
Ercan Yıldırım, yeteneği ve çalışkanlığıyla, son yılların dikkat çeken isimlerinden. Devamlılık meselesini de halletmiş görünüyor.
Kitap boyunca, Anadolu’nun ne olduğuna dair derinlikli cümleler / tanımlar sıralanıyor: Anadolu, İslâm’ın savunmasının başladığı yerdir. Bu topraklarda, İslâm tek meşruiyet kaynağı olmuştur. (20) Anadolu esas vatandır. Varlığımızın bir parçası değil, ta kendisidir. (181) Anadolu, İslâm ruhunun en ince görünümüdür. (183) Anadolu, hem dini, hem milli vatandır. (189) Ve Anadolu’nun Malazgirt’ten sekiz yüz sene sonra tekrar ortaya çıkışı: Osmanlı coğrafyası daraldıkça, asli vatan görünür olmaya başladı. (174)
Sonrasında Anadolu’nun tahkim edilmesi ve manevi cephenin muhkemliğinden bahsedilir. “Türkler, mozaik içinde taşlardan bir taş değil, bilakis, taş ustasıdır” denilir. (18) Ercan Yıldırım’a göre; ‘müşterek’ ve ‘müstakil’ hayat fikri, millet olmanın vazgeçilmez koşullarındandır. (33) Millet, aynı kutsalın peşinden giden insan topluluğudur. Hemen, Ziya Gökalp’in bir cümlesini paylaşalım: “İslâm’a girenler Türk kalmışlardır.” Yıldırım’ın şu tespiti, şimdi daha anlamlı oldu: Türkler yaşam sahalarını göçlerle değil, gazayla bulmuş ve kurmuşlardır. (33) Böylece, Türklük ve İslâmlık aynı anlama gelir.
Bütün bu okumaları yaparken; din, devlet ve namus, anahtar kelimeler / kavramlar olarak sıklıkla karşımıza çıkar.
‘Müstakil hayat’ bahsi, Türk Düşüncesinde İslâm kitabında da işlenir. (159) Evet, devamlılık. Anadolu’da İslâm Ruhu’nun son bölümleri, adeta, Zamanın Ruhuna Karşı’nın (Aralık 2014) habercisidir. Ercan Yıldırım’a göre; kapitalizmin gelişmeye başlaması, Türklerin düşüşünü de beraberinde getirir. (285) Avrupa’nın tarihini, kula kulluğun tarihi olarak görür. Dönemin ruhuna atıf yapar. Bu bizi, ‘zamanın ruhuna’ götürür.
***
Zamanın Ruhuna Karşı, Ercan Yıldırım’ın son eseri. Sadece tanıtılmayı değil, üzerinde tartışılmayı da hak eden bir kitap. Ne yazık ki, işlerin değil, ilişkilerin belirleyici olduğu bir zamanda yaşıyoruz.
Yazımızı toparlamanın vakti geldi.
Avrupa’da yaşanan son gelişmeler ve işte feraset / basiret dediğimiz şey: İslâm ile batının kesinlikle uyuşamayacağı belli. Batı bunu görmektedir. Müslümanlar ise inatla çok kültürlülük tezine yaslanmaya devam ettikleri için, müthiş bir felaketin kapıda beklediğinin farkında değiller. (103) İslâm hâlâ batının zihninde hem intikam nesnesi, hem de bir mesele biçiminde yerini alır. (96) Batının İslâm kini hiçbir dönemde azalmadı. (76) Bunların yanı sıra, artık şunu da görmemiz gerekiyor: Zamanın ruhu, İslâm’ın dinlerden bir din olduğunu, biricik hakikat olmadığını telkin eder. (95)
Bütün bu olumsuzluklara ve her şeye rağmen, umudun yine bu topraklarda olduğunu da söylemeden geçmeyelim.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.