|
Komşuların Türkiye"deki rejim tartışmasına bakışı

Birkaç gündür Suriye''nin Başkenti Şam''dayım. Latin Amerika''dan Melazya''ya, Türkiye''den bölgenin hemen her ülkesine üç yüzü aşkın kişinin katılımıyla yapılan Filistin toplantısı, daha doğrusu Filistin meselesinde Arap/İslam medyasının durumunun tartışıldığı konferans, bölgenin her sorununun ele alındığı bir forum olarak kendini hissettirdi.

Konferansa katılanların, Suriye Devlet Başkan Yardımcısı Faruk El Şara''nın konuşmalarında bölgenin derin sorunları üzerine sarfettikleri cümleler nasıl bir coğrafyada yaşadığımızı, dünyanın en temel kriz bölgesi olan bu topraklarda aslında kolay çözümlerin hiçbir zaman olamayacağını, daha uzun süre bunalımlar içinde çıkış yolu aramaya devam edeceğimizi, aslında bu mücadelenin güçlü bir dirilme dalgasının da sancıları olduğunu ve bölgenin kendi geleceğini kendisinin kurmasını bir şekilde bileceğini düşündüm.

Ama kulaklarım Türkiye''deydi. Bir günde her şeyin yeniden tanımlanmaya çalışıldığı, yılların verdiği kazanımların bir gecede silinip atılabildiği, semboller ve ideolojik kalıplar üzerinden yürütülen kangren olmuş bir iktidar mücadelesinin Türkiye''nin enerjisini nasıl alıp götürdüğünü, bu tartışmadan ne kadar ağır yaralar aldığını birkaç gündür Türkiye''yi izleyenler, dışarıdan nasıl izlendiğini görenler elbette biliyorlar. Ancak öyle bir akıl tutulması var ki, dar hesaplaşmalara kilitlenenler dünyanın Türkiye''yi nasıl bir endişe, istihza ve tuhaflıklarla izlediğine yeterince dikkat etmiyor kimse. Elbette her ülkenin Türkiye''ye bakışı, beklentileri, kaygıları, hesapları, çıkarları farklı ve kendine göre.

Dünya Türkiye''de olanları çok yakından ve dikkatle izliyor. Sadece Amerika ve Avrupa değil, Ortadoğu''da bu dikkat daha yoğun. Televizyonlar ve gazeteler Ankara''daki en küçük ayrıntıyı bile kaçırmadan izleyicilerine duyuruyor. Türkiye''yi yakından izleyenler, gazeteciler, düşünürler, siyasiler, ekonomi çevreleri ve bölge yönetimleri bundan sonra olabilecekler hakkında öngörülerde bulunmaya çalışıyor.

Bu hassasiyet Suriye''de çok daha fazla. Çünkü Türkiye-Suriye ilişkileri ilginç bir deneyimden geçiyor. Suriye''nin güvenlik kaygıları, Türkiye ile ortaya koyduğu siyasi ve ekonomik açılımları bunu zorunlu kılıyor. Savaşla yüz yüze gelen iki ülke işbirliği kanallarını sonuna kadar açtı. PKK ve Irak gibi sorunlarda yakın çalışma içinde bulunan iki ülke, ekonomik alanda da önemli ortaklık projelere imza attı.

Şimdi bu yakınlaşmanın devam nasıl devam edeceği, siyasi krizin ilişkilere nasıl yansıyacağı, AK Parti''siz bir iktidar durumunda sürecin nasıl işleyeceği gibi sorular var burada. Üstelik bu kaygılar sadece ekonomik çevrelerde değil, güvenlik merkezlerinde de tartışılıyor.

Elbette Suriye''den bakarak Türk demokrasisi tartışılamaz. Elbette Ortadoğu''da Türkiye demokrasi ve özgürlük kavramlarıyla ele alınamaz. Bölgeye has sorunlar, rejimler, önceliklerle değerlendiriliyor ve burada da öyle yapılıyor.

Her ülke kendi önceliklerine göre izliyor gelişmeleri. Son yıllarda çevresinde etkisini iyice arttıran, krizlere müdahale etme ve barış projelerine öncülük etme iradesini ortaya koyan, ekonomik alanda büyük bir dikkat içine giren, Körfez sermayesi için önemli adreslerden biri haline gelen Türkiye''deki her gelişme, yakın çevresini tahminlerden çok daha fazla etkiliyor.

Tartışmanın bir boyutu asker-sivil ilişkileri gibi Türkiye''nin kronik sorunlarıyla, İslam-laiklik gibi sloganlarla, rejim-halk ayrışmasıyla, cumhuriyetin temel ideolojik kalıplarıyla yürürken, diğer taraftan bölgenin acil sorunları, Irak krizi, Türkiye''deki her hangi bir değişimin buralara nasıl, Türk dış politikasına, ikili ilişkilere nasıl yansıyacağı, Türk-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceği ve bunun Ortadoğu''ya etkisinin ne olacağı gibi bölgesel güvenlik sorunları çerçevesinde ele alınıyor.

Bu yönüyle, Türkiye''deki iç iktidar çekişmesi, restleşmeye varan çıkışlar, çevresinde ve dünyada Türkiye''den çok daha geniş kapsamlı ele alınıyor. Avrupa Birliği üyelik süreci, Türkiye''nin dönüştürülmesi, Ortadoğu/Orta Asya''daki ortaklık geleceğinden bakarken ABD, konuyu demokrasi ve rejim sorunlarından ziyade, Türkiye ile ilişkilerinin geleceği çerçevesinde ele alıyor. Müslüman dünya, İslamcı geçmişten gelen kişilerin demokrasi mücadelesini, iktidar mücadelesini heyecanla izlerken, benzer formüllerin kendi ülkelerinde de yaşanıp yaşanamayacağına bakıyor. Ortadoğu''daki rejimler ise, demokrasi ve özgürlüklerin dışında Türkiye''nin dış politikası, güvenlik politikaları, ikili ilişkilerin geleceği ve İslam-rejim ilişkilerine bakıyor.

Türkiye, son yıllarda hem ekonomik alanda, hem bölgesel ve küresel politikalarda adından söz ettiriyordu. Ciddi bir açılım içindeydi. Yakın çevresindeki gelişmeler üzerinde belirgin bir rol oynuyordu. Şimdi “Türkiye''de darbe olacak mı, ordu müdahale edecek mi?” gibi eski Türkiye olarak, eski kimliği ile dünyanın gündeminde öncelikli bir yer edindi. Çok yazık oldu!

17 yıl önce
Komşuların Türkiye"deki rejim tartışmasına bakışı
Kürt sorunu, PKK, liberaller ve İslâm-1
Kürt sorunu, PKK, liberaller ve İslâm-2
Türkiye’siz enerji denklemi kurulamaz
İkiyüzlü dünyanın 200 günü
Garson nereye baksın?