgilerini Cuma günü yazdık. Şimdi önce şu kuralı hatırlayalım: Bidat dinin sabitelerinde, yani değişmeyen ve akıl ötesi olan alanında yapılan her türlü ekleme ve çıkarmalardır. Bu değişmeyen alan iman esasları ve ibadetler alanıdır. Bu iki alanın dışındaki icatlar ve fikri üretimler bidat olmaz. Bunu öğrenirsek bidatin güzelinin, çirkinin olmayacağını da öğrenmiş oluruz. Ayrıca Allah Rasulü''nün (sa) "Bütün bidatler dalalettir ve bütün dalaletler de cehenneme götürür" şerefli sözünün altındaki hiçbir delilin artık işe yaramayacağını da öğrenmiş oluruz.

Hatırlamışken burada şu beyti de zikredelim:

Şeriat kim serây-ı Kibriyadır, hakikat mülküdür muhkem binadır

Anın tâşını kim oynadırsa, yerîne bâşını koymak revadır

Bidat konusunu sonra genişçe ele alacağız.

Şunu da bilelim: Bütün dinler, şöyle yaparsak daha güzel olur zannıyla insan aklının dinin sabitelerine müdahalesiyle bozulmuştur. Dine küçük bir çivi eklemek ya da ondan bir çivi çıkarmak arkasından başkalarını getirmiştir. Bu İslam için de söz konusudur. Ancak İslam''daki tecdid kurumu bu insan müdahalesine direnmiş ve İslam''ın ana damarının hep sağlam kalmasını sağlamıştır. Bu durum aynı zamanda Allah''ın da verdiği bir sözdür.

Bunları başka yazılara bırakıp şimdi dinde milliyetçilik konusuna dönelim:

Kur''an-ı Kerim anlaşılıp uygulanmak için gelmiştir. Hedefi insanlara doğruyu ve yanlışı gösterip onları doğruya hidayet etmektir. Anlamada edanın da rolü olduğu için Allah Rasulü Kur''an''ın hüzünlü ve ağlamaklı bir eda ile okunmasını söylemiştir. "Bu Kur''an hüzünle inmiştir; onu hüzünle okuyun ve ağlayın. Ağlayamazsanız ağlar gibi olun". "Kur''an''ı teğanni ile okumayanlar bizden değildir" buyururken kastettiği onun kendine has bu hüzünlü ve ağlamaklı sesle okunmasıdır. Yasak olan lahnı Efendimiz''in sözünü ettiği teğanni ile karıştırmamak gerekir. Kur''an ne nesir gibi ne de şiir gibi okunur. Çünkü o ne nesirdir ne de şiirdir. O halde hitabet gibi düz bir konuşma edasıyla ve şiir gibi birtakım makamlarla okunmaz. Eğer bu hüzünlü ve ağlamaklı edaya da bir makam derseniz o zaman Kur''an ancak kendi makamıyla okunur demenizde bir sakınca olmaz.

Oysa bizdeki artistik okuyuşlar Kur''an-ı Kerim''i birazcık anlayanlar için anlamaya engel bir uygulamadır. Bu durum, ''Siz ey Türk milleti, Kur''an''ı anlamayın, sadece dinleyin'' demekle eş anlamlıdır.

Hal böyle iken ne yazık ki, Kur''an bizde ruha değil nefse hitap eden tarzlarda okunur. Dua anlamındaki ayetler bile makam gereği, bazen öyle yüksek bir ses tonuyla okunur ki, anlamını bilerek dinleyenler, bunda Allah''a karşı bir sui edep olduğunu hemen anlarlar. Anlamını bilenler için bu durum Allah''a karşı adeta, ''ver, yoksa karışmam ha!'' der gibi bir meydan okuma gibidir.

Ama ne yazık ki, bizde Kur''an''ı kendi üslubuyla okumaya çalışanlar Arap taklitçiliğiyle aşağılanırlar ve ''Türk usulü'' okumaya zorlanırlar. Eskiden bu baskı Diyanet''te çokça görülen bir husustu. Korkarım ki, şimdilerde bile vardır.

Böyle bir okuyuş hele de namazda olursa kelimenin tam anlamıyla ''çirkin'' bir durum oluşturduğunda hiç şüphe yoktur. Namaz nasıl kılınırsa en güzel kılınmış olur, sorusunun cevabı Allah Rasulü''nün şu sözleridir: "Bakın, ben nasıl kılıyorsam siz de öyle kılın". Namazın keyfiyeti konusundaki en önemli kural budur.

Ezan da namaza çağrıdır ve ona tâbidir. Bazı kitaplarda hadis olarak zikredilen ama doğrusu Ömer bin Abdülaziz''in bir genelgesi olan şu söz bu işin kuralıdır: "Ezan düz ve sade okunur, böyle okuyan okusun, okumayan bıraksın".

Şimdi söyler misiniz, Allah Rasulü''nün hangi mescidinde iki tane müezzin atışma yapar gibi ayrı ayrı ezan okumuşlardır. Bu durumlar, dini milliyetçilik alanına çekip onunla şekillendirmek değil midir?

Bu söylediklerime karşı çıkan dindarlarımızın dahi olduğunu biliyorum. Ama onların itirazları için kullanacakları yegâne delil, bunun kültürümüzde var olduğudur.

Ah kültür ah, sen nelere kadirmişsin!

Efendimiz''in şu duasıyla bitirelim: "Allah''ım, bize hakkı hak olarak göster ve ona uymamızı sağla, batılı da batıl olarak göster ve ondan uzaklaşmamızı sağla".

Doğrularımızın ölçüsü, nefsimizin arzuları olmamalı.

11 yıl önce
Dinde milliyetçilik olur mu?
Kendimizden razı mıyız?
Tevradî bir mitin Kur’anî bir kıssa ile tashihi
i-Nesli anlaşılmadan siyaset de olmaz, eğitim de…
İç talebe ilişkin öncü göstergeler ilave parasal sıkılaştırmaya işaret ediyor!
Enerjide bağımsız olmak