Belgesel izlemek mi?

00:0022/03/2010, Pazartesi
G: 3/09/2019, Salı
Gökhan Özcan

Toplum olarak söylemekten usanmadığımız bazı yalanlarımız var. Sayıları hiç de az değil o yalanların. Elinize bir mikrofon alın ve sokaktaki insanlara uzatın, bunları pek güzel örnekleyeceklerdir. Onlardan biri de hemen her insanımızın göğsünü gere gere söylediği “Belgesel izlemeyi çok severim” yalanıdır. Özellikle liseli-üniversiteli gençlerimiz, kendilerini memleketin kültür hamalları gibi gördüklerinden olacak, belgesel izlememeyi kendileri için bir ayıp gibi telakki ettiklerinden bu yalana sıkça

Toplum olarak söylemekten usanmadığımız bazı yalanlarımız var. Sayıları hiç de az değil o yalanların. Elinize bir mikrofon alın ve sokaktaki insanlara uzatın, bunları pek güzel örnekleyeceklerdir. Onlardan biri de hemen her insanımızın göğsünü gere gere söylediği “Belgesel izlemeyi çok severim” yalanıdır. Özellikle liseli-üniversiteli gençlerimiz, kendilerini memleketin kültür hamalları gibi gördüklerinden olacak, belgesel izlememeyi kendileri için bir ayıp gibi telakki ettiklerinden bu yalana sıkça başvururlar. Elbette bunun istisnaları vardır, ama inanın bu tuhaf insanlar kayda değmez sayıdadır. Bu kadar rahat söylüyorum, çünkü durum ortada. Türkiye''nin benim bildiğim kadarıyla ilk belgesel kanalı olan İz TV''nin kurucusu Coşkun Aral geçenlerde bu acı gerçeği nezaketle yumuşatarak, “Sorarsanız, herkes belgesel izliyor ama samimi olmak gerekirse bu söylem çok da inandırıcı değil” sözleriyle ifade etti. O “inandırıcı değil” diyor, ben açıkça “yalan” diyorum. Aslında ikisi de aynı kapıya çıkıyor.

Bu ilgisizliğe rağmen Türkiye''de bu işe eğilen epeyce kanal var. İz TV, profesyonellerden amatörlere kadar her emek sahibinin ürününe ekranında yer veren iyi bir örnek… Zaten bu çaba 2007 yılında Venedik''te “HotBird TV” ödüllerinden “En İyi Belgesel Kanalı” ödülüyle dönerek karşılığını bulmuş. Aynı ilgiyi ülkemiz izleyicilerinden de görseydi harika olurdu, ama Aral''ın da ifade ettiği gibi durum pek öyle değil. Oysa izlenecek çok sayıda belgesel yayınlanıyor bu kanalda. Tematik çeşitlilik de azımsanmayacak zenginlikte…

Yine TRT''nin bir süre önce “Turizm ve Belgesel Kanalı” adıyla başlattığı bir başka önemli örnek var. TRT, belgesel alanında çok ciddi birikimi olan bir kurum… Hayatımın bir döneminde ben de ucundan tutmuş, farklı türlerde birkaç belgeselde o heyecanı TRT ekipleriyle birlikte yaşamıştım. Bu anlamda TRT''de belgesellerin ayrıcalıklı yerini iyi biliyorum. Şimdi bu yeni kanal vasıtasıyla sadece yeni yapımlar değil, TRT belgesel geleneğinin eski ve unutulmaz örnekleri de yeniden izleyiciye ulaştırılıyor. Geçenlerde benim için bir belgesel efsanesi olan uluslararası ödüllü “Keçenin Teri”ni yıllar sonra yeniden izleme imkânı buldum mesela. Büyük keyifti doğrusu benim için…

Haber kanallarının da belgesellerle arasının iyi olduğu söylenebilir. Mesela 24 TV uzun süredir hem etkileyici dünya sineması örnekleri yayınlıyor, hem de belgesel geleneğini özenle sürdürüyor. Özellikle çarpıcı sosyo-politik yapımlara rastlıyorum orada. Benzer belgeseller dönem dönem NTV ekranında da kendine yer buluyor. Dünyada çok beğenilmiş, ödüller almış, gerçekten sıra dışı yapımlar hepsi. CNN Türk de özellikle yakın tarih belgeselleriyle dikkat çekiyor.

Bunun yanı sıra mesela TVNet, Mehtap TV, Ülke TV gibi kültürel önceliklere sahip kimi kanallarda da çok seyre değer belgesellere rastlanıyor.

Yani eğer biz belgesel izleme aşkıyla yanıp tutuşan bir toplum isek, yerimiz hiç dar değil. Belgesel izlemek isteyene belgesel gani… Ama belli olan şu ki biz dilimize vurduğu kadar çok belgesel izlemiyoruz. Hiç mi izlemiyoruz? Hiçe yakın! Peki neden böyle bir yalan söylüyoruz? Çünkü ruh derinliklerimizden bize belgesel izlemenin insani bir şey olduğunu söyleyen sesler duyuyoruz! Bakın bu bana çok enteresan geliyor. Demek ki bu konuda bir yazı daha yazacağım…